Fiyatları Kim Artırıyor?

101

Ekonomi nedir? Ekonomist kimdir? Biz mi ekonomiyi yönetiyoruz yoksa ekonomi mi bizi yönetiyor? İşler karıştıkça karıştı. Önce “ben ekonomistim” diyenlerden sıdkımız sıyrıldı. Bu daha önce de olmuştu. Çiller döneminde periyodik olarak tekrarladığımız bir hata yapılmış, piyasa gerektirmezken ve Merkez Bankasının özerkliği çiğnenerek (o zaman da laf dinlemiyordu zahir) faizler düşürülmüştü. Sonuç: Dövizin fırlaması, enflasyonun fırlaması, fakirleşme. Bir milyon lira bozuk para oldu. Bugünkü bir lira o dönemin bir milyonudur. Yabancı seyahat acentaları, “Türkiye’ye gelin, sizi milyoner yapalım!” diye reklamlar yayımlıyordu. Bu dönem, Türkiye’nin Gayri Safi Yurtiçi Hasıla grafiğinde bir kırılma, bir düşüş olarak görülür. Etkisi o günle sınırlı değildir. O kırılma olmasaydı bugün her vatandaşın cebinde şu kadar daha fazla alım gücü olacaktı… İşte tam o günlerde rahmetli Demirel, yurt gezisinde bir kız çocuğu ile sohbet etmişti:

Büyüyünce ne olacaksın?

Ekonomist.

Olmasan da olur.

Bu Çiller’e atılmış bir laftı. Ama Çiller, biliyorsunuz gerçekten ekonomistti, ekonomi profesörüydü. Demek ki yetmiyor.

Fahiş fiyatlar mücadele

Hani karasineklerde görülen bir hâldir. Açık havaya çıkıyor zannıyla ışık gelen pencereye uçarlar, cama çarparlar. Sonra döner bir daha çarparlar. Sonra bir daha… Çiller’in geçen asırda yaptığı hatayı bu asırda tekrarladık. Demek neymiş? Aynı şeyleri yapınca aynı sonuç alınıyormuş. Hayret ki ne hayret!

Ne oluyoruz derken Diyanet’in Din İşleri Yüksek Kurulu, bir fetva verdi: “Fiyatları belirleyen Allah’tır!” Kıyamet koptu. Bir taraftan, o öyle demek değil, diyenler diğer taraftan Yüksek Kurulu eleştirenler. Fakat kaskatı bir klişe bu olan bitene çok yakıştı: “Zamanlama manidar!” Çünkü zaman, nas ekonomisiyle başlayan toprak kaymasının hemen ertesine rast geliyordu. “1400 yıl beklediniz de bu hadis şimdi mi aklınıza geldi?” diye düşünenler vardı. Aslında fetva, “İslam’da kâr haddi var mıdır?” sorusu üzerine verilmişti. Ama soru için de söyleyebiliriz: Zamanlama manidar. Daha doğrusu sorunun tam zamanıydı!

Evet, şimdi soralım. Kârlar sınırlanmalı mı? Fiyatlar sınırlanmalı mı? Narhtan ne haber?

Bir kelimede ekonomi

Doğru cevap, aslında hadisteki gibidir. Fiyatları her zaman Allah belirler. Ama bu belirleme kulun yapıp ettiklerine, aklına veya aptallığına göredir. Daha seküler bir cevap isterseniz, Adam Smith’in sözünü söylersiniz: “Fiyatları gizli bir el belirler.” Piyasanın eli. İşte ne yaparsanız, o gizli elin ne karşılık vereceği ilmine ekonomi diyorlar. Ve galiba Wilfredo Pareto’nun sözüydü, “Ekonomide doktrinler yoktur; sadece ekonomi bilenlerle ekonomi bilmeyenler vardır.”

“Fiyatlar sınırlanmalı mı?” sorusuna yine cevap vermedim. Heyecanlı oluyor, biraz daha uzatayım…

Bir zamanlar “bir derste ekonomi” diye bir muhabbet başlamıştı. Sonra bu, “bir sayfada ekonomi” oldu. “Bir cümlede ekonomi” ve “bir kelimede ekonomi”ye kadar evrildi. Bir cümlede olanı, sık tekrarlanan bir tarifti, “Sınırlı mal ve hizmetin, insanların sınırsız taleplerine göre paylaştırılması bilimi.”

Muhabbeti kimin başlattığını unutmuştum. Baktım, eski bir dostmuş: Mark Skousen. Nereden eski dost oluyor? Yıllar önce okuduğum, 2001 tarihli Modern İktisadın İnşası kitabının yazarı. Genel ekonomi ders kitabı gibidir ama pek güzel yazılmıştır. Galiba Türkçesi ilk Liberte’den çıkmıştı. Şimdi Adres Yayınlarıından…

Fiyat!

Gelelim en heyecanlısına: Bir kelimede ekonomi. Cevap: Fiyat. Bu kadar. Gerçekten ister Allah’ın işi deyin ister tabiat kanunu ister gizli el… Sonuçta ekonomi platosuna fiyat geçidinden tırmanırsanız her şey önünüzde açılıverir.

Şimdi asıl soruya dönelim: Fiyatları kim belirliyor? Fahiş fiyatlara müdahale edilmeli mi? Fahiş fiyatlarla mücadele edilmeli mi?

Fiyatları ekonomi bilimi belirler. İsterseniz “gizli el” belirler deyin. Aynı şeydir. Allah mı belirler? Evet. Çünkü ekonomi bir toplum bilimidir ve toplum bilimleri de son çözümlemede tabiat bilimidir. Din gözüyle bilim zaten “sünnetullah”ı keşfetmektir.

İnsana hiç mi rol yok? Çok rol var. Az önce söylediğim gibi, ekonomi bilimi, “İnsan ne yaparsa fiyatlar ne olur?” sorusuna cevap aramaktan ibarettir.

Şimdi yere inelim. Fiyat, arz ile talebin kesiştiği noktada belirlenir. Talep arttıkça fiyat yükselir. Üretim, yani arz arttıkça fiyat düşer. İnsan, daha doğrusu yönetim bunun neresinde: Yönetimin görevi üretimi arttırmak ve üretimin artabilmesi için üretim maliyetini düşüren önlemleri almaktır. “Üretim maliyetini düşürmek” verimi arttırmak demektir. Bu kadar basit ve bu kadar zor.

Bu şu demek: Fiyatı değiştirmek için sebeplerle uğraşacaksınız. Sonuçla, yani fiyatla uğraşmayacaksınız.

Bir gerçek ekonomist Nobel nutkunda şöyle demişti: “Biz iktisatçılar birçok şeyi bilmeyiz ama iki şeyi iyi biliyoruz: Fiyatları zorla düşürmeye kalkarsanız ürün piyasadan kaybolur. Kıtlık başlar. Fiyatları zorla yükseltmeye kalkarsanız, piyasayı talibi olmayan ürünle doldurursunuz; elinizde kalır. “

Ama fahiş fiyatlarla kahramanca mücadele etmek daha şanlı-şerefli değil mi? Hem iş mücadele olunca bir de rakip veya düşman icat ediyorsunuz: Doymayan, arsız satıcılar. Popülerliğiniz büsbütün artıyor. Kahraman iktidar hain fahiş fiyata karşı! İktidarın hiç kabahati yok. Kahrol düşman, e mi!

Önceki İçerikHakîkî  Lezzet
Sonraki İçerikTürkiye’nin En Zayıf Tarafı
İskender Öksüz
İskender Öksüz 14 Eylül 1945 tarihinde İzmir'de dünyaya gelmiştir. 1966 yılında Ege Üniversitesi Kimya-Fizik Bölümü'nde lisans eğitimini tamamlamıştır. Türkiye Bilimsel ve Teknik Araştırma Kurumunun yurtdışı bursuyla ABD'de Yale Üniversitesi'ne kabul edilmiş, burada, Oktay Sinanoğlu'nun danışmanlığında, 1968'de yüksek lisansını 1969'da da doktora derecesini almıştır. İskender Öksüz 1968-1979 yılları arasında; Orta Doğu Teknik Üniversitesi'nde bölüm başkanlığı, rektör yardımcılığı ve rektör vekilliği görevlerinde bulunmuştur. Yine aynı yıllarda senato üyeliği (ADMMA), Türkiye Atom Enerji Komisyonu 7. Dönem üyeliği, Atom enerjisi konusunda bakan danışmanlığı ve Töre-Devlet Yayınevi yöneticiliği yapmıştır. Öksüz, 1981-1987 yılları arasında, Suudi Arabistan'da bulunan University of Petroleum and Minerals'da akademik ve idari görevler, bilgisayar destekli öğretim koordinatörü, yeni öğretim üyesi seçimi ve terfi komitesi üyeliği yapmıştır. 1987 yılından itibaren sağlık, bilişim ve eğitim sektörlerinde çeşitli firmalarda üst düzey yöneticilik yapan Öksüz, çeşitli şirketlerde yönetim kurulu üyeliği, genel müdürlük ve holding genel koordinatörlüğü yaptı. İskender Öksüz 2012 yılında Gazi Üniversitesi Kimya Mühendisliği Bölümünden emekli oldu. Otuzun üstünde bilimsel yayını yedi yüzün üzerinde atıfı bulunan Öksüz, KÜBİTEM (Kültür, Bilim ve Teknik Merkezi) kuruculuğu, Türk Ocağı Hars Heyeti ve Yönetim Kurulu üyeliği, Millî Düşünce Merkezi Yönetim Kurulu üyeliği; Töre, Devlet, Bozkurt, Türk Yurdu dergilerinde makale ve başka yazıları yayımladı. Üniversiteler de dâhil olmak üzere çeşitli platformlarda konferans, söyleşi ve röportajlarda bulundu.[5][6] Ayrıca Son Havadis, Yeni Ufuk ve Ayyıldız gazetelerinde köşe yazarlığı yaptı. Karar gazetesinde köşe yazarlığına devam etmektedir. İskender Öksüz, 5 Mayıs 2021 tarihinde vefat eden ünlü romancı Emine Işınsu ile evliydi. Eserleri[7] Millet ve Milliyetçilik Bilim, Din ve Türkçülük Alt Akıl: Aptallar ve Diktatörler Türk Milliyetçiliği Fikir Sistemi Türk'üm Özür Dilerim Niçin Geri Kaldık? Çin Dünyayı Ele Mi Geçiriyor? (Konuralp Ercilasun ile birlikte)