Güçlendirilmiş Parlamenter Sistemde İki İlke

172

Millet İttifakını
oluşturan CHP, İYİ Parti, SP ve DP’nin yanında Deva ve Gelecek
Partilerinin de dahil olduğu 6 partili muhalefet bloğu iktidar hazırlığı
içindeler. 6 parti, düzenli olarak iktidar olduklarında uygulamayı taahhüt
ettikleri, Güçlendirilmiş Parlamenter Sistemin esasları ve ayrıntılarını
görüşüyorlar.

3 yıllık “Partili Cumhurbaşkanlığı
Sistemi”
uygulamasının ülkeyi her bakımdan kötüye götürdüğünde herkes
hemfikir. Ama eski parlamenter sistem uygulamalarında yaşanan sıkıntılar da
istenmiyor.

Eski sistemde en çok
yaşanan sorun koalisyon hükümetlerinin kurulmasındaki güçlük ve yıkılmasının
kolaylığı sebebiyle hükümetsiz ve istikrarsız dönemlerin yaşanmasıydı.

Bu konularda dünyada
parlamenter sistemi başarıyla uygulayan, koalisyonlar olsa bile istikrarlı olan
ülkelerin getirdiği çözümler var.

Hangi sistem olursa olsun güçlü
bir parlamento desteği varsa
zaten orada yönetim istikrarlıdır. Ancak bir
parti tek başına meclis çoğunluğunu elde edemiyorsa
istikrar sağlamak için
ilave düzenlemelere ihtiyaç duyulmaktadır.

Güçlendirilmiş
parlamenter sistemin esası
sağlam bir parlâmento
çoğunluğuna dayanmayan hükûmetlere güç ve istikrar kazandırmaya yönelik hukuk
kurallarını içinde barındırmasıdır.

Bu ülkelerde, anayasalara
konulan hükümlerle, hükümetin kurulması kolaylaştırılırken, düşürülmelerini
zorlaştırılmakta ve istikrar sağlanmaktadır.

Sadece istikrar
yeterli değildir. Yönetimin aynı zamanda etkin ve hızlı olması da
gereklidir. Parlamenter sistemlerde hükümetin etkinliği anayasalara
konulan “kanun çıkarılmasını kolaylaştırmaya yönelik araçlar” ve “hükûmetin
kararname çıkarmasını kolaylaştırıcı araçlar” ile artırılmaktadır.

********************************

Yapıcı
Güvensizlik Oyu

Parlamenter sistemi
isteyen 6 partinin görüşmelerinde, “Yapıcı Güvensizlik Oyu” denilen,
istikrar sağlayıcı temel bir yöntemin öne çıktığı görülüyor.

Saygın Anayasa Hukukçusu Prof.
Dr. Kemal Gözler
’in “
Rasyonelleştirilmiş
Parlamentarizm
” adlı makalesinde yer alan Almanya
örneği ile açıklayalım:

“1949 Alman Anayasasına
göre, Millet Meclisinin Başbakanı güvensizlik oyuyla düşürebilmesi için
üyelerinin çoğunluğunun ilk önce yeni bir Başbakan seçmesi gerekir. Yeni bir
Başbakan seçmedikçe,
Millet Meclisinde hangi ç
oğunluk toplanırsa
toplansın, Baş
bakanı düşüremez.”

“Görüldüğü
gibi bu sistemde, yıkmak iç
in önce
yapmak gerekmektedir.
Bu nedenle de bu türvensizlik oyuna
“yapıcı gü
vensizlik oyu” denmektedir. Yapıcı güvensizlik oyu
usu
lü, ülkede hükümet
krizinin olmasını, ü
lkenin hükümetsiz kalmasını önlemektedir. Zira bir başbakanın düşürülebilmesi için, öncelikle yeni
bir baş
bakan üzerinde anlaşmak
gerekmektedir.”

Böylece “Hükümet
gitsin”
fikrinde birleşen fakat “yerine şunlar hükümet olsun” diye
birleşemeyen çoğunlukları etkisiz bırakmakta ve mevcut hükümeti devirmeleri
mümkün olmamaktadır.

****

Millet İttifakı
iktidarında “Yapıcı Güvensizlik Oyu” benimsenirse, AKP Genel Başkanı ve
CB Tayyip Erdoğan’ın şu eleştirileri boşa çıkacak:

“Parlamenter
demokrasi artık bizim için mazi oldu. Hiçbir istikrarı olmayan
koalisyonlarla
iç içe dönemleri yaşadık biz. Türkiye çok partili
sistemden huzur bulamıyor
, netice de alamıyor.”
(Çok partili sistem istememesinin sürçü lisan olduğunu kabul etmek
istiyorum. Herhalde çok partili iktidar demek istemiştir.)

Kaldı ki mevcut “Partili
Cumhurbaşkanlığı Sistemi”
de ülkeyi “koalisyonlara” mahkûm etti.
Parlamenter Sistemden farklı olarak adına “ittifak” denilen “koalisyonlar”
seçimden önce kuruluyor. Cumhur İttifakını oluşturan AKP+ MHP+ Vatan P.+
BBP de bir koalisyondur. Dahası bu sistemde oyu yüzde 1 bile olmayan partiler
yanında, cemaatler, tarikatlar bile hükümet politikasında ve devlet içinde
kadrolaşmada etkili olabiliyor.

*********************************

Siyasetin
Finansmanı

“Güçlendirilmiş Parlamenter Sistem” isteyen 6 muhalefet partisinin mutabık
kaldığı ilkeler çok kapsamlı. Fakat bence en önemli başlıklardan biri “Siyasetin
finansmanın şeffaflaştırılması ve parti içi demokrasinin güçlendirilmesidir.”

Hazine yardımı alan partiler arasındaki uçurum
bir yana, hiç hazine yardımı almadan seçime giren partilerin aynı kulvarda
yarışması asla demokratik olamaz.

AKP her seçime, gerek aldığı devasa hazine
yardımı
ile gerekse uzun yıllar iktidarda olduğu için devlet gücünü ve
belediyelerin imkanlarını
kullanarak ve ayrıca devlete iş yapan iş
adamlarından aldığı “bağışlarla” adeta sınırsız maddi imkanlarla
girmektedir.

Buna karşılık hazine yardımı alamayan veya
az yardım alan partiler ciddi finans sıkıntısı çekerler.

Partilerde zengin olmayan veya birilerinden
maddi kaynak desteği bulmayan
adayların parti yönetimlerine gelmesi,
milletvekili seçilmesi çok istisnai hallerde mümkündür. İstisna hali çok azdır
ve ancak parti vitrinine konulması gerekli az sayıda kişi bu
kapsamdadır.

Bazıları da Sedat Peker gibi suç örgütü
liderlerinden çantalar dolusu paralar alır. Bazıları iş adamlarından aldığı
örtülü yardımla engelleri aşar. Ama milletin değil, yardım aldığı kişilerin
vekili olurlar.

Türkiye’de siyaset çok pahalı bir iştir. Bu
yüzden siyasi yarışta parası olan öne geçer. Böyle bir sistemde ehliyet
ve liyakatin
hâkim olduğu bir kadro çıkmaz, çıkamaz. Bu partilerde parti
içi demokrasiyi
işletmek mümkün olmaz.

Parası sayesinde öne çıkarılan; parti
yöneticisi, milletvekili veya bakan olan kişilerde parti sadakati veya dava
bilinci
daha az olur. Layık olmadıkları makam ve mevkilere
gelenlerin partilerine ve ülkelerine katkıları yetersiz, söylem ve eylemleri
kifayetsiz, zararları faydalarından çok olur.

Bu bakımdan siyasetin finansmanının
adil ve şeffaf olmasını
sağlayacak düzenlemeler yapılabilirse bundan sadece
Millet İttifakı değil, nitelik, ehliyet, liyakat ve sonuçta ülke kazançlı
çıkar.

Önceki İçerikKimlik Kalpazanlığı Üzerine
Sonraki İçerikHz. Ali’den Devlet Adamlarına Öğ ü t l e r (1)
Ruhittin sönmez
Ruhittin Sönmez 1956 Bucak/ Burdur doğumludur. 1980’den itibaren Kocaeli’de yaşamaktadır. EĞİTİM: İlkokul, orta okul ve lise eğitimlerini Bucak’ta yaptı. 1973’te İstanbul Üniversitesi Kimya Fakültesi - Kimya Yüksek Mühendisliğinden ve 1995 yılında İstanbul Üniversitesi Hukuk Fakültesinden mezun oldu. İŞ HAYATI: 1978-1980 Akyazı/Sakarya Yonca Süt Fabrikası İşletme ve Laboratuvar Şefi 1980-1995 Petkim A.Ş. Yarımca Kompleksi (İşletme Mühendisi, İşletme Şefi, Başmühendis.) 1995-2001 Satış Müdür Muavini 2001’de 8. Beş Yıllık Kalkınma Planı Kauçuk Ürünleri Sanayii Özel İhtisas Komisyonu Başkanlığı yaptı. 2001-2004 Tüpraş Körfez Petrokimya ve Rafinerisi Ticaret Müdür Yrd. 2004 - 01.02.2007 Tüpraş Körfez Petrokimya ve Rafinerisi Ticaret Müdürü. 01.02.2007 - 30.09.2007 Tüpraş Körfez Petrokimya ve Rafinerisi İnsan Kaynakları Müdürü. 01.01.2008 - 30.10.2008 Yantaş Yavuzlar Plastik A.Ş. Genel Müdür Yardımcısı. 03.03.2010’den itibaren Serbest Avukat 2018’den itibaren Arabulucu Sosyal Faaliyetler: Yaklaşık 16 yıl Türk Sanat Müziği korolarında korist olarak çalıştı. (İstanbul Üniversitesi Korosu, Kubbealtı Musiki Cemiyeti ve Tüpraş Türk Sanat Müziği Grubu) 250 Mühendis üyesi bulunan Petkim Mühendisler Derneği'nde 4 yıl başkanlık yaptı. Kocaeli Aydınlar Ocağı'nda Başkan Yardımcısı, Yönetim Kurulu Üyesi ve 7 yıl Yönetim Kurulu Başkanı olarak görev yaptı. 2001-2002 yıllarında Kocaeli TV' de "Geniş Açı" adlı siyasi, sosyal, kültürel tartışmaların yapıldığı programın yapımcılığı ve sunuculuğunu yaptı. Ocak 2023’ten itibaren aynı programı noktaTV’de devam ettirmektedir. Halen Kocaeli Gazetesinde haftada 2 gün köşe yazısı yayınlanmaktadır. Bu yazıların tamamı kocaeliaydinlarocagi.org.tr sitesinde yer almaktadır.