“Evet” Çıkarsa da Endişe Var “Hayır” Çıkarsa da

86

12 Eylülde yapılacak halkoylamasında çıkacak sonuç, 2011 Genel Seçimlerinin neticesini doğrudan belirleyici olmaz. Psikolojik olarak seçim sonuçlarını etkileyeceği muhakkak olmakla beraber, referandumdan “evet” çıkması halinde, AKP’nin Genel Seçimde iktidardan düşmesi ihtimali olduğu gibi; “hayır” çıkması durumunda bile Genel Seçimden AKP’nin tekrar iktidar olarak çıkma ihtimali de mevcuttur.

Bu bakımdan seçmenin iki tercihinde farklı 4 sonuç ortaya çıkabilir:

  • a- Referandum sonucu “evet” ve genel seçim sonucu AKP iktidar
  • b- Referandum sonucu “hayır” ve genel seçim sonucu AKP muhalefet.
  • c- Referandum sonucu “evet” ve genel seçim sonucu AKP muhalefet
  • d- Referandum sonucu “hayır” ve genel seçim sonucu AKP iktidar
  • v Referandum sonucu “evet” ve genel seçim sonucu AKP güçlü bir iktidar olarak devam etmesi seçeneğinde, AKP muhaliflerinin muhtemel gördüğü bazı gelişmeleri sıralamaya çalışalım. (Bu ve bundan sonraki ihtimaller, temenni mahiyetinde olmayıp, mevcut izlenen politikalar ve söylemlerden çıkarılan ve hayır oyu verecek vatandaşlarımızı endişelendiren tahminlerdir.)
  • 1- Cumhurbaşkanı Abdullah Gül‘ün görev süresi sonunda R.T. Erdoğan aday olur, Cumhurbaşkanı seçilir. Yapılacak Anayasa değişikliği ile Türkiye yarı başkanlık veya başkanlık sistemlerinden birine geçiş yapabilir.
  • 2- PKK/ BDP kanadının özerklik taleplerinin fiiliyata geçmesi için BDP’li belediyelerin önlerinde PKK bayrakları asılabilir. Bu bölgede fiilen resmi işlerde Kürtçenin birinci dil olarak kullanılması emrivakisi ile karşılaşılabilir. Teröristbaşı ile müzakerelerin genel af aşamasına gelmesi ve nihayet Irak’ın kuzeyindeki Barzani’nin federe devleti benzeri bir oluşum G. Doğu Anadolu bölgemizde gerçekleşme yoluna girebilir. PKK liderine devlet başkanı statüsünü kazandıracak Anayasal değişiklikler yapılabilir veya gerekli altyapı hazırlanabilir. ABD’nin Irak’tan çekilme süreci tamamlanır. Türkiye, ABD’nin boşalttığı alanda ABD adına Barzani ve Kürtlerin hamiliği görevini üstlenir.
  • 3- Bu görevleri üstlenen Türkiye’ye dışarıdan para akışı devam eder. Türkiye daha borçlu bir ülke olmakla beraber, ekonominin çarkları dönmeye devam eder. İşsizlik aynı boyutlarda kalır, fakirden zengine, Türklerden yabancılara servet transferi devam eder. Fakir fukara fonundan yapılan yardımlardan faydalanan vatandaşlarımızın oranında artış olur. Sağlık sektöründe yabancı hastaneler zincirleri ve ilaç mağazaları (drugstore’lar) yerli hastane ve eczanelerin payının büyük bölümünü ele geçirir. Madenlerimizin ve diğer doğal kaynaklarımızın yabancı işletmeciler ve yandaş sermayeye uzun vadeli imtiyaz sözleşmeleri ile devrine devam edilir. Memurların iş güvencesi kaldırılır.
  • 4- “Ergenekon” ve “Balyoz” davaları devam eder, benzeri açılacak davalar vasıtasıyla kamuoyunu etkileme istidadı taşıyan AKP muhalifi muhtemel güç odakları sindirilmeye devam edilir. Sermaye ve medya üzerindeki vergi cezası benzeri uygulamaların korkusu ile bu alanda direniş tamamen tüketilir.
  • 5- Telefon ve ortam dinlemeleri artarak devam eder ve Türkiye George Orwell’in 1984 romanındaki gibi “Ağabey sizi izliyorsendromunu yaşar. Özel hayatında bile iktidarı eleştirmekten korkan, yoğun propaganda etkisi ile beyni yıkanmış, robotlaşmış insanlar haline geliriz. Hanefi Avcı‘nın olay yaratan kitabında kullandığı metafor bütün vatandaşlarımız için gerçek olur. Pis kokulu Haliç kenarında kokuya kanıksamış piknik yapan insanlar haline geliriz. Aklını ve vicdanını bir yana bırakıp, suçsuz olduğunu bildiği kız kardeşine, örgütün değerleri ile bakarak ölüm cezası veren Simon kod adlı PKK militana benzemeye başlarız.
  • Referandum sonucu “hayır” çıkar ve genel seçim sonucunda AKP muhalefete düşerse ihtimali konusunda AKP’lilerin zihinlerinden geçen endişeler ise şunlar olabilir:
  • 1- Başta R.T. Erdoğan olmak üzere AKP yöneticileri hakkında çok sayıda suç dosyası ortaya çıkar. Milletvekili dokunulmazlığı kaldırılır. Ergenekon davası sürecinde olduğu gibi önceden iktidar yanlısı medyaya sızdırılan bilgilerle kamuoyu AKP yöneticilerinin suçlu olduğuna ikna edilir. Tutuklamalar bizatihi cezaya dönüştürülebilir. Bu kişilerin ve yakınlarının malvarlıkları ve şirketlerine el konulabilir. (Uzan ve Doğan grubuna uygulanan yöntemler devreye sokulabilir.)
  • 2- TSK ve Yargı tekrar eski gücüne kavuşur.
  • 3- Ergenekon ve Balyoz yargılamaları sona erer. Birkaç bariz suçlu dışında kalan diğer sanıklar beraat ederler.
  • 4- AKP yandaşı sermaye ve medya üzerine gidilir ve AKP dönemi zenginleri ciddi baskı altına girebilir. AKP döneminde “devletin değil, partinin bürokratı” olarak çalışan bürokratlar görevden alınır.
  • 5- AKP’yi destekleyen “Kürt açılımı” taraftarlarının endişesi ise, bu açılım bir daha açılmamak üzere kapanır. İmralı’nın ve BDP’nin sesi kısılır, ancak terörle mücadelede verilen can kayıpları devam eder.
  • 6- AKP’nin iktidardan düşmesi halinde Türkiye- ABD ilişkileri farklı bir boyuta taşınabilir. Dışarıdan gelen sermaye akışında kesinti olabilir, ekonominin çarklarının dönmesinde sıkıntı yaşanabilir.

Her iki kanatta var olduğunu tespit ettiğimiz ve yukarıda sıralamaya çalıştığımız ve bunlara eklenebilecek diğer endişelerin ne kadar derin olduğu ortada. Bu endişeler tarafları çok keskin kutuplar haline getirmiş durumda.

Bir taraf Başbakan R. Tayyip Erdoğan’ı çok fazla sevmekte, O’na insanüstü vasıflar izafe etmekte, en olumsuz icraatında bile “O yanlış yapmaz” inancıyla desteğini sürdürmekte.

Karşı taraf ise, Erdoğan’ı bir hain, bir diktatör, bir despot gözüyle görmekte, her icraatının arkasında olumsuz yönler görmekte.

Ben hiçbir liderin böylesine iki zıt ve keskin değerlendirmeye tabi tutulduğuna şahit olmadım. Bu kadar zıt değerlendirmeler de beni endişelendirmekte.

Halkoylamasının ve seçim sonuçlarının diğer iki ihtimali üzerinde düşünülenleri daha sonra değerlendirmeye devam etmek istiyorum.

 

Önceki İçerikGünaydın İzmit esnafı!
Sonraki İçerikCehennem Protokolu
Avatar photo
Doğum 20.07.1956 BUCAK-BURDUR Eğitim Cumhuriyet İlk Okulu, Bucak Lisesi (Mezuniyet 1973) İstanbul Üniversitesi Kimya Fakültesi - Kimya Yüksek Mühendisliği (Mezuniyet 1978) İstanbul Üniversitesi Hukuk Fakültesi (Mezuniyet 1995) Çok sayıda şirket içi ve şirket dışı eğitim programlarına iştirak. (ISO 9000, Toplam Kalite Yönetimi, Verimlilik, İş İdaresi, Pazarlama, İstatistiksel Proses Kontrol, Kişisel Gelişim, Kişisel İmaj ve diğer konularda onlarca eğitim programı) 1978-1980 Akyazı/Sakarya Yonca Süt Fabrikası İşletme ve Laboratuar Şefi 1980-1995 Petkim A.Ş. Yarımca Kompleksi (İşletme Mühendisi, İşletme Şefi, Başmühendis.) 1995-2001 Satış Müdür Muavini 2001-2004 Tüpraş Körfez Petrokimya ve Rafinerisi Ticaret Müdür Yrd. 2004 - 01.02.2007 Tüpraş Körfez Petrokimya ve Rafinerisi Ticaret Müdürü. 01.02.2007 - 30.09.2007 Tüpraş Körfez Petrokimya ve Rafinerisi İnsan Kaynakları Müdürü. 01.01.2008 - 30.10.2008 Yantaş Yavuzlar Plastik A.Ş. Genel Müdür Yardımcısı. 8. Beş Yıllık Kalkınma Planı Kauçuk Ürünleri Sanayii Özel İhtisas Komisyonu Başkanlığı yaptı. (2001) 03.03.2010- Serbest Avukat Medeni Hal :Evli ve İki Çocuklu Lisan : İngilizce (İntermedite level) Sosyal Faaliyetler :İstanbul Üniversitesi Korosu, Kubbealtı Musiki Cemiyeti ve halen Tüpraş Türk Sanat Müziği Grubunda korist. 250 mühendis üyesi bulunan Petkim Mühendisler Derneği'nde 4 yıl başkanlık yaptı. Kocaeli Aydınlar Ocağı'nda Başkan Yardımcısı, Yönetim Kurulu Üyesi olarak görev yaptı. Halen Yönetim Kurulu Başkanı. 2001-2002 yıllarında Kocaeli TV' de, "Geniş Açı" adlı siyasi, sosyal, kültürel tartışmaların yapıldığı programın yapımcılığı ve sunuculuğunu yaptı. Halen Kocaeli Gazetesinde haftada bir köşe yazısı yayınlanmaktadır. Bu yazıların tamamı kocaeliaydinlarocagi.org.tr sitesinde yer almaktadır.