Evrenin Tılsımı

68

Güneş ziyayı / ışığı, ışık gündüzü gerektirdiği derecede; kâinat ve evrendeki hikmet / İlahî gaye ve maksatlar da; Ahmed’in yâni, Hz. Muhammed’in risalet ve peygamberliğini gerektirir.

Nitekim haklı ile haksızı ayıran, işi hikmetle / bir amaç gözeterek yapan Allah’ın Hakem ve işleri belli gaye ve amaçla yapan Allah’ın Hakîm isimlerinin en büyük tecellî ve görüntüleri; azamî şekilde / son derecede Ahmed’i yâni Hz. Muhammed’in varlığının; gönderilmesinin, İlahî mesajla görevlendirilmesinin şart ve elzem olduğunu icap ettiriyor.

Nitekim Esma-i Hüsna / Allah’ın en güzel isimlerinden -tüm isimlerini içeren- Allah, sonsuz merhamet sahibi Rahman, çok şefkatli / Rahîm, çok seven ve sevilen / Vedûd, nimet verici / Mün’im, ihsan ve bağışta bulunucu / Kerîm, güzel / Cemîl, mürebbî ve terbiye edici / Rab gibi, Allah’ın birçok isim ve adlarının her biri; kâinattaki en büyük bir tecellî / görüntü ile, azamî bir şekilde ve kesin bir sûrette, Hz. Muhammed’in risalet / peygamberlik ve elçiliğini gerekli kılıyor.

Madem kâinat mevcuttur / vardır. İnkâr edilmiyor. Yok sayılmıyor.

Elbette kâinatın renkleri, ziynetleri / süsleri, ziyaları / ışıkları, sanatları, hayatları, rabıtaları / bağları hükmünde olan hikmet / İlahî gaye, inayet / yardım, rahmet, cemal / güzellik, nizam / düzen, mizan / ölçü / denge, ziynet / süs gibi gözle görünen hakikat ve gerçekler; hiçbir cihetle inkâr ve ret edilmiyor.

Madem bu sıfatların, fiillerin inkârı mümkün değil. Elbette o sıfatlarla vasıflanan / nitelenen biri var. O fiil ve hareketlerin fâili / yapanı var. O ziya ve ışıkların güneşi olan biri var.

Üstelik o zâtın yâni Allah’ın vücûdu / varlığı zaruri ve zorunlu.

Aynı zamanda o kişi Hakîm / hikmet sahibi, bilge bir zât. Ayrıca o zât Kerîm / ihsan ve ikramı bol.

Rahîm / çok acıyıcı.

Cemîl / güzellik sahibi.

Hakem / haklı ile haksızı ayıran ve her işi bir hikmete / bir amaca göre olan Allah.

Hele onun Adl’i / adaletli oluşu hiçbir bakımdan inkâr ve red edilmez.

İnkârı kaabil, mümkün ve olası hiç değil.

Elbette o saydığımız İlahî sıfat ve fiillerin zuhûrunun ve meydana gelişinin bir sebebi var.

Belki mükemmel ve tam oluşlarının bir gereği var.

Belki değil muhakkak olan şudur ki, tahakkuk / ortaya çıkış nedeni var.

İşte bütün bu sebep ve nedenlerin odak noktası, ekber / en büyük rehber / en büyük önder olan Hz. Muhammed’dir.

Ekmel / en mükemmel muallim / öğretmen olan Hz. Muhammed’dir.

Âzâm / en büyük dellâl / ilân edici olan Hz. Muhammed’dir.

Evet, hiç şüphesiz Kâinat’ın / Evren’in tılsımını / gizli sırrını keşfeden / açan Hz. Muhammed’dir.

Her şeyin kendisine muhtaç olduğu, kendisinin ise hiçbir şeye ihtiyaç duymadığı yâni, Samed olan Yüce Allah’a âyîne / ayna olan Hz. Muhammed’dir.

Ve o Rahman / çok merhametli olan Allah’ın sevgili habibi olan Hz. Muhammed’dir.

İşte böyle cihannüma / cihanın maddî-mânevî her yönünden bizleri haberli kılan Hz. Muhammed’in risaleti, peygamberliği ve elçiliği; hiçbir şekilde inkâr edilmez. Edilemez.

Hakikat âleminin, kâinat / evren gerçeğinin ziya ve ışıkları gibi, Hz. Peygamber’in de ziyası, nûr ve ışığı; görmezden gelinemeyecek şekilde; kâinatın en parlak, en şaşaalı bir ziyası, nûru ve ışığıdır.

Öyle ise, Cenabı Hakk’a iman eden / inanan kimse; elbette O’na itaat edecek / O’na boyun eğecek. Fakat itaat yolları içinde en makbûlü / kabûle şâyân olanı, en müstakimi / en doğru olanı, en kısası, şüphesiz Habibullah’ın / Allah’ın sevgili elçisi ve kulu olan Hz. Muhammed’in gösterdiği ve takip ettiği yoldur.

Çünkü O’na Rabb’i edep yolunu; en güzel bir surette ihsan etmiş / vermiş ve O’nu en güzel bir tarzda edeplendirmiştir.

 

Önceki İçerikAhde Vefa Ne Güzeldir
Sonraki İçerikBilelim Saadet Asrını Görelim Mutluluk Kasrını
Avatar photo
1944 yılında İstanbul'da doğdu. 1955'de Ordu ili, Mesudiye kazasının Çardaklı köyü ilkokulunu bitirdi. 1965'de Bakırköy Lisesi, 1972'de İstanbul Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Tarih Bölümünden mezun oldu. 1974-75 Burdur'da Topçu Asteğmeni olarak vatani vazifesini yaptı. 22 Eylül 1975'de Diyarbakır'ın Ergani ilçesindeki Dicle Öğretmen Lisesi Tarih öğretmenliğine tayin olundu. 15 Mart 1977, Atatürk Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Tarih Bölümünde Osmanlıca Okutmanlığına başladı. 23 Ekim 1989 tarihinden beri, Yüzüncü Yıl Üniversitesi Fen-Edebiyat Fakültesi Tarih Bölümünde Yakınçağ Anabilim Dalı'nda Öğretim Görevlisi olarak bulundu. 1999'da emekli oldu. Üniversite talebeliğinden itibaren; "Bugün", "Babıalide Sabah", "Tercüman", "Zaman", "Türkiye", "Ortadoğu", "Yeni Asya", "İkinisan", "Ordu Mesudiye" ve "Ayrıntılı Haber" gazetelerinde ve "Türkçesi", "Yeni İstiklal", "İslami Edebiyat", "Zafer", "Sızıntı", "Erciyes", "Milli Kültür", "İlkadım" ve "Sur" adlı dergilerde yazıları çıktı. Halen de yazmaya devam etmektedir. Ahmed Cevdet Paşa'nın Kısas-ı Enbiya ve Tevarih-i Hulefası'nı sadeleştirmiş ve 1981'de basılmıştır. Metin Muhsin müstear ismiyle, gençler için yazdığı "Irmakların Dili" adlı eseri 1984'te yayınlanmıştır. Ayrıca Yüzüncü Yıl Üniversitesi'nce hazırlattırılan "Van Kütüğü" için, "Van Kronolojisini" hazırlamıştır. 1993'te; Doğu ile ilgili olarak yazıp neşrettiği makaleleri "Doğu Gerçeği" adlı kitabda bir araya getirilerek yayınlandı. Bu arada, bazı eserleri baskıya hazırlamıştır. Bir kısmı yayınlanmış "hikaye" dalında kaleme aldığı edebi yazıları da vardır. 2009 yılında GESİAD tarafından "Gebze'de Yılın İletişimcisi " ödülü kendisine verilmiştir.