”Akdeniz mavisi saklı koynunda
Ey gül yanığı güller ülkesi
Yoldaşlık etsem kanlı gömleğinin acılarına
Küllerle savrulan ay ışığında”
Dünyanın en güzel ülkesi…
Kıymetini bilemediğimiz canım ülkem.
Yıllarca içten ve dıştan sürekli olarak yıpratılan,huzur verilmeyen vatanım..
Anamın ak sütü kadar kutsalım..
Cennetim
Özgürlüğüm
Biliyorum çok yorgun ve yalnızsın..
İşte bu huzursuzluğun,
Yüreğimden kopan fırtınanın şiddetinden kendimin bile korktuğu bir duygu yoğunluğu haline soktu beni.
Ağlamakla gülmek arasını çoktan geçmiş, öfkemi durduramadığım bir durumda kendimi frenlemenin muhasebesini yapıyorum.
Çelişkiler bir yaşam tarzı oluşturdu kişiliğimizde… Doğruyu giden yollar yoğun bir hileli yönlendirme ve bilgi çarpıtma taarruzuna maruz kaldığından, sapmalara düşmeden yolumuzu bulmak için büyük bir gayret sarf etmekteyiz.
Çünkü inandığımız tüm kutsal değerlerle aldatılmanın verdiği üzüntü ve kahrın hallerinde inandığımız değerleri kaybetmeden nefsimizle mücadele içersindeyiz.
Yolsuzluğun, soygunculuğun olduğu bir ortamda hırsızı cezalandırmak yerine, hırsızı ifşa edenleri suçlayanların, ahrette bunun hesabını vereceklerini unutacak kadar gözlerini dünya malına diktiğini görüyor ve irkiliyoruz..
Ülkemin dağlarında kol gezen ihanetin, şehirlere ve en ücra köşelere indiği bu günlerde beraber yaşamak zorunda kaldığımız hainlerle kardeşlik masalıyla uyutulmanın ötesindeyiz..
İnsanımızın, bir lokma ekmeğin aslanın ağzından, midesine gittiği bu günlerde, ayakta durabilmenin mücadelesinde ki halini görüp kahretmekteyiz.
Lakin
Umut hilesiz, karanfilin sorguda
Tutuklanmayı beklediğimiz gecelerde
Türkülerin çiçek döktüğü ülkede
Vatanseverce dökülen yazılarımızda
Çaresizliği bir kader olarak yazan ellerin içimizde ki ihanetini yaşadığımız bu günlere inat, umut ve inanç doluyum.
”Demem o ki canlarım hiç boşalmadı sahne bir şekilde hep doldu ve tabi ne yazık ki bu filmler çekilirken olan da hep ülkeme oldu.”