Enderun İktidarı’na karşı Türk Milliyetçiliği

104

Günümüzde Türk kelimesine karşı duyulan kin ve nefret, beni Osmanlı‘nın çöküş dönemine geçerken yaşanılanlara götürdü.

Tarih hafızanızı biraz zorlarsanız göreceksiniz ki; Osmanlı Beyliği‘ni kuran, bu beyliği önce devlet, sonra da Cihan Şümul bir imparatorluk haline getiren Türk gücü, Türk zekâsıdır.

Osman Gazi, kardeşi Aydoğdu‘nun şehadetinden sonra, mezarına, ‘Türk Han Mezarlığı’ ifadesini yazdırmıştır.

‘Oğuznâme’ diye bilinen eserinde Yazıcıoğlu Ali,  Osmanlı Hanedanı‘nın 24 Oğuz Boyundan biri olan Kayı Boyu’ndan olduğu ifade edilir.

Ahmedi’nin İskendernâmesi’nde Osman Gazi’nin, babası Ertuğrul Gazi’nin, Gündüzalp’in, Gökalp’in Oğuz soyundan geldiklerini anlatır.

Bütün kaynaklarda Türk olmak, Oğuz soyuna, Kayı boyuna mensup olmak, bir iftihar vesilesi olarak, kullanılmıştır.

Bu Fatih Sultan Mehmet Han‘ın devrine kadar sürmüş, ondan sonra da Türk, kendi özüne yabancılaşmış, hatta Türk sözü, hakaret anlamında dahi kullanılmıştır.

Bir süre sonra devleti kuran kudrete ‘etrak-ı biidrak’,  yani idrak etmekten yoksun Türk denilecektir.

Sultan II. Bayezid Adli mahlası ile şiirler yazan bir Hükümdardı.

İsmet Zeki Eyüboğlu’nun ‘Alevi- Bektaşi Edebiyatı’ adlı kitabında geçen şiirinde, Sultan Bayezid maalesef şöyle der:

Değme etrak ne bilsin gam-ı aşkı Adli,

Sırr-ı anlamaya haylice idrak gerek

Saltanatın devamı için, etrafında soyu sopu belirsiz, güdülmeye müsait, dalkavuk zümresini görmeyi arzu eden padişahların varlığından istifa eden Enderun menşeliler, bir süre sonra da gemiyi azıya alıp, devletin gerçek sahibi gibi davrandılar.

Devleti kuran Türk ırkını aşağılamaya, hor görmeye, savaşlarda esir edilişlerinin adeta intikamını almaya başladılar.

Enderun müessesi kurulup, Osmanlı idaresinde egemen olmaya başladıkları an, Türkleri cepheye sürülen, vergi alınan birer yığın halinde görmeye başladılar.

Türkler ne zaman ki kurdukları devleti, mağlup milletlerin döküntüleri olan bu Enderun müessesinin idaresinden kurtarmaya kalkıştılar, aynı bugünkü gibi, derhal hain, celali, asi ilan ediliyor, ağır hakaretlere uğruyorlar, hatta katliama maruz kalıyorlardı.

Yaşadığımız bu günlere ne kadar benziyor.

O zaman da saygın bir konuma sahip olmanın Arap veya Acem olmakla mümkün olduğu gerçeği mevcuttu.

15.YY şairlerinden Tokatlı Leali, sitem ettiği bir şiirinde;

“Olmak istersen itibara mahal

Ya Arap’tan, yahut Acem’den gel “ der.

Aynı yüzyılın şairlerinden Mesihi, Türk olduğu için kendine yer bulamamasına isyan edip;

“Mesihi, gökten insen sana yer yok

Yürü var gel, ya Arap’tan, ya Acem’den” diye mısralara döker isyanını.

O dönemde de bugün olduğu gibi kendi soyunu hakir görenler mevcuttur..

Bunlardan Şair Baki; ” Türk ehlinin ey hace biraz başı kabadır” derken, Nef’i;  “Türk’e Hak, çeşme-, irfanı haram etmiştir” diyebilmiştir.

Günümüze kadar gelen birçok risale ve benzeri eserde de devşirmelerin, devletin asıl sahibi olan Türkleri nasıl aşağıladıklarını gösteren, Enderun’a hâkim olan genel kanaati aksettiren birçok belgeye rastlamak mümkün.

O dönemin aydınları arasında da aynı bugünlerdeki gibi, Türk düşmanlığı, Türk’e küfür etmek, Türk’ü hakir görmek, bir sükse ve yarış haline gelmiş.

Bugünün Orhan Pamukları, o gün Hoca Sadettin Efendiydi, Solakzade, Ahmedi ve diğerleriydi.

Devşirmeler tamam da, soyu Türk olan o dönemin sözde bu aydınları, Osmanlı’nın çöküşüne sebep olacak Enderun tarafından sıkça kullanılmıştır.

Bugün de durum farklı değildir.

Devşirmeler bir taraftan, ihaneti hizmet bellemiş Türk soylular bir taraftan el ele vermişler, Türk Devleti‘ni,  Türk Milleti’ni diz çöktürmeye çalışıyorlar.

Türk Milliyetçileri uyanın, tarihin tekerrür etmemesi için, fazla da bir vaktimiz kalmadı.

Kaynaklar:

Koca Sekhenbaşa Risalesi, Naima Tarihi, Mehmet Halife- Tarih-i Gulmani, Hoca Sadettein Efendi- Tec’üt Tevarih, Gelibolulu Mustafa Ali- Mevaid’ün Nefais, Çağatay Uluçay- Yavuz Sultan Selim Nsıl Padişah oldu, İskender Pala- Osmanlı’dan Cumhuriyet’e Türk Kimliği, Necdet Sevinç-Osmanlı’nın Yükselişi ve Çöküşü