Molla Cami ( 1414-1492 ) İran’ın büyük şair ve alimlerindendir. Asıl adı Nurettin Abdurrahman’dır. 23 Şaban 817 (7 Kasım 1414) de doğdu. Horasan’ın Cam şehrinde doğduğu için Cami mahlasını kullanmış, Molla Camii unvanıyla tanınmıştır.
Camii, ilk tahsilini babasının yanında yapmış, babası Herat’a gidip Nizamiye medresesine müderris olunca öğrenimini orada sürdürmüştür. Daha sonra meşhur alimler Mevlana Cüneyd-i Usuli, Ali Semerkandi ve Şehabeddin Muhammed el- Cacermi’den dersler almıştır. Sonra Uluğ Bey medresesine giderek, Bursalı Kadızade-1 Rumi’den dersler almıştır. Zekası, yeteneği, ikna kabiliyeti ve hitabeti ile herkesin hayranlığını kazanmıştır. Herat’ta Sultan Hüseyin Baykara’nın yaptırdığı medresede öğrencilere dersler vermeye başladı. Sultan ve saray ileri gelenleri kendisine çok hürmet ediyorlardı.
Molla camii sadece Maveraünnehir ve Horasan’da tanınmakla kalmamış, ünü Hindistan ve Balkanlara kadar yayılmıştı. Sultanların ve saray ileri gelenlerinin saygısını kazanmıştı.
Fatih Sultan Mehmed, Molla Cami’nin ününü duymuş, ona elçiyle değerli hediyeler göndererek, kelamcılar, felsefeciler ve mutasavvıfların görüşlerini mukayese eden bir eser yazmasını istemişti.
Molla Cami de Fatih Sultan Mehmet Han’a duygularını, hürmetlerini sunan bir mektup gönderir ve mektubunda şöyle der :
” Ey güzel kokulu rüzgar! Cihanın emellerinin kabesi olan kutsal bir uğrağa doğru koşup gitmeni istiyorum senden.
Önce yarın uğrağına var bir soluğunu güzel kokularla doldur. Sonra da bütün arınmışlığınla yola düş.
Buradan ( Horasan’dan) bir cihangir padişahın yüksek himmeti ile Osmanlı ülkesinin baş şehri olan İstanbul’a gideceksin.
Gide gide oraya varınca padişahın huzuru neresidir sor öğren. Var git kapısının toprağını öp. Müsaade aldıktan sonra tam bir saygıyla padişahın huzuruna çık. Savaşlar kazanmış o yüce Fatih hazretlerine, can dostu Cami tarafından şunları sun:
Ey Gazi Hünkar! Merteben Şereflerin en yüce katındadır. Büyük babaların ve ataların bir bir sayılsa görülür ki her biri en yüce mesnette, her biri hak sever birer hükümdardır.
Bir zamanlar dünya senin babalarının, atalarının varlığıyla öğünürdü. Şimdi ise, bütün cihanın tek övündüğü insan sensin. Şimdiye dek taç ve taht sahibi olan padişahlar içinde, senin gibi erdemlisi, olgunu kim vardır? Bilimin güçlüğü senin dilinde çözülür. Meşailerin yolunu bilir bildirirsin. işrakilerin nurunu görür gösterirsin. Yaradılıştan bir kahraman için gerektiği kadar ateşlisin. Bilimin felsefenin derinliklerine inebilmek tabiatının gereğidir.
Yüreğine Tanrının nuru öylesine ışıklar saçmış ki, onda karanlığa meyil kalmamıştır. Kılı kırk yaran kafan riyaziyata meyillidir. Bu sebepten, ülken cennet bağına dönmüştür. Şeriatın uçsuz bucaksız yolundasın. Şeriat yüce himmetinle kuvvet bulmuş, nice put evleri İslam tapınağı olmuştur.
Şefkate gönlün açıktır. Kötülüklerden ıraksın. Tanrı, bilgiyi namusu, yılmazlığı, eli açıklığı kıskananlara rağmen sende toplamıştır.
Gök ve yer devam ettikçe zamanın gidişi senin isteğin üzre olsun. Ülkeler ayaklarının altında şeref kazansın.
Ey rüzgar! Temiz niyetlerimi ve duamı padişaha sunduktan sonra yanına kattığım şu bir kaç parça şiiri onun gözleri önüne koy ve de ki:
Bir karınca, gönlünden gelmiş, Hazreti Süleyman’a yarım çekirge ayağı armağan etmiş. İşte benim de padişahın huzuruna bu kadarcık bir şey sunmak gelebildi elimden. Bir armağanın değeri sahibinin gücüyle mütenasip olması tabii değil midir?
Bunu da söyledikten sonra padişahı sıkmamak için tekrar saygılarımı sunmakla yetinerek sözünü bitir.
Molla Cami” (1)
Molla Camii, Cami ed-Dürretü 1- Fahire adlı eseri yazıp, Fatih Sultan’a sunulmak üzere göndermişse de, o sırada Fatih Sultan Mehmed vefat etmişti. Sonra Padişah olan II. Bayazıt ile mektuplaşmış, ona övgü dolu kasideler yazılı mektuplar yollamıştı.
Molla Camii en önemli eseri olan İtikatnamesinde, İslam esaslarını Ehl-i sünnet esaslarına göre açıklamıştı. Başlıca eserleri Divanı, Hadisi Erbain, Risale-i Tehlilliye, Risale-i Terceme-i Kelimat-ı Kudsiyye, Risale-i Sagir der Mu’amma, Tefsi’rü’l- Kuran, Risale-i Şerhi Hadisdir.
1-Fatih Sultan Mehmet-Hilmi Yücebaş-Memleket Yay.-İst.1981-S.173-174
HAYAT YAYINEVİ.