Enfes Bir Şiir Kitabı: AKŞAM SENFONİSİ

316

Diş Hekimi Mustafa Akbaba aynı zamanda bir kültür insanıdır. Ocak 2008’den Kasım 2021’e kadar 84 sayılık seçkin bir koleksiyon olan Nevzuhur Dergisi’ni iki ayda bir yayın programı ile okuyucuya bir kültür hizmeti olarak sunmuştur. Bu kadarla yetinmemiş, hiçbir karşılık beklemeksizin posta masrafını da üstlenmek suretiyle okuyucuya ulaştırmıştır. 

İskoçyalı filozof Thomas Carlyle (1795-1881); “Milletler kahramanlarıyla yaşarlar. Kahramanlık yalnızca savaş alanlarında elde edilen bir meziyet veya unvan değildir. Milletinin kültür değerlerini inceleyen, sâhip çıkan, tanıtan, yaygınlaşmasını ve gelişmesini sağlayan ve yaşatan, vatan sevgisini yeni nesillere aşılayan, yol gösteren, eğiten, iyi örnek olan insanlar da ‘kahraman’ olarak anılmaya lâyıktır. Hem de asıl onlar ‘kahraman’dır. Çünkü savaştaki kahramanlar da onların öğrettikleriyle, zihinlerine ve gönüllere yerleştirdikleri, kültür hamûlesi ile cehâletten kurtulmuşlar, o kültürün zihinlere yerleştirdiği vatan sevgisiyle ‘kahraman’ sıfatına lâyık olmuşlardır.” diyor.

Bu düşünceler, milletimiz için de geçerlidir. Biz hem ilim ve kültür sâhasında hem de savaş alanlarında, dünyâ çapında kahramanlar yetiştirmiş bir milletiz.

Dr. Akbaba’nın şiirleri gözbebeğimiz Türkçe’nin vakur havası ile kaleme alınmıştır. Yerli ve sıcak samimiyeti ile okuyanın içini ısıtan ifâdelerle doludur. ‘İkinci yeni’ anlayışını fersah fersah geride bırakan ‘en yeni’; yazarlarının ifâdesiyle ‘ultra (?!) yeni’ şiirlerin dangıl dungulluğundan kutuplar kadar uzak, belli belirsiz bir ‘seci’ çeşnisi olan vezinli kafiyeli nesir özelliğine sâhiptir.  Mısralarında; konuşma dilinden uzak, edebî sanatları amuda kaldıran, toplu taşıma vâsıtalarında, halk kültürüne kayık gibi papuçlarının tabanını göstererek bacak bacak üstüne atanların saygısızlığından eser yoktur.

Şiir katillerinin yazdıklarından bir örnek:  

Şiirimiz karadır abiler

Kendi kendine çalan bir davul zurna

Sesini duyunca kendi kendine güreşmeye başlayan

  Taşınır mal helalarında kara kamunun

Şeye dar pantolonlu kostak delikanlıların şiiridir

Aşk örgütlenmektir bir düşünün abiler

Eğer bunlar şiirse, ‘abilerine’ bir sorsun bakalım

‘Dest-bûsi ârzûsuyla ger ölürsem dostlar

Kûẕe eyleñ ṭopraġım ṣunuñ ânuñla yâre su

Diyen Fuzûlî’nin,

O gül-endam bir al şâle bürünsün yürüsün,

Ucu gönlüm gibi ardınca sürünsün yürüsün.

Diyen Enderunlu Osman Vasfi’nin,

İstesen bin dâstan söylersin ebrûlarla sen

Şöyle gitsen serv-i âzâdım akan sularla sen

Diyen Nedim’in,

Bin atlı akınlarda çocuklar gibi şendik 

  Bin atlı o gün dev gibi bir orduyu yendik

Diyen Yahyâ Kemal Beyatlı’nın

Gökteki yıldızlar kadar sayısız

 Ah yurdumun kimsesiz ve yoksul çocukları

Anladım farkınız yok koparılmış başaktan!

  Alın bu gözleri benden, alın bu yüreği artık

  Utanıyorum yaşamaktan.

Diyen Yavuz Bülent Bâkiler’in

yazdıkları yanında, ultra yenicilerin saçmalara şiir denilebilir mi?

***

Dr. Mustafa Akbaba’nın, ‘Akşam Senfonisi’ İsimli Eserinin Sunuş Yazısı:

Şiiri; ‘Duyguların sabırla yoğurularak bir mûsikî âhengi içerisinde ifâde edilmesi’ şeklinde tarif edebileceğimiz gibi,     ‘ Duyguları konsantre edip estetik bir çerçeve içerisinde sunmak’ olarak da târif edebiliriz.

Elbette şiirin birkaç târifle sınırlandırılması düşünülemez, yüzlerce hatta binlerce târifi mümkün olabilir. Şiirle ünsiyeti olan her kimse kendince bir târif geliştirebilir. Mühim olan şiirin târifinin ne olduğu değil, şiirin kendisidir.

Yâni yazılanın şiiriyet özelliği taşıması, okuyanın da bundan tad almasıdır. Muhibbî’nin dilinden söyleyecek olursak;

“ Şi’r oldur okuyanlar bula şeker lezzetin Lezzetin bilmez ânın illâ ki akl-ı hurde-bîn.”

(Şiir odur ki okuyanlar ondan bir şeker lezzeti alsınlar / İncelikleri görmeyen bir aklın şiirden tad alması imkânsızdır. )

Değerli şiir severler; AKŞAM SENFONİSİ adını verdiğim kitabımla bir daha huzurlarınıza çıkıyorum. Değişik nebatatdan derlenmiş, rengi ve râyihâsı birbirine karışan çiçekler misâli, daha önce yayınlanmış veya yayınlanmamış olan şiirlerimden bir buket hazırlayıp şiir severlere takdîm etmekten mutluyum. Takdirini okuyucusuna bırakıyorum.

MUSTAFA AKBABA – ANTALYA-2022

Eserdeki seçkin şiirlerden örnekler:

AHMET ABİ

Geçerlerdi önceleri

Emekli beş altı arkadaş

Kiminin elinde otuzüçlük

Kiminin cebinde gazete

Kâh durup kâh yürürlerdi 

Parka doğru  

Yavaş yavaş.

Çok zamandır görmüyordum

Geçmiyorlardı artık

Yolcu mu olmuştu yoksa hepsi?  

Gelecek herkesin başına

Sayılı değil miydi

İnsanların nefesi?

Geçen gün işim vardı

Bir yere gidiyordum

Âşinâ bir sîmâ takıldı bakışıma

Onlardan Ahmet Abi

Çıkıverdi karşıma.

Görünce birden beni

Gözleri parıldadı 

Bir boynu bükülmüş 

Çiçek vardı yakasında

Sarıldı öptü hasretle

Kaldırım ortasında.

Tuttu ellerimden  

Bir hayli bırakmadı

Gözlerinde belirdi birazcık yaş  

Hâlbuki var aramızda              

Nerden baksan yirmi yaş.

Bir solukta çok şeyler

                                                                                                                                                                                           Çıktı dudaklarından  

Biraz yenide kaldı

Biraz mâzîde gezdi   

Bir çuval altın bulsa 

Bu kadar sevinmezdi.

Sormadım, söylemedi   

 Yılların arasını 

İmtinâ edip sözlerime

Deşmedim yarasını.

Gitmişler dostları 

Bu dünyadan   

Belli!…                                                                                                                                                                Îmâ edişinden anladım 

Gitmişler temelli…-Oğlum Mehmet ve vatan görevini yapan bütün evlâtlarımıza-

                                        MEHMEDİM

  Anadan, babadan, yârdan uzakta 

‘Şafak’ları bir bir sayan Mehmedim   

Vatan görevidir, her er yapmakta    

Günler gelir geçer, dayan Mehmedim…

Sanma ki bu hasret yalnız sende var 

Sanma ki bu hasret tek seni yakar

Seni seven herkes yollara bakar

Asker olduğunu duyan, Mehmedim.

Gurbetin acısı dokunduğunda

 Mektupları açıp okuduğunda

Ya da telefonla konuştuğunda

Gözlerine yaşlar koyan Mehmedim.

Üşenme, bir kalk bak şöyle aynaya 

Çok güzel yakıştın üniformaya 

Kaşığı sallayıp karavanaya

Yanında tayınla doyan Mehmedim.

 Vatandır Mehmedim ihmâle gelmez  

Kalleştir düşmanlar ar namus bilmez

Sıcak yataklarda daim yatılmaz

 Nöbet zamanıdır uyan Mehmedim.

AHVÂL- (3) 

Güneş ters mi doğuyor

Nerde kalıtım ve gen

Nerde altın masallar

Nedir bu güne kalan?

Her taraf çarpık çurpuk  

Ne kare ne dikdörtgen    

Görülmüyor intizam  

Her yer yamuksal* alan.

*Sonu (-sel) ve (-sal) ile biten, Türkçenin bünyesine bir yılan zehiri gibi yayılan uydurulmuş kelimelere şiddetle karşıyım. Şiirde ‘yamuksal’ kelimesi maksatlı olarak kullanılmıştır. (Mustafa Akbaba)

KİLİSLİ ŞÂİR HASAN ŞAHMARANOĞLU’NUN GAZELİNİ TAHMİS*

Naz etme ey sevgili kalmaz bu eyyam gider

Baktıkça endamına meyledip sevdâm gider

Visale ermek için kâm gelir hep kâm gider 

 “Şu güzelin ardından sanki bir parçam gider   

Gönlüm coşarak ona yarım değil tam gider.”

Bir kez görenler seni düşürmez dillerinden    

 Vurulurlar şüphesiz gönül hanelerinden

 Nalelerinden başka ne gelir ellerinden?

“Aldınsa rengini sen buğday danelerinden

  Bu yanık tene benden binlerce selâm gider.”

Âşıkı bin can bulur var ise öleceği 

Başkasını arama gözlerin göreceği

 Kızıl şaraplar mıdır ol şûhun içeceği?

 “Bir dudak ki yüzünde çıldırır nar çiçeği  

Görse onu ham ervah, billâh pişmez ham gider.”

Bahar cömertliğini serpiyorken şalından

Çiçekler gülüyorken ayrı ayrı dalından    

Arı yolu şaşırır geçiyorken yanından

“Gözlerinin rengini aldınsa çam balından

Bakıp da dalmak için gün döner akşam gider.”

Benzemiyor kimseye, kimseye şu gülüşün

 Tasvire sığmaz asla kırılıp dökülüşün  

Gönlü perişan etti şöyle bir yan dönüşün

“Çıldırtır beni şimdi sekerek yürüyüşün

Durma yürü ey güzel sonra bu ilham gider.”

Akbaba yıllar oldu şiirlerde gezeli 

Yazılan mısraları imbiklerden süzeli 

Böyle tahmis eyledi bu istisna gazeli

 “Sor Hasan bu sevgili hangi kentin güzeli?

Bilmezsem gönlüm yanar, gam üstüne gam gider.”

*Tahmis: Bir beytin önüne üç mısra eklemek suretiyle 5 mısralı kıta hâline getirme işlemi: beşleme. (O.Ç.)

Dr. MUSTAFA AKBABA 1948 yılında Antalya’da doğdu. İlk, orta ve lise tahsilini Antalya’da, yüksek tahsilini İstanbul’da yaptı. 1973 yılında diş hekimi olarak hekimler câmiasına katıldı. Vatanî görevini 1976 yılında 141. Dönem Hava Piyade Yedek Subay olarak Kütahya’da îfâ etti. Hâlen Antalya’da mesleğini serbest olarak icrâ etmektedir. Evli ve iki çocuk babası olup, iki torunu bulunmaktadır. Ruhunda şiir kıpırtıları 1964 yılında başladı. 1966 yılında yazmış olduğu ‘Gün Işıkları’ adını taşıyan şiirinden sonra nazım deryasının derinliklerine doğru yolculuğunu devam ettirdi. Daha sonra nesir üzerine de yoğunlaştı. Kültürümüze katkı sunmaya devam etmektedir. Eserleri: Gölge Misâli – ( Şiir) 1992 Mâzî Efsânesi – ( Şiir) 1994, Anadolu Hececileri – 4 (Şiir Antolojisinde 10 Şiir ile ) 2000 Gül Fantezisi – ( Şiir) 2001 İki Damla Yaş Biraz Tebessüm – ( Deneme ) 2005 Eylül Denizinde Bir Martı – ( Şiir) 2017.

FERFİR EĞİTİM VE YAYINCILIK LTD. ŞTİ.

 Cemil Meriç Mahallesi, Halk Caddesi Nu: 26/C İhlamurkuyu Ümrâniye, İSTANBUL Telefon: 0.537-717 15 65 e-posta: ferfirofis@gmail.com  //  www.ferfir.com

Önceki İçerikBu Cuma Ne Gördüm, Ne Düşündüm?
Sonraki İçerikAtatürkçü Teğmenleri TSK’dan İhraç Etmek, Anayasayı İhlal Etmektir!
Avatar photo
28 Kasım 1938 tarihinde Bafra’da doğdu. İlk ve ortaokulu doğduğu şehirde bitirdikten sonra Ankara Ticaret Lisesi ve Ankara İktisadi ve Ticari İlimler Akademisi’nde okudu. İş hayatına Ankara’da muhasebeci olarak başladı. Ankara ve Karabük’te; muhasebeci, mali müşavir ve profesyonel yönetici olarak devam etti. İstanbul’da, demir ticareti ile meşgul oldu. SSCB’nin dağılmasından sonra Türk Cumhuriyetlerinde sanayi yatırımları gerçekleştirmek üzere çok ortaklı şirket kurdu. Şirketin murahhas azası olarak Azerbaycan’da ve Kırım’da tesis kurup çalıştırdı. 2000 yılında işlerini tasfiye etti. İş hayatı ile birlikte yazı hayatı da devam etti. İlk yazısı 1954 yılında Bafra’da yayımlanmakta olan Bafra Haber Gazetesi’nde başmakale olarak yer aldı. Sonraki yıllarda İlhan Egemen Darendelioğlu’nun Toprak Dergisi’nde, Son Havadis ve Tercüman gazetelerinde yazıları yayımlandı. Türk Ocakları Genel Merkezinin yayımladığı Türk Yurdu dergisinde yazdı. İslâm, Kadın ve Aile, Yörünge, Ufuk, Emelimiz Kırım, Papatya, Tarih ve Düşünce, Yeni Düşünce, Yeni Hafta, Sağduyu, Orkun, Kalgay, Bahçesaray, Türk Dünyâsı Târih ve Kültür, Antalya’da yayımlanan Nevzuhur, Kayseri’de yayımlanan Erciyes ve Yeniden Diriliş, Tokat’ta yayımlanan Kümbet, Kahramanmaraş’ta yayımlanan Alkış dergilerinde, Dünyâ ve Kırım’da yayımlanan Kırım Sadâsı gibi gazetelerde de imzasına rastlanmaktadır. Akra FM radyosunda haftanın olayları üzerine yorumları oldu. 1990 – 2000 yılları arasında (haftada bir gün) Zaman Gazetesi’nde köşe yazıları yazdı. Hâlen; Önce Vatan Gazetesi’nde, yazmaktadır. Oğuz Çetinoğlu; Türk Ocağı, Aydınlar Ocağı, ESKADER / Edebiyat, Sanat ve Kültür Araştırmacıları Derneği ve İLESAM / Türkiye İlim ve Edebiyat Eseri Sâhipleri Meslek Birliği Üyesidir. Yayımlanmış Kitapları: 1- Kültür Zenginliklerimiz: (2006) 2- Dört ciltte 4.000 sayfalık Kronolojik Tarih Ansiklopedisi: (2008 ve 2012), 3- Tarih Sözlüğü: (2009), 4- Okyanusa Açılan Kapılar / Tefekkür Mayası Röportajlar: (2009). 5- Altaylardan Hira’ya Türk-İslâm Dostluğu: (2012 ve 2013), 6- Bilenlerin Dilinden Irak Türkleri: (2012), 7- Türkler Nasıl ve Niçin Müslüman Oldu: (2013), 8- Türkmennâme / Irak Türkleri Hakkında Bilmek İstediğiniz Her Şey: (2013). 9- Türklerin Muhteşem Tarihi: (Nisan 2014 ve Nisan 2015) 10- 115 Soruda Türk İslâm-Âlimi Mâtüridî (Röportaj): 2015) 11- Cihad – Gazi – Şehid: Kasım 2015. 12-Yavuz Bülent Bâkiler Kitabı (2016 Mehmet Şâdi Polat ile birlikte) 13-Her Yönüyle Kâzım Karabekir (2017 Mehmet Şadi Polat ile birlikte) 14-Dil ve Edebiyat Dergisi / İlk 100 Sayı Bibliygorafyası (2017 Mehmet Şâdi Polat ile birlikte) 15-Büyük Türk İslâm Âlimi Serahsî (2018), 16-Âyetler ve Hadisler Rehberliğinde Kutadgu Bilig’den Seçmeler (2018), 17-Edib Ahmet Yüknekî ve Atebetü’l-Hakayık (2018), 18- Büyük Türk İslâm Âlimi Mâtürîdî (2019), 19-Kâşgarlı Mahmud ve Dîvânu Lugati’t-Türk (2019). 20-Duâ / Huzura Açılan Kapılar. (2019) 10-Yesevi Yayıncılık, 12-Yakın Plan Yayınları, 13-Boğaziçi Yayınları, 14-Dil ve Edebiyat Dergisi, diğer kitaplar Bilgeoğuz Yayınları tarafından yayımlanmıştır.