Görsel İletişim ve Markalaşma

133
  • İletişim tarihi, insanlık tarihi kadar eskidir.
    İnsanın varolması ile ortaya çıkan iletişim olgusunun temelinde, paylaşma ihtiyacının giderilmesi gerçeği yatmaktadır. İlk çağ insanının bir av öyküsünü başkalarına anlatmak için mağara duvarlarına çizdiği resimler, başarılı geçen bir avdan sonra ateşin çevresinde yapılan danslar, komşu kabilelerle haberleşmek için belki de yeni reisin seçiminden duyulan mutluluğu paylaşmak amacıyla göğe gönderilen renkli dumanlar, gemicilere yol gösteren fenerler, ressamın tuvaline yansıttığı renkler ve çizgiler, bestecinin notalarla kurduğu ortaklığın neticesinde doğan besteler, sinemacının fikrini belgeleyen filmleri, balerinin duygularını yansıttığı hareketleri, hepsi, paylaşma ihtiyacının giderilmesi için başvurulan iletişim yollarıdır.
  • Yaşamak da başlı başına iletişim faaliyetlerini kapsayan bir olgudur.
    Doğduğumuz andan itibaren çevremizle sürekli iletişim, etkileşim içine gireriz. Bilinçsizce çevremizi etkilemeye, değiştirmeye; yine bilinçsizce etkilenmeye, değişerek çevremize uyarlanmaya başlarız. Bu çift yönlü etkileşim, hayat boyu sürer gider.
  • Yaşadığımız sürece zekamızı, kültür ve birikimimizi, kişiliğimizi iletişim alışkanlıklarımız ve iletişim çabalarımızla ortaya koyarız.
  • Duygu ve düşüncelerimizi başkalarıyla yine iletişim yoluyla paylaşırız. Anlamak, anlatmak, öğrenmek, başkalarına ulaşabilmek için de iletişime başvururuz. Denilebilir ki
    İletişim, beşikten mezara kadar hep bizimledir ve bizim için hava kadar hayatî bir ihtiyaçtır.
  • Çağımız teknolojisi giderek daha ileri düzeylerde gelişmekte olup iletişimin en önemli bileşenlerinden kaçınılmazı “Görsel İletişim”dir. Küreselleşmenin egemen olduğu günümüzde iletişim teknolojileri her gün biraz daha geliştirilerek bilgi çağına yeni boyutlar kazandırmaktadır. Zamanla yarışan bizler her türlü bilgiye kısa zamanda ulaşmak istemektedir. Tüm bu bilgileri sistem içinde sanat ve teknolojik çözümlerle sunabilmek Görsel İletişim Tasarımının yani bir grafikerin hedefidir. Bilişim teknolojilerinden en etkili biçimde yararlanarak yönetmek, evrensel bilgiyi sistem içinde sunmak, çağdaş sanat ve kurallarını uygulayıp yorumlayarak yeni anlatım biçim ve dillerini oluşturmaktır.
  • İyi bir görsel iletişim tasarımcısı çok iyi görsel düşünme ve algılama yeteneği ile birlikte, hayal gücününün yüksek olması ve çok araştırmasını gerektirir.
  • Albert Einstein ”Hayal gücü bilgi gücünden önemlidir.” Demiş. Bu meslekte bu unsurlar daha çok önem taşıyor. Hayal gücü ve bilgi yoğruluyor.
  • Sağlıktan, gıdadan, turizmden kuaförden mimarlıktan demir sanayiinden eğlence sektörü vs.. aklınıza gelen gelmeyen tüm sektörlere hitap eden bu meslek elinizdeki işe konsantre olup verimli olabilmeniz için o işle ilgili bilgi sahibi olmanızı gerektiriyor. Dolayısıyla araştırmacı olmanız olanaksız.
  • Bir ürünün pazarlanmasıyla yakından ilgili olan iletişim tasarımı, üretim sektöründeki firmaların kurumsal kimliklerini görselleştirir.

Markalaşma çabası içerisinde olan ve tasarımdan beslenen tüketici pazarına yönelik görsel kimlik oluşumunu sağlamak önemlidir.
 Markalaşma çabası dürüstlük, yenilikçilik, hız, güvenilirlilik gibi firma özelliklerini görünür kılar.                           Örnek vermek gerekirse, Mesela Hacıoğlu hiç tanımadığınız bir yerde şehir dışında yemek yemeniz gerektiğinde sıradan bir yerde yemek yerine tereddütsüz Hacıoğlunda girip karnınızı güvenle doyurabilirsiniz. Bir köşe yazarı şöyle yazmış, ” geçenlerde bir turist gördüm, Amerikalıydı. Türk arkadaşları onu kebap yemeye ikna etmeye çalışıyordu. Ama o neyle karşılaşacağını bilmediğinden ve korkusundan, yolun karşısındaki McDonald’s ‘ ı işaret ediyordu. Ülkesinden kilometrelerce uzaklıkta, tadını ve kalitesini bildiği, güvendiği markayı istiyordu.”

Marka yaratmak akıl işidir.
Markanın fikir temelleri olmalıdır. Estetik duyguları olmalıdır. Kişiliği olmalıdır. Mesajlar barındırmalıdır bünyesinde. Markanın bir duruşu olmalıdır, bir felsefesi. Marka bir bütündür. Marka sözdür. Marka senettir.

Markayı oluştururken ve konumlandırırken hep bilgi temelinde hareket edilir. Marka değerler manzumesidir kendi içinde. Marka oluşturulurken, bir süreç de tasarlanır. Ta en başından marka için atılan ilk adımdan, zihinlerde çakan ilk fikirden başlayan, adım adım tüm yaşamı tasarlanan bir süreç. Ama ucu açıktır bu sürecin. Marka süreci sonsuza hitap etmelidir. Yüzyılları düşünmelidir bu süreci tasarlayanlar. İşte bu nedenle markalaşmak akıl işidir.

  • Algılar yönetilecektir, imaj oluşturacaktır, duygulara hitap edecektir, estetik kaygıları olacaktır, sanatı barındıracaktır bünyesinde, reklam taktikleri en ince ayarlarla kullanılacaktır, kamuoyu yönetilecektir.

Mesela, kamuoyu nasıl yönetilir?

Günümüz dünyasının 150 ülkesinde markalarıyla hergün 150 milyonu aşkın kişiye ulaşan Unilever Hollandalı margarin üreticisiyle İngiliz sabun üreticisinin 1930’da birleşmesiyle oluştu. Türkiyede Ilk yatırımını 1950 de yapan Unilever yemeklik yağda VİTA margarinde SANA markalı deterjanda OMO çayda ilk özel seKtör olan  LİPTON’la Türk Tüketicisinin hayatında ilklere imza attı. Süt içermediğinden bozulma tehlikesi olmayan, Yaşam anlamına gelen VİTA çabuk kabul gördü. Yemeklik yağ ve sağlık anlamına gelen SANA’yla yeni bir kavram oluşturulmaya çalışıldı. Kahvaltılık sofra margarini. Başarılı reklam ve tanıtım çalışmaları olumlu sonuç verince Sana artık bir margarin markası olmaktan çıktı, margarinin Türkçe karşılığı oldu.

  • Algılar yönetilecektir, imaj oluşturacaktır, duygulara hitap edecektir, estetik kaygıları olacaktır, sanatı barındıracaktır bünyesinde, reklam taktikleri en ince ayarlarla kullanılacaktır, kamuoyu yönetilecektir.

Örnekler, 66 da çamaşır deterjanı OMO,  84 de sıvı krem temizleyici CİF, 86 da kepek önleyici CLEAR…

Bir de yeni bir kavram gelişiyor marka adına
Lovemark olması.

Pazar payı, karlılık, ciro vs. gibi durumları dışarıda tutarsak, markalaşma adına pazar liderliğinden bile daha önemli bir durum gibi. Kaç kişiye hitap ettiğiniz önemli değil, çok az bir kitlenin bile “lovemark“ı olmak, firma için ciddi bir biçimde markalaştığını gösterir. Örnek vermek gerekirse GSM operatörü olarak benim  lovemark’ım Turkcell, çeşit çeşit ve cazip koşullarda kullanımları çıksa da farketmez. İstenildiği kadar özellikte sıvı bulaşık deterjanı üretilsin kayınvalidemin hala lovemarkası Mintax krem deterjandan vazgeçmemesi gibi… 

Temel olarak markalaşmak, “Ayırt edilebilmek.”

Eğer benzer işi yapan markalardan olumlu kriterlerle, hatta bazen sadece isimle ayırt edilebiliyorsa, markalaşmış olduğu anlamına gelir.

Şimdi ye kadar anlatmaya çalıştığım şey, Marka dediğimiz kavramın sadece bir ürün logosu ya da bir kutunun üzerindeki amblemden ibaret olmadığı. Artık çoğu insan bunu biliyor. Markayı oluşturan fikir ve uygulamaların, bir firmanın kişiliğini, gelecek projelerini, sektördeki konumunu tümden belirleyecek bir önemde olması, markalaşma anlayışını daha da ön plana çıkaracağı artık kesinleşmiş durumda.

Paul Swets, bir kitabında günlük iletişimin 3 ana gruptan oluştuğundan bahsediyor: Vücut dilimiz, sesimizin tonu ve kelimeler. Swets, bunlardan en önemli olanının vücut dili olduğunu ve insanlar arasındaki iletişimin yaklaşık yüzde 70’inin bu şekilde oluştuğunu yazıyor. Sesimizin tonu yüzde 20 ve kelimeler ise yüzde 10’unun oluşturuyor iletişimin.

Evet, “kelimeler“,  günlük iletişimimizin yalnızca yüzde 10’nu oluşturuyor.
Peki ya görsel tasarımlardaki iletişim? gazete, dergi, kitap, broşür, kitap kapağı, Bilboard, tabela, megalight, Logo-amblem, afiş-poster, reklam ilanları, el ilanı…

Vücut dili ve ses tonu kullanmadığımız iletişim kurma modeli su anki teknoloji ile imkansız olduğuna göre, elimizde başka ne kalıyor:

KELİMELER. Ve sözsüz iletişimi destekleyici unsur olan RENKLER

  • Kullandığınız kelimelere dikkat etmeli ve özenle seçmeli.
    1974 yılında çok ilginç bir araştırma yapılmış ve bu araştırma sonuçları, kelimelerin önemini çok iyi anlatıyor.

Araştırmaya 50’ye yakın öğrenci katılıyor ve öğrencilere bir araba kazası filmi seyrettiriyorlar. Filmin sonunda bir grup öğrenciye “Arabaların çarpıştıkları andaki yaklaşık hızları ne olabilir?” diye sorarlarken diğer gruba “Arabaların birbirlerine dokundukları andaki yaklaşık hızları ne olabilir?” diye soruyorlar. İlginç kısım ise “çarpışma” kelimesini duyan öğrencilerin verdiği ortalama hız saatte 70 km iken “dokunma” kelimesini duyanlar ise 50 km cevabini veriyor. Ayni deneyimi yasayan kişiler, değişik kelimelere değişik yaklaşıyorlar.

İşte görsel tasarımdaki kelimeleri de bunu akılda bulundurarak seçmeniz gerekiyor.

Ve RENKLER

Sözsüz iletişimde KELİMELER ve destekleyici unsur olan RENKLER

Tasarımdaki renk duygusu ilk algılanan duygudur. 5 tane aynı ilanın bulunduğu bir sayfada en çok algılanan renkleri kullanmak olarak yorumlanmamalı bu.

En doğru ya da doğruya en yakın renkleri kullanmak diyebiliriz.

Unutmamalı ki,
Tercih edeceğimiz renk vurgusu, işin diğer serilerinde de tüketiciye anımsatıcı olmalı.

  • Örneğin lacivert fonuyla Turkcell, turuncularla da kardeş marka Turkcell Hazırkart, yıllardır hem anımsatıcı hem ayırıcı bu etkiyi kullanır.
  • Garanti bankası deyince aklınıza ne renk gelir.
  • Yapı Kredi deyince ne renk veya Akbank deyince…

Renk odaklaması, bir markanın algılanmasında taşıyıcı bir etkiye sahiptir.
Yıllar boyunca, bazı renkler farklı özellikler, durumlar ve hareketlerle özdeş hale gelmiştir. 

–  Beyaz, saflığın rengidir. 

–  Siyah lüksün rengidir. 

–  Mavi, liderliğin rengidir. 

–  Mor, asaletin, imparatorluğun rengidir. 

–  Yeşil, çevrenin ve sağlığın rengidir.

Markalar dünyasında, kırmızı satış rengidir ve dikkat çekmek için kullanılır. Mavi kurum rengidir, istikrar mesajını aktarmak için kullanılır. Örneğin, Coca-Cola kırmızı, IBM mavidir.

Kırmızı her ortama hayat ve enerji veren bir renktir. kırmızı, düşünceyi de etkiler. Ana renklerden biri olan ve birçok insanın ilk tercihlerinden biri olan kırmızı en dominant ve dinamik renk olarak tanımlanabilir. Harekete geçiren  etkisiyle, bakan kişinin ilgisini toplar ve yoğunlaştırır. Kırmızı tüm insan sistemini harekete geçirir. Duygusal sinirlere etkilidir, dolayısıyla  koklama, görme, tat alma ve dokunma duyularını tetikler. 3 kuruş fazla olsun kırmızı olsun 🙂

Kırmızı Mutluluğu temsil eder ve kişinin iştahını açar. Dünyadaki ünlü gıda firmalarının hepsinin logosunun kırmızı olduğunu hayretle fark edeceksiniz; Coca Cola, Pizza Hut, MC Donald’s, Ülker, Burger King… Bu listeyi binlere çıkarabilirsiniz.
Ne kadar parlak olursa olsun, hiçbir renk kırmızı kadar dikkat çekmez.

Tutkulu Siyah

Siyah her ne kadar ağırbaşlılığın ve soyluluğun ifadesi olsa bile şaşkınlığın, karışıklığın, üzüntünün kaybetmenin ve yas tutmanın da rengidir. Hırslı inatçı ve şartları zorlayan insanlar siyah rengi çok severler. Varolma ve başkaldırışın rengi olan siyah gücü ve tutkuyu da temsil eder. Bu nedenle tüm makam arabaları veya güç simgesi olan araçlar siyahtır. Bizde ve Batı’da siyah, matemi simgelerken Japonya’da mutluluğun simgesidir. Fonda kullanıldığında karamsarlığı çağrıştırır. Işığı yok eder. Konsantrasyonu en çok getiren renktir. Einstein’in konsantre olabilmek için perdeleri siyah, gün ışığı olmayan bir odaya girip ve bu şekilde düşündüğü söylenir.

 

Hayatı Hızlandıran Kahverengi
Gerçekçiliğin, plan ve sistemin rengidir. İnsanlar üzerinde canlılık hareketlilik etkisi bırakır. Kansas Üniversitesi Sanat Müzesi’nde bir araştırma için halının altını elektronik bir sistemle donatmışlar, duvar rengini beyaz ve kahverengi olarak değişebilir yapmışlar. Arka fon beyaz kullanıldığında, insanlar müzede yavaş hareket etmiş, daha uzun süre kalıp, daha fazla alanda dolaşmışlar. Arka fon kahverengiye döndüğünde ise, insanlar müzede çok daha hızlı hareket edip, daha az alan dolaşmış ve müzeyi çok daha kısa sürede terk etmişler. O yüzden dikkat ederseniz dünyadaki fast-food restaurantlarının hepsinin sandalyeleri ve masaları kahverengi, duvar boyaları ise kahverengi-şampanya-pembe karışımıdır. Hiçbir fast-foodcunun duvarını beyaz göremezsiniz. Burger King, Kentucky Fried Chicken ve benzer fast-foodlar yıllardır bilinçli olarak tüm duvarlarını baştan aşağıya kahverengi ağaç kaplama yaparlar.

 

 

Kahverengi toprağın,  bereketin rengidir. Kahverengi toprak rengi olduğundan kaybolmanın ve saklanmanın da rengidir. Kıyafetlerde pek fazla tercih edilmez, çünkü kahverengi giyen insanlar dikkat çekmezler.

Dinlendiren Beyaz
Beyaz saflığın, yeni başlangıçların ve barışın rengidir. Beyaz özellikle hastaneler ve ilaç firmaları gibi sağlık ve hijyeni vurgulamak isteyen mekanlar için tercih edilen ilk renktir. Beyaz, istikrarı, devamlılığı ve temizliği simgeler. Nazik, yumuşak, alçakgönüllü ve asil bir renktir.

Sarı gözün seçebildiği dalgaboyunun ortasında yer aldığı için aynı zamanda en parlak renktir. Sarı, geçiciliğin ve dikkati çekiciliğin ifadesidir. O yüzden tüm dünyada taksiler sarıdır. Dikkat çeksin ve geçici olduğu bilinsin diye. Araba kiralama firmaları logolarında sarıyı kullanırlar. ‘Ürün geçici, lütfen geri getirin’ demek istiyorlar. O yüzden dünyada hiç bir banka ambleminde bildiğimiz sarıyı kullanmaz. Paranın geçici değil, kalıcı olmasını isterler. Türkiye’de sarıyı logosunda baskın bir renk olarak kullanan tek banka, devlet bankası Vakıf bank’tır.

 

Yeşil, doğanın ve baharın rengidir, insanlar üzerindeki etkisi tartışılmaz. Ayrıca huzuru ve üretkenliği temsil eder. Güven ve rahatlık veren bir renktir. Yeşil rengin ağırlıklı kullanıldığı yerlerde üretkenlik artar. Yeşil alanlarda insanların daha az mide ağrısı çektiği tespit edilmiştir.
Yeşil, güven ve huzur verir. O yüzden bankaların logolarında en çok tercih ettikleri iki renkten biridir. Hastaneler de logo ve iç dizaynlarında yeşili tercih eder. Çünkü rahatlatıcı ve sakinleştiricidir.

Mavi, Mavi renk gökyüzünün ve denizin simgesidir. Mavinin kan akışını yavaşlattığına inanınılır, nazar boncuğu bu yüzden mavidir. Mavinin taşımış olduğu özellikler kırmızıya tamamen zıttır. Örneğin mavinin bitkilerde büyümeyi yavaşlattığı, insanlarda ise hormonsal aktiviteleri azalttığı gözlemlenmiştir. Mavi, sezgi gücünün ve karmaşık zihinsel becerilerin de simgesidir.. Beyni rahatlatırken içe dönüklüğü kabuğundan çıkartır ve manik depresif durumu sakinleştirir.
İyi olmak kırmızı da yatıyor tüm logolar kırmızı niye değil. Ben de kırmızı olayım.
Bir marka ya da bir logo için renk seçerken, yöneticiler genellikle oluşturmak istedikleri ruh halini gözetirler, yaratmak istedikleri farklı kimliği değil. Her ne kadar duygu durumu ya da ton önemliyse de diğer faktörler yalnızca duygu durumuna göre yapılmış bir tercihin üstüne çıkacaktır.  Daha önce de vardığımız noktada buydu. Ne söylediğimiz değil ne hissettirdiğimiz önemli.
Liderler ilk tercih hakkını kullanır. Normal olarak seçilecek en iyi renk, kategoriyi en çok temsil eden renk olmalıdır.

  • Ana rakibinizin tam zıddı bir rengi seçme kararının ardında güçlü bir mantık yatıyor. Bu renk kuralını unutursanız risk almış olursunuz.
    Kola, kırmızımsı-kahverengi bir içecektir ve kola için mantıklı renk kırmızıdır. Bu nedenle Coca-Cola yüzyıldan fazla bir süredir kırmızıyı kullanıyor.
    Pepsi Cola daha zayıf bir tercih yaptı. Kırmızı ve maviyi marka renkleri olarak seçti. Kırmızı kolayı sembolize ediyordu, mavi ise markayı Coca-Cola’dan ayırt etmeyi amaçlıyordu. Yıllarca Pepsi, Coca-Cola’nın renk stratejisine karşı ideale yakın bir düzeyde mücadele etti.
    Şimdi Dürüst olalım. Dünya Coca-Cola’nın işaretleriyle yıkanmış gibi geliyor değil mi? Pepsi Cola’nın işaretlerini farkedebilmek zor değil mi? Farklılaştırıcı bir renginin bulunmaması nedeniyle, Pepsi, Coca-Cola’nın kırmızısı altında neredeyse görülmüyor.
    Bir süre önce, Pepsi Cola ışığı, daha doğrusu renkleri görmeye başladı. Elli yıl önce yapması gereken şeyi yapıyor artık. Ana rakibinin renginin tersini, markasının rengi yapıyor.
    Pepsi, mavi renge bürünüyor. Reklam yorumcuları Bir Concorde uçağını maviye boyayarak, dünyaya mavi renk mesajını verecek kadar da ileri gittiğini söylüyor.
    Tersi olmalı. Kodak sarıdır, bu nedenle Fuji de yeşil!
    Yapılan araştırmalar gösteriyor ki,
    insanların fotografik hafızaları şirketlerin özel dizayn edilmiş logo çalışmalarını çok daha iyi hatırlamakta. Günümüzde büyük olmayı, marka olmayı başarabilen şirketler tüketiciyi yani bizler i çok etkilemekte.