Bazen göz değildir ağlayan öz ağlar
İçinden yuvarlanır gelir gözyaşı
Al bir bayrak üstüne
Bağrına taş basan ana yüreğine
Gurbet kuşunun kırılmış kanadına
Parmakları iplik kınası yakılmış gelin ellerine
Kimsesiz kalmış dedenin bastonuna
Saçlarına ak düşmüş ninenin titreyen ellerine
Duvarda asılı yakası rozetli siyah beyaz fotoğrafa
Görevini tamamlamış, yere düşmüş dam yuvağının üstüne
Hiç büyümeyi bilememiş adamın çocuk yüreğine
Silmek için uzatırsın, tir tir titreyen ellerini
Ilık ılık gözyaşı senin ellerine de düşer
Ağlama diyemezsin
Gel birlikte ağlayalım dersin
Şahlanır albayrak şehit üstünden
Bağrından taş düşer ananın
Dedenin doğrulur beli
Solar gelinin kınası
Konuşur duvardaki fotoğraf
Övünür dam yuvağı
Zamandır en büyük yara sarıcı
Bir çocuk büyür babasız
Nene kimsesiz, dede kimsesiz ölür
Karalar bürünür gelin
Kırılır duvardaki fotoğraf
Hükmü kalmaz beton çatılarda dam yuvağının
Uçar gider gurbet kuşu, göçünü sırtına alıp
Son tırmanışlarındır tahta merdiven basamaklarını
Dört kollu salda geri ineceğini bile bile
Sökülür gider içinden anılar
Dökülür geri gelir gözyaşların
Eşikteki desenleri solmuş, el örgüsü paspasa
Yutkunur kalırsın……