Genç Bakış

92

“Her çocuk (İslâm) fıtratı üzerine doğar. Sonra anne ve babası onu Yahudi, Hıristiyan veya müşrik yapar” (Tirmizi, Kader: 5)

Hayatın başlangıcı bize günahsızlığı sunuyor. Çocukluğa yakın bireyler daha saf ve temizdir. Ölüme yaklaşan ise günahkârdır.  Ancak bu İslam’ı bilmeyenler için geçerlidir. Oysa Müslüman olgunlaştıkça ve yaşı ilerledikçe daha üst mertebelere erişmesini bilenlerdir.

İlk doğan çocuk nasıl tertemizse bunu koruması da dünya da bir o kadar zordur. En ufak bir leke temiz insanın üzerinde hemen fark edilir. Temiz insanın lekelerle mücadelesi de gençlik yıllarında başlar. Dünyanın ne anlama geldiğini, iyiyi-kötüyü güzeli-çirkini o zorlu yıllarda anlar. Bu iyi-kötü, güzel çirkin ise toplumdan topluma değişen kavramlardır. Toplum dinine uygun yaşar. Gençlerde o yönde yoğrulur.

Peki, Hayırlı Gençlik nasıl olmalı? Günümüzün bireylerinin en çok üzerinde durması gereken konunun bu olduğunu düşünüyorum. Hayırlı Genç nasıl olmalı sorusuna en güzel cevabı da Peygamber Efendimiz vermiştir: Rasûl-ü Ekrem (sallallahu aleyhi ve sellem) Efendimiz, “Gençlerinizin en hayırlısı, (sefahatten uzak durmakta ve temkinli davranmakta) ihtiyarlara benzeyendir. Yaşlılarınızın en fenası ise, (başını gaflete sokmakta ve nefsinin arzularına uymakta heva-perest) gençler gibi yaşayandır” (Heysemî, Mecmau’z-Zevaid, X/270; İbn Hacer, el-Metalibu’l-Aliye, III/3). Buyurmuştur.

Gençlerimiz, bir ayağı kabirde yaşlı bir insan gibi sürekli ölümü düşünürse gençliğin verdiği heyecan ve heveslerle zevk ve sefadan uzak durmayı başarırsa hayırlı genç olma noktasında çok önemli adımlar atmış olur. Nefsin en azgın olduğu dönemde nefsinin iplerini eline alabilen gençler en hayırlı gençlerdendir. (Allah’ü Teâlâ tüm insanlığa böyle gençlik nasip etsin.)

Kanlarının en deli aktığı zamanda hele hele teknolojinin bu kadar geliştiği dönemde nefse hâkim olmak çok zor bir durum. Öyle gençlerimiz var ki günahlardan kendini alıkoyan, en ufak hatasında Allah’a yönelip namaz kılan, gözyaşları eşliğinde tövbe eden, işlemiş olduğu günahı bir daha işlemeyen, namaz vs. dini yükümlülüklerini eksiksiz yapmaya çalışan gençler! İşte hayırlı gençler bunlar olsa gerek.

Bazı gençlerimiz dini yönden olgunluğa erişmiş olsa bile bazı gençlerimiz de şeytan ve nefisle hala arkadaş gibi o arkadaşlardan zevk aldıklarını sanarak mahvoldukları da unutulmamalıdır. Günümüz Türkiye’sinde ilköğretim kademesine kadar düşen sigara, alkol hatta uyuşturucu madde bağımlılığı da bu zayıf gençlerimize örnek verilebilir. Bize düşen görev ise bu gençlerimiz için elimizden geleni yapabilmek. Elimiz uzanırsa el uzatmak, başka türlü yardımımız olursa bunlar için çabalamak hiç bir şey yapamıyorsak dua etmek.

Türkiye gençliğine baktığımızda hem hayırlı genç hem de olumsuz davranışlara bulaşmış gençleri görebilirsiniz. Olumsuz davranışlara gençliğimiz neden düşüyor? En büyük problem aile. Dinini yaşayan bir aile birey yanlışlara çok fazla yönelmez. Yönelmiş olsa bile aile çözüm için erken teşhis uygular. Ailede çatlak varsa genç birey bundan hemen etkilenir.  Ailesiyle iletişimi yoksa olumsuz davranışlara yönelimde artar.

Aile dışında toplumda önemli gençler için. Aile de huzurlu bir birey toplum tarafından da desteklenmeli. Bir nevi pekiştirme görevi topluma düşüyor. Gençlerin olumlu davranışlarını ödüllendirmeli. Olumsuz davranışlarda ise hemen ceza değil onu o davranışlara iten sebep araştırılmalıdır. Bugünün gençlerinin yarının büyükleri olacağı unutulmamalıdır.

Müslümanlığı yaşama noktasında gençlerimizin ve büyüklerimizin eksiklikleri

Öncelikle bu eksiklikleri kendimde de görebildiğim için buradan başlamam uygun olur.

Ø  Kur-an’ı Kerimi çok az okuyoruz ya da hiç okumuyoruz.

Ø  Peygamber efendimizin hayatını bilmiyoruz. Ve okumak zor geliyor.

Ø  Namaz, oruç gibi ibadetler nefsimize ağır geliyor ve daha yaşlanmadık ki namaz kılalım diye bir ön yargı oluşmuş durumda.

Ø  Büyüklerimizin sözlerini dinlemiyoruz. Sıkıcı buluyoruz.

Ø  Eğlenmek, gezmek daha iyi gibi görünüyor.

Ø  Televizyon, internet, telefon gençlerin vazgeçilmez dostları. Sosyalleşme kavramı bitmek üzere.

Ø  Araştırmak yerine hazıra alışmışız.

Daha sayılabilecek çok şey var ama bunlar yeterli.

Büyüklerimizde eksik gördüklerim neler birde bunlara bakalım.

Ø  Gençlere karşı ön yargılılar.

Ø  Dinimizi anlatmayı sevmiyor çoğu. Namaz kılan çok ama anlatma noktasında eksikler.

Ø  Dinimizi sevdiremiyorlar.

Ø  Namaz için camiye giden bir gence sımsıkı sarılmaları gerekli diye düşünüyorum kendimce ama gülümsemek bile zor geliyor.

Ø  Mal mülk peşinde çoğu. Örnek olmaktan çok zarar veriyorlar.

Ø  Araştıran gençlere destek olmuyorlar.

Ø  Dini gençlere sevdirerek öğretirsiniz; sevgi göstermiyorlar.

Sanırım bu kadar yeterli. Aklıma gelen çok şey var ama en önemli gördüklerim bunlar.

Bu yazdıklarım herkes için geçerli değil. Elbette bunları eksiksiz yerine getiren Allah dostları da var.

Gençlik geleceğin büyükleri demektir. Az çok hatalarımız ortada iken hatalardan bir an önce sıyrılmak gerekir. İnşallah niyetimiz güzel olursa en güzel günleri yaşarız. Biz gençler hatalardan payımızı alırsak ilerde gençlerimize örnek olabiliriz belki. Dinimizi en güzel düzeyde yaşamak ümidi ile…

Allah hayırlı gençlerden olmayı nasip etsin. Allah yar ve yardımcımız olsun…