Zulmün vahşi dipçiği dağlıyorken bağrını
Vücuduna yükleyip bir devrin tüm kahrını
Dergah eyleyip o dem de Eyyüp sabrını
Yusufiye’lerde dert ettin Gül diyarını.
Mukaddes bildiğimize zulmettiler, İlahi!
İstiklal marşımızı tersten ezberlettiler, dahi!
Hükmü sakıt yaftanın ilmeğinde, vicahi!
Yusufiye’lerde serdettin Gül diyarını?
Tek pırpır’a içtima. sayıl! dön sola, sağa
Hafakanla vesvese nasıl sığar dimağa
Zincirlerle bağlanıp taştan soğuk yatağa
Yusufiye’lerde anlattın Gül diyarını.
Rabbim o vuslat hali ilham ile gizlemiş
Mazlum ki sonsuzluğun sahibini özlemiş
Son nefeste üşüyüp imanını süslemiş
Ruhunu teslim ile öğrettin Gül diyarını.
Sen ki, gül diyarına öyle büyük sevdası
Ömründeki mihneti,gönlündeki davası
Ardın sıra seninle memleketin duası
Anadolu tahtında ağlattın Gül ahyarını
Her yaprağı goncanın elbet senden hatıra
Ey Resulü Kibriya (SAV) sen gelirsin hatıra
Mehmet Akif merhumun koynundaki satıra
Taceddin’de nefes ver, bağışla Gül diyarını..