Biz Türklerde birçok devlet kurmuşlukla övünme vardır, bir de çok düşmana sahip olmakla; “3 tarafımız deniz, 4 tarafımız düşman” örneğinde olduğu gibi. Daha çok manzaradan ibaret saydığımız üç buçuk tarafımızdaki denizlerin pek hakkını verdiğimiz söylenemez. Ege’deki 17 ada ve 1 kayalığın egemenliği, Kıbrıs’ın etrafındaki deniz münhasır alanları konularındaki gevşekliğimizin kaynakları arasında muhtemelen bu anlayış da vardır.
Dört tarafı dört yön alırsak sözümüz anlam bulur. Batıda Yunanistan, güneybatıda Yunanistan ve onların ‘yavru vatan’ı Güney Kıbrıs; güney komşularımız olarak Hatay civarından Rusya ve Esad Yönetimi, Şanlıurfa sınırından itibaren de ABD ve PYD / YPG Otonomisi; güneydoğuda Barzanî ve Talabanî Kürdistanı. Doğuda Nahcivan yani kardeşten öte Azerbaycan’la daracık sınırımızı saymazsak kuzeydoğuda Ermenistan ve Gürcistan eşit derecede düşmanlarımız olarak yer alırlar. An itibariyle kuzeybatıdaki Bulgaristan ile iyiyiz.
Mevzuya girmeden yola reflektör koyalım: Bugünkü Gürcistan’ın (Georgia) tarihsel olarak Gur Türkleriyle, Gürgen diyarı halkıyla, Cürcan şehriyle ve o yörede kurulan Kıpçak Devletleriyle (başta Prenses Tamara ve Aziz Gregor olmak üzere) ilgilerini es geçiyorum. Dersimiz antropoloji değil dostu – düşmanı tanımak. ‘Yüzüklerin’inkine benzer NATO Kardeşliği yapacağız diye 9 kusurlu hareketin 8’ini yapan bir devlet düşmanlığına neden dokuzuncuyu da yapmadın diye penaltı çalmayacak değiliz.
1. Türkiye’de “Gürcü” dediğimiz Müslüman unsurların Hıristiyan Katvellerle Gürcüce konuşmak hususu haricinde benzerliği yoktur. Dil asimilasyonu alışkanlığımıza Rumca, Hemşince, Kurmançça, Arapça (Suriye ve Filistin Türkmenleri), Urduca (Hintçe + Türkçe) ve Avrupa’dan Çin’e kadar onlarca örnek daha sayabiliriz.
93 Harbi (1877-78) ve sonrasında Türkiye’ye gelen Acaralılar ağırlıklı olarak Oğuz (Türkmen) ve Kıpçaktır. Acarya Özerk Cumhuriyeti de 1921 Antlaşmalarından bu yana Türkiye garantörlüğü altında sayılmıştır. Gürcistan bu yapının hukukî durumuyla kedinin yumakla oynadığı gibi oynamıştır. Hatta buranın Kafkas kartallı ve yedi yıldızlı bayrağı gayrimeşru olarak haçlandırılmıştır.
2. Eskiden (20.yy) 3’te 2’si Müslüman olan bir Özerk Cumhuriyette Gürcistan Kilisesinin yoğun misyonerlik çalışmasıyla İslam nüfusu 3’te 1’lere düşmüş ve Ortodokslar çoğunluk kazanmışlardır.
3. Stalin Sürgününün 1991 – SSCB dağılışı sonrasında iptal edilerek 450 bin civarındaki Ahıska Türkünün kendi öz yurtlarına (Ahılkelek) dönüşünü Gürcistan Hükümeti çeyrek yüzyıldır halının altına süpürmüş ve Türkiye de buna ses çıkarmamıştır. Oysa Gürcistan bu konuda uluslararası sözleşmelerle kendini bağlamış durumdadır ve düzenli suç işlemektedir.
4. Batum ve Ahıska’nın devamı olarak Borçalı Bölgesinde (Rustavı, Sarvan / Marneuli, Kemerli / Bolnisi, Barmaksız / Tsalka, Başgeçit / Dmanisi, Akbulak / Tetiskari ve Karatepe / Gardabani) yarım milyonu aşkın Karapapak / Terekeme Türkü var ve Selçuklulardan beri orada yaşıyorlar. Gürcistan bunların da kimliğini sıfırlamaya çalışmaktadır.
5. Aynı alışkanlıkla Hıristiyan Lazlar olan ile Çan / Tzan topluluklarından Svanlar etnik asimilasyona tâbi tutularak Kartvel Kimliği dayatmasına uğramaktadırlar. Hâlbuki Gürcistan idarî yapısındaki SaMagrelo ve Svaneti bölümleri halen bunun ispatı olarak durmaktadır. Hatta aynı şeyleri Acarya ile Megrelya arasındaki Gurya Bölgesi ve Gurul halkı için de söyleyebiliriz.
6. Gürcistan Hükümeti ve Yunan Milliyetçiliğinin öncüsü papazlar gibi Kartvel Milliyetçiliğinin öncüsü din adamları Türkiye’deki Müslüman Gürcülerin zorla İslamlaştırılan Kartveller olduğunu gerek Türkiye’deki ajanları ve gerekse Gürcistan’da okuttukları gençlerimiz üzerinden kesif bir propagandaya dönüştürmüş bir durumdadır.
7. Bir zamanlar Karadeniz yolunda her markette satılan Çveneburi Dergisi mahkeme kararıyla yasaklı yayın ama Bursa’nın İnegöl İlçesi’nin Hayriye Köyünde sanki Gürcistan Propaganda Merkezi serbest. Bir ara Şaakaşvili gelip buradaki Müslüman Türk vatandaşlarına güvercinlere yem atar gibi Gürcistan Vatandaşlığı dağıtmıştı. Ne onlar utandı ne bizim devlet yetkililerimiz.
8. Halen devam eden Azerbaycan – Ermenistan Sorunu ve Karabağ Meselesinde Gürcistan hep Ermenistan’dan yana tavır takınmıştır. Hem Azerbaycan’a düşmanlığı, hem de Gürcistan’daki Azerî Türklerine yönelik düşmanca yaklaşımı malûmdur.