Çalışma hayatına katılmayan, eğitim görmeyen ve aktif bir sosyal hayattan uzak şekilde yaşayan (evde kalan) gençleri tanımlamak için “ev genci” kavramı kullanılıyor. Bu grup uluslararası literatürde NEET (Not in Employment, Education or Training) olarak yer alıyor.
Yani bu grup diğer ülkelerde de var. Ancak mesela OECD ülkelerinde 2010 yılından bu yana “ev genci” oranı hiç değişmeden yüzde 12 oranında seyrediyor. OECD ülkeleri arasında, ev genci oranı en düşük olan, gençlerin iş ve eğitim hayatına katkılarının en yüksek olduğu ülkeler İzlanda, Hollanda, İsviçre, İsveç ve Norveç.
Fakat Türkiye’de ev genci oranı 2010 yılında yüzde 18 iken, 2010’da %18, 2015’te %20, 2020’de %22, 2023’te %24 mertebesine ulaşmış durumda.
2024 yılında, toplamda, Türkiye’de yaklaşık 4 milyon genç “ev genci” olarak yaşamaktadır.
Özellikle 18-24 yaş aralığındaki gençler arasında bu oran %31,1’e ulaşmıştır. Yani her üç gençten biri ne eğitimde ne de iş hayatındadır. Bu yaş grubundaki kadınlar arasında “ev genci” olma oranı %41,4 iken, erkeklerde bu oran %21,4’tür.
Türkiye’nin genç nüfusu arasında eğitim ve istihdam alanında çok ciddi sorunlar yaşandığını anlamak için sadece bu veriler yeterlidir sanıyorum. Devleti yönetenlerin, bu verileri gördükten sonra uyku uyuyamaması lazım.
Sorunu büyüten başka bir yönü, kadınlar arasında “ev genci” olma oranının daha da yüksek oluşu. Toplumsal cinsiyet eşitsizliği ve istihdam fırsatlarına erişimdeki engellerin kaldırılamamış olmasının bir göstergesi bu.
*********************************
Son Demografik Fırsatı Kaçırıyoruz
Türkiye halen genç nüfusa sahip olduğu son şanslı dönemde. Artık nüfusumuz artmıyor ve gittikçe yaşlı bir toplum haline geliyoruz.
Türkiye’de yaşlı nüfusun toplam nüfus içindeki oranı 2023’te yüzde 10,2’ye çıkarak Cumhuriyet tarihinde ilk kez çift haneyi gördü. Nüfusun yarısının yaşını ifade eden ‘Ortanca yaş’ ise 1935’te 21,2 iken 2013’te 30,4’e ve geçen yıl 34’e yükseldi. Dahası ortanca yaşın 2030’da 35,6, 2040’ta 38,5, 2060’ta 42,3 ve 2080’de 45 olacağı tahmin ediliyor.
“Çalışma çağı” olarak tanımlanan 15-64 yaş arası nüfusa “aktif nüfus” da deniyor. Aktif nüfus devletlerin tarihinde sadece bir defa en büyük rakama ulaşır. Bu en yüksek rakamlarda olduğu dönem bir millet için “Demografik Fırsat Penceresi” olarak kabul edilir. Çünkü genç nüfus iyi eğitilir ve iyi kullanılırsa bu dönemlerde o ülke en büyük atılımı yapma şansına kavuşur.
15-64 yaş grubundaki nüfusun oranı, 2007 yılında %66,5 iken 2023 yılında %68,3 oldu. Bu rakamlar tam da “demografik fırsat penceresi” döneminde olduğumuzu gösteriyor. Ancak bir daha asla böyle şanslı bir dönemi yaşayamayacağız.
Ancak bu altın fırsat döneminde gençlerimizin üçte birini, eğitim görmediği halde -işsiz olduğundan- “ev genci” olarak sosyal hayata katılmadan evde ana babaya bağımlı olarak yaşatıyoruz.
“Demografik fırsat penceresini iyi kullanan, istihdam yaratan, üretim yapan devletler gelişir, zenginleşir ve çağ atlayarak muasır medeniyetler seviyesine ulaşırlar. Değerlendiremeyen devletler ise işsizlikle boğuşur, toplumun dengesi bozulur, gelir adaletsizliği had safhaya çıkar ki aktif nüfusu elinden kaçırır ve başkalarının kalkınmasına yol verir.” (Prof. Dr. Taner Tunç)
İşte tam da bunu yaşıyoruz. Ve bu yıllar maalesef tarihe “kayıp yıllarımız” olarak geçecek.
*********************************
Ev Genci Oranının Yüksek Olma Sebepleri
Türkiye’de işsizlik oranlarının yüksek olması ve gençler arasındaki işsizlik oranının daha da endişe verici seviyelerde bulunması, ev genci sorununun temel nedenlerinden biridir. Yaşadığımız ekonomik krizler ve özel sektörde istihdam imkanlarının artırılamaması, çalışanların yarısının açlık sınırı seviyesindeki asgari ücrete mahkum edilmesi gençlerin çalışma hayatına katılmasını zorlaştırmakta.
Eğitim sistemi ile iş piyasası arasındaki uyumsuzluk yani iş piyasasının istediği nitelikte mezun verilmemesi, meslek liseleri ve üniversite programlarının piyasa ihtiyaçlarını karşılamaması, öğrencilerin mezun olduktan sonra işsiz kalma riskini arttırmakta.
Toplumda gençlerin aile yanında kalmalarını destekleyen kültürel yapı ve gençlerin sosyal bağımsızlık kazanmalarının önündeki engeller de bu sorunun kökleşmesinde rol oynamakta. Kadın gençler arasında ev genci oranının erkeklere göre daha yüksek olması, toplumsal kültürümüzde cinsiyet rollerinin etkisini gözler önüne sermektedir.
****
Çözüm Yöntemleri: Genç istihdamını destekleyen teşvik ve hibelerle, işverenlerin genç çalışanları istihdam etmeleri sağlanabilir.
Okullarda eğitimin niteliğini artırıcı tedbirler yanında, mevcut mezunlara sertifika programları, online eğitimler ve nitelikli kurslarla iş piyasasının istediği nitelikler kazandırılmalıdır.
Gençlerin kendi işlerini kurmaları için girişimcilik eğitimleri ve sermaye desteği verilmelidir.
Meslek liseleri ve üniversite bölümleri iş piyasası ile daha entegre hale getirilmelidir.
Kadın gençlerin iş hayatına daha kolay katılabilmeleri için kreş imkanları ve esnek çalışma modelleri geliştirilmelidir.
“Ev gençleri sorunu”nun çözülmesi, ancak bunu dert edinen bir yönetimle mümkün olabilir. “Sizden” ve “bizden” denilmeden bütün gençlerimizin ekonomik bağımsızlık kazanmaları ve topluma aktif katılımlarının sağlanması için çok boyutlu politikalar hayata geçirilmelidir. Çünkü bu yaklaşımlar uzun vadede, sadece gençlerin değil, toplumun bütününün refahına katkı sağlayacaktır.
Avrupa’da bu sorunun çözümü için, gençlerin eğitim, staj, iş veya mesleki eğitim imkânlarına erişimlerini garanti altına almayı amaçlayan Genç Garantisi Programı, Mesleki Eğitim ve Staj Programları, gençlerin sosyal girişimcilik faaliyetlerine katılmaları için destek programları; Kadınların iş gücüne katılımını artırmayı hedefleyen, esnek çalışma ve çocuk bakım desteği gibi uygulamalar yaygındır.
Yeniden keşfe lüzum yok, bu tür uygulamaları bizim yapımıza uyumlu hale getirip icraata başlamak gerekir. Gecikmeden ve demografik fırsat penceresini kaçırmadan…
Ruhittin Sönmez