En Son Adım “Büyük Kürdistan”

196

PKK eylemleri yoğunluğunu arttıkça, sorumlu sorumsuz herkeste bir çözüm önerme merakı başladı.

Bunların içinde Abdullah Öcalan ile görüşmek, O’nu muhatap almak gerek diyen Nazlı Ilıcak gibi aklı evveller olduğu gibi, PKK ile oturup çözüm konusunda görüşme yapmakta beis görmeyenler de var. 

Konuşacağımız şeyler ne peki?

Bu kadar süredir takip ediyorum, okuyorum, dinliyorum, yazıyorum ama PKK ile ne konuşulacak veya Öcalan muhatap alınıp hangi konuda anlaşma yapılacak ben bilemedim.

Birileri ise “tek çözüm açılıma devam etmek” diyor başka bir şey demiyor.

Başbakan gibi.

Hükümet Üyeleri gibi.

AKP’li yöneticiler gibi.

Şu ana dek yapılanlar açılımsa, bundan sonrakiler ne?

Kürtçe televizyon, Kürtçe dil eğitimi bu açılımdan önce başladı.

Ne değişti terörün durması açısından?

Arttı sadece.

Hepsi o.

Bir de “demokratikleşme süreci”nden bahsedenler var.

“Nedir bu demokratikleşme süreci” dediğinizde, anlatılanların hiçbiri, terörün durmasına çare olacak gibi görünmüyor.

Aslında herkesin de bildiği ama bilmiyormuş gibi davrandığı bir şey var.

Dillendirmek birileri için tabu, bir diğer taraf için de şimdilik konuşulması erken hedef bu.

Ne kadar “demokratik ve kültürel haklar” adı altında talep edilen noktalarda taviz verirseniz verin, gerek PKK yı gerekse Meclisteki temsilcisi DTP’yi tatmin etmeniz mümkün olmayacaktır.

İstenilen şey bellidir.

Önce “Özerklik” ardından Kuzey Irak’ı ve İran’ın bir kısmını da içine alan “Büyük Kürdistan”.

Bana kim aksini anlatmaya çalışırsa çalışsın, sadece son adımı söylemeye henüz cesaret edemiyor diye düşünürüm.

Hükümet’in önce “oy avcılığı” diye çıktığı yolda, PKK ve DTP, bu zafiyeti iyi kullanarak ciddi bir yol almıştır.

Herkes bunu kabul etsin.

Taviz istemenin diğer yolu olan terörün tırmandırılması kartını da masada tutarak, AKP gitmeden, bir an önce bu hedefe varmanın planları yapılıyor.

Ya bu vatanın birliğinden yana olanlara, toprak bütünlüğü konusunda hassasiyeti olanlara ne tavsiye ediliyor bu arada.

İtidal.

Sadece itidal.

Yani birileri bu vatanın topraklarını bölme noktasında her geçen gün biraz daha yol alırken, diğerleri seyredecek.

Bu kadar geniş mideli olmamızı kimse beklemesin bizden.

Yok öyle iki tane zırtapoz istedi diye, bu vatanın elden gidişine seyirci kalmak.

Ne Özerk bölge, ne Federasyon.

Herkes bu bayrağın altında adam gibi yaşayacak. Yaşamak istemeyenler de alıp başını istediği cehenneme gidebilir.

Ben vergi veriyorum. Dünyanın en büyük ordusu için Genel Bütçe’den eğitimden bile fazla pay verilmesine karşın, sesiz kalıyorum bu toprakların savunması için.

Ordu da gereğini yapacak.

Günümüzde bu tip ayrılıkçı terör örgütlerine, onların destekçilerine, temsilcilerine, para kaynaklarına nasıl bir müdahale ediliyorsa, Türk Ordusu da aynı şekilde müdahale edecek.

Devleti korumak ve kollamakla yükümlü silahlı silahsız tüm birimler vazifelerinin gereğini yapacaklar.

“Efendim bizi Ergenekon’da yargılıyorlar sonra bahanesinin arkasına sığınmaya hakkı yok kimsenin.

Vazifelerinin gereğini yapmazlarsa, yarın vatana ihanet ten yargılanmaları mukaddemdir.

Bu işi gölgelemek adına saçma bahaneler sürenlere karşı uyanmanın zamanı geldi.

Yugoslavya böyle parçalandı.

Hırvatistan’da Hırvatça haber dinlemek istiyoruz diye başladılar.