Gençlik Yazı

12

     Nasıl ki bu yaz ve güzün âhiri / sonu kıştır. Gençlik yazı ve ihtiyarlık güzünün arkası kabir ve berzah / kabir âleminin kışıdır. Geçmiş zamanın elli sene evvelki hadiseleri sinema ile şimdi gösterildiği gibi, gelecek zamanın elli sene sonraki istikbal / gelecek hadiselerini gösteren bir sinema bulunsa, ehl-i dalâlet / haktan sapan ve sefahetin / günahlara dalan insanların elli – altmış sene sonraki vaziyet ve durumları onlara gösterilse idi, şimdiki güldüklerine ve gayr-i meşru / haram keyiflerine nefretler ve teellümler / acılarla ağlayacaklardı.

Îman Vesîkası

     Herkesin ve bilhassa Müslümanların başına öyle bir hâdise ve öyle bir da’vâ açılmış ki her adam, eğer Alman ve İngiliz kadar kuvveti ve serveti olsa ve aklı da varsa, o tek davâyı kazanmak için, tereddüt etmeden sarf edecek. İşte o da’vâ ise, herkesin iman mukabilinde / karşılığında bu zemin yüzü kadar bağlar, kasır ve köşkler ile müzeyyen / süslü ve bâkî / ölümsüz ve daimî bir tarla ve mülkü kazanmak veya kaybetmek davâsı başına açılmış. Eğer îman vesîkasını sağlam elde etmezse kaybedecek.

Dünya Bir Fihrist

     Dünya, âhiret âlemine bir fihrist hükmündedir. Bu fihristte âhiret âleminin mühim / önemli mes’elelerine olan işaretlerden biri, cismanî olan rızıklardaki lezzetlerdir. Bu fânî ve kıymetsiz   dünyada bu kadar nimetleri hissettirmek ve bolca vermek için, insanın vücudunda yaratılan duygu, his, cihaz ve a’zâlar gibi âletlerden anlıyoruz ki, âhiret âleminde “Altlarından ırmaklar akar” âyetinin delâleti ve işaret etmesiyle anlaşılıyor ki, o kasır ve köşklerin altında, ebediyete lâyık cismanî ve maddî ziyafetler olacaktır.

İnsan Ebed İçindir

     Her bir tohum, Hafîz isminin / Hz. Allah’ın muhafaza ediciliğinin gereği olarak, ona pederinin ve aslının malından verdiği mirası karıştırmadan, noksansız muhafaza edip gösteriyor. İşte bu; hadsiz muhafaza hârikasını yapan Zât olan / Yüce Allah’ın; kıyamet ve haşirde hafiziyetin en büyük tecellisini göstereceğine kat’î bir işarettir. Evet bu ehemmiyetsiz, geçici, fânî tavırlarda, bu derece kusursuz, hatâsız olan hafiziyeti kesin bir delildir ki; ebedî te’sîri ve çok büyük ehemmiyeti bulunan en büyük emanetin taşıyıcısı ve arzın halifeleri olan insanların fiil, eser ve sözleri, iyilik ve kötülükleri büyük bir dikkatle muhafaza edilip, sonra da muhasebesi görülecektir.

     Acaba bu insan zanneder mi ki başıboş kalacak? Hâşâ! Belki insan, ebede gönderilmiştir. Ebedî saadet yeri olan Cennet’e ve korkunç bir azap yeri olan Cehennem’e namzed ve adaydır. Küçük-büyük, az-çok her amelinden muhasebe görecek. Ya taltîf edilerek lütuflara gark olacak veya hak ettiği tokatı yiyecek.

Allah’a Kul Ve Asker Olmak

     Şimdi nefis ve malımızı Allah’a satmağa bakacağız. Acaba o kadar ağır bir şey midir ki, çokları satmaktan kaçıyorlar. Halbuki, asla hiçbir ağırlığı yoktur. Zira helâl dairesi geniştir. Keyfe kâfi gelir. Harâma girmeye hiç lüzum yoktur. Allah’ın farz olan emirleri ise hafiftir, azdır. Allah’a abd / kul ve asker olmak, öyle lezzetli bir şereftir ki, ta’rîf edilemez. Vazîfe / görev ise, sadece bir asker gibi, Allah namına işlemek, başlamak ve Allah hesabıyla vermek ve almak ve izni ve kanunu dairesinde hareket etmek ve bu suretle sükûnet bulmaktır. Kusûr etse, tevbe etmek. “Ya Rab! Kusurumuzu affet, bizi kendine kul kabul et, emanetini almak zamanına kadar bizi emanette emîn kıl (Âmin)” demek ve ona yalvarmaktır.

Önceki İçerikKunta Kinte Gibi Hissetmek!
Muhsin Bozkurt
1944 yılında İstanbul'da doğdu. 1955'de Ordu ili, Mesudiye kazasının Çardaklı köyü ilkokulunu bitirdi. 1965'de Bakırköy Lisesi, 1972'de İstanbul Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Tarih Bölümünden mezun oldu. 1974-75 Burdur'da Topçu Asteğmeni olarak vatani vazifesini yaptı. 22 Eylül 1975'de Diyarbakır'ın Ergani ilçesindeki Dicle Öğretmen Lisesi Tarih öğretmenliğine tayin olundu. 15 Mart 1977, Atatürk Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Tarih Bölümünde Osmanlıca Okutmanlığına başladı. 23 Ekim 1989 tarihinden beri, Yüzüncü Yıl Üniversitesi Fen-Edebiyat Fakültesi Tarih Bölümünde Yakınçağ Anabilim Dalı'nda Öğretim Görevlisi olarak bulundu. 1999'da emekli oldu. Üniversite talebeliğinden itibaren; "Bugün", "Babıalide Sabah", "Tercüman", "Zaman", "Türkiye", "Ortadoğu", "Yeni Asya", "İkinisan", "Ordu Mesudiye" ve "Ayrıntılı Haber" gazetelerinde ve "Türkçesi", "Yeni İstiklal", "İslami Edebiyat", "Zafer", "Sızıntı", "Erciyes", "Milli Kültür", "İlkadım" ve "Sur" adlı dergilerde yazıları çıktı. Halen de yazmaya devam etmektedir. Ahmed Cevdet Paşa'nın Kısas-ı Enbiya ve Tevarih-i Hulefası'nı sadeleştirmiş ve 1981'de basılmıştır. Metin Muhsin müstear ismiyle, gençler için yazdığı "Irmakların Dili" adlı eseri 1984'te yayınlanmıştır. Ayrıca Yüzüncü Yıl Üniversitesi'nce hazırlattırılan "Van Kütüğü" için, "Van Kronolojisini" hazırlamıştır. 1993'te; Doğu ile ilgili olarak yazıp neşrettiği makaleleri "Doğu Gerçeği" adlı kitabda bir araya getirilerek yayınlandı. Bu arada, bazı eserleri baskıya hazırlamıştır. Bir kısmı yayınlanmış "hikaye" dalında kaleme aldığı edebi yazıları da vardır. 2009 yılında GESİAD tarafından "Gebze'de Yılın İletişimcisi " ödülü kendisine verilmiştir.