Finanse Edilen ve Edilemeyen Cari Açık

101

CARİ AÇIĞA dikkat çekmek ve gelecekteki tahribatını anlatabilmek için, üç yıldan beri; “TÜRKİYE BU YÜKÜ KALDIRAMAZ”  başlığı ile çeşitli yazılarımız oldu. 

Bu gün salt gelir sağladığı için rahatça satılabilen değerlerin, RANT Unsurlarının, Şirketlerin, Gayrimenkullerin, Bankaların, Sigorta şirketlerinin yakın gelecekte; birincisi KÂR transferleri ile ikincisi de, sizin Ülkeniz için değil kesinlikle KENDİ ÇIKARLARINA UYGUN ÇALIŞMA TARZLARI ile Ülkenin Omuzlarına AĞIR BİR YÜK olarak çökeceklerini ve Türkiye’nin işte bu yükü kaldıramayacağını yazdık.   Bu normal, daha doğrusu beklenen bir sonuç olmalıydı. Eşyanın tabiatında bu vardı. 

Konuyu “Aslında ZOR Değil” isimli kitabımızın birinci bölümüne taşıdık. Görüşlerimizi net olarak ortaya koyduk. 

Bize karşı, cevap olarak, çok bilmiş edalarla, birbirlerini kopya ederek; hep şunu söylediler:   FİNANSE EDİLEBİLİR CARİ AÇIK SORUN DEĞİLDİR.

Sevsinler… Biz başka bir şey mi söylüyoruz.  Biz CARİ AÇIĞIN, bu kafayla BİR GÜN FİNANSE Edilemeyeceğine dikkat çekmek istedik. 

Zira siz şimdi;  CARİ AÇIĞI FİNANSE edebilmek için sağlıklım kaynaklar yerine YENİ CARİ AÇIK NEDENLERİ OLABİLECEK GİRİŞİMLER içinde oldunuz.

Satmaya devam ettiniz.

Cari AÇIĞI KESTİRMEDEN, KISA YOLDAN FİNANSE etmeye çalıştınız ve bunu başardınız.

Sattınız, bir daha sattınız… Satacak şeyiniz kalmadı. Kaldı, kaldı da artık onların alacak takatleri yok. Ve şimdi ne yapıp ne edip, sizden FON götürecekler. Götürüyorlar.

Ne dedik? Bu unsurları satın alanlar, diledikleri kadar somurur (Yani Sömürür) ve işlerine gelmediği anda bırakıp kaçarlar. Geride kalacak hiçbir şeyleri yoktur. 

Ayrıca bu işletmeler KÂRLI oldukları sürece başka bir olgu devreye girecektir, bunlar size verdikleri değeri yani satın alma bedelini, kısa sürede KÂR TRANSFERİ şeklinde geri götüreceklerdir. İşte bu kâr transferleri, korkulacak boyutlardaki CARİ AÇIĞIN da nedeni olacaktır.

Normal dönemlerde; anapara olarak verdiklerini kâr transferi şeklinde kısa sürede geri alacaklardır.  Kar transferi yapamazlarsa DEĞERLERİN ASLINI, KENDİSİNİ kaçıracaklardır. Böyle olmasa, böyle bir beklentileri olmasa kesinlikle gelmezler.

Bunlardan başka bir hareket tarzı da beklenemezdi.   

Sonra birileri çıktı ve dediler ki; FİNANSE EDİLEBİLİR CARİ AÇIK TEHLİKELİ DEĞİLDİR. CARİ AÇIK FİNANSE EDİLEBİLDİĞİ SÜRECE SORUN YOKTUR. Sevsinler dedik. Biz bunun yanlış olduğunu söylemiyoruz ki!…FİNANSE EDİLEBİLİRLİĞİN DOĞRU OLMASINI İstiyoruz. Kaynağın sağlam olmasını istiyoruz. Bütün bunların aksini söylemek mümkün mü?

Önemli olan bu Finansı nasıl sağladığınız olacaktır.  Bu finans sağlam kaynaklı olursa, sürekli olursa sorun yoktu. Ama bu mümkün müydü?

İşte bizim son üç yıldır yazıp çizdiğimiz, haykırdığımız olay budur.

Görünürde Cari Açık Finanse edilmekteydi. Ama görünürde…

Nasıl?  Yeni satışlarla!..  Cazip yabancı sermaye daveti ile, yüksek faiz ve kur oyunları ile…

Ve bir gün, bir gün bunları yapamadığınız zaman tılsım bozulacaktı.. İşte bozulmuştur.

Satacak cazip değeriniz kalmadığı gibi kalan değerlerinize de, Bankalarınıza, Şirketlerinize kuşku ile bakılmaktadır. 

Cılız bir ışık doğmuştu; Yurt Dışında Yatırım Yapan TÜRK ŞİRKETLERİ…

Bu ışıkla birlikte bizden de bir ses yükselmişti; “İŞTE ŞİMDİ TÜRKİYE BU YÜKÜN ALTINDAN KALACAKTIR” dedik ve yazdık.

Mısır’a, Çin’e giden Sabancı Şirketlerini örnek gösterdik. Ciddi Türk Şirketleri, bunların yurt dışı yatırımları çoğaldıkça, bunlardan istikrarlı bir şekilde geri dönüş sağlandıkça, cari açık azalabilecektir. Dedik ama!….  Devlet ve Reel Sektör de bunun da farkında değillerdi.

Teşvik edemediler. Zira ciddi hesapları yoktu ve yapamazlardı. 

Cari Açığın azalması görünürde imkansızdır. Bu kafayla imkansızdır. 

Son kurtarma operasyonunda iki önemli şey ortaya çıkmıştır.  Birincisi; son kalan 1-2 Devlet Bankası can simidi olmuştur. Ya onlar da gitmiş olsaydı?…  Demek ki bunlar kalmalı.

İkincisi; Destekleme Politikası öyle bazı sektöre kaydırılmaktadır ki; bunlar sonuçta İhracatı canlandırıyor görünmekle beraber, ithalata hizmet edecektir.

Ara mamul üretiminin desteklenmesi önce ihracatı artıracaktır ve bu yarı mamulün kullanıldığı nihai ürün yine bize satılacak ve ithalatımız artacaktır.

Özellikle Avrupa fonları ve IMF yönlendirmeleri açıkladığımız bu modele uygun gelişmelere hizmet edecek nitelikte görünmektedir.

Özel sektör, reel sektör bu inceliği fark edemezler. Devlet ise fark etmeden öteye böyle yönlendirildiği için nereye gittiğini görememektedir.

Allah Yardımcımız olsun.

Herkese selam, sevgi ve saygılar sunuyorum.