En Güzel İsimler Allah’ındır (Esmâ-i Hüsnâ)

102

 

Yüce Allah’ın, insanlar tarafından tanınması ancak O’nun eserleri ve eserlerinin delalet ettiği sıfatları ve isimleriyle mümkündür. Allahu Teâlâ’yı hakkıyla bilmemizi ve tanımamızı sağlayan isimlerine “Esmâ-i Hüsnâ” denilmektedir. İsmin çoğulu olan esmâ kelimesi ile “en güzel” anlamındaki hüsnâ kelimesinin oluşturduğu bir sıfat tamlaması olan esmâ-i hüsnâ; Yüce Allah’ın isimlerini içine alan bir kavramdır.

Kur’an-ı Kerim ve hadis-i şeriflerde Allahu Teâlâ’nın pek çok güzel ismi olduğu bildirilmiştir. Bizler, Yüce Yaratıcımızın bu güzel isimlerini öğrenerek O’nu tanıyabilir, O’nu sever ve buna göre kulluk görevlerimizi yerine getirebiliriz. Kur’an-ı Kerim’de en güzel isimlerin Allah’a mahsus olduğu belirtilerek şöyle buyrulmuştur: “Allah, kendisinden başka hiçbir ilâh bulunmayandır. En güzel isimler O’nundur.” (Tâhâ 20/8); “O, yaratan, yoktan var eden, şekil veren Allah’tır. En güzel isimler O’nundur.” (Haşr 59/24); “De ki: “(Rabbinizi) ister Allah diye çağırın, ister Rahman diye çağırın. Hangisiyle çağırırsanız çağırın, nihayet en güzel isimler O’nundur.”(İsrâ, 17/110)

Hz. Peygamber (s.a.s.) bir hadis-i şeriflerinde, “Allah’ın doksan dokuz ismi vardır. Bunları ezberleyip benimseyen cennete girer” (Buharî, Da’avât, 68; Müslim, Zikr, 2; Tirmizî, Da’avât, 82) buyurarak, Allahu Teâlâ’nın 99 isminin bulunduğunu, güzel isimleriyle Allah’ı tanıyıp O’na kulluk eden kimselerin cennete gireceğini haber vermiştir. Bu isimler şunlardır:

“Allah, Rahmân, Rahîm, Melik, Kuddûs, Selâm, Mü’min, Müheymin, Azîz, Cebbâr, Mütekebbir, Hâlik, Bârî, Musavvir, Gaffâr, Kahhâr, Vehhâb, Rezzâk, Fettâh, Alîm, Kabız, Bâsıt, Hâfıd, Râfi’, Muiz, Müzil, Semî’, Basîr, Hakem, Adl, Latîf, Habîr, Halîm, Azîm, Gafûr, Şekûr, Alî, Kebîr, Hafîz, Muhît, Rezzâk, Hasîb, Celîl, Kerîm, Rakib, Mücîb, Vâsi’, Hakîm, Vedûd, Mecîd, Bâis, Şehîd, Hak, Vekîl, Kavî, Metîn, Velî, Hamîd, Muhsî, Mübdî, Muîd, Muhyî, Mümît, Hay, Kayyûm, Vâcid, Mâcid, Vâhid, Samed, Kadir, Muktedir, Mukaddim, Muahhir, Evvel, Âhir, Zâhir, Bâtın, Vâlî, Müteâlî, Ber, Tevvâb, Müntakim, Afüv, Raûf, Mâlikü’l-mülk, Zü’l-celâli ve’l-ikrâm, Muksit, Câmi’, Ganî, Muğnî, Mâni’, Zâr, Nâfi’, Nûr, Hâdî, Bedî’, Bâki, Vâris, Reşîd, Sabûr.”

Yüce Yaratıcımızın özel ismi ise, O’nun bütün kemal, cemal ve celal sıfatlarının ifade ettiği manaların tamamını kapsayan “Allah’tır. Allah; kâinatı, canlı cansız tüm varlıkları yaratan, yaşatıp yöneten, bildiğimiz ve bilmediğimiz, görebildiğimiz ve de göremediğimiz bütün âlemlerin ve din gününün sahibi olan, tüm övgülere ve kulluk edilmeye tek layık olan yüceler yücesi Rabbimizin, bütün isimlerinin özelliklerini kendinde toplayan en kapsamlı ve özel adıdır.

“Allah” isminin hiçbir dilde tam karşılığı yoktur, tanrı, mabud yerine kullanılan diğer isimler Allah isminin karşılığı olamaz. Diğer isimler (ilahlar, tanrılar gibi) çoğul yapılabildiği halde, Allah isminin çoğulu yapılamaz. Sadece Cenâb-ı Hakk’ın zatına mahsus olup, başka hiç bir varlığa Allah ismi verilemez. Nitekim Kur’an-ı Kerim’de, “Hiç, O’nun adını taşıyan bir başkasını biliyor musun?” (Meryem, 19/65) buyrularak O’ndan başkasına “Allah” denilemeyeceği ifade edilmiştir.

İslam âlimlerinin bir kısmı, Allah’ın isimleri arasında herhangi bir ayrım yapmamışlar, hepsinin eşit derecede büyük ve üstün olduğunu söylemişlerdir. Bazıları ise hadisleri göz önünde bulundurarak, bazı isimlerin diğerlerinden daha büyük ve faziletli olduğunu belirtmişlerdir. Hz. Peygamber (s.a.s.) bazı hadislerinde “en büyük isim” anlamına gelen “İsm-i A’zam”dan bahsetmiş, bu isimle dua edildiği zaman, duanın mutlaka kabul edileceğini bildirmiştir. (Ebû Dâvûd, Vitr, 23; Tirmizî, Da’avât, 64, 65, 100) Ancak ism-i a’zamın hangisi olduğu kesin olarak belirtilmemiştir. Bir kısım hadislerde Allah ismi, bir kısmında ise Rahman, Rahîm, Hayyü’l-Kayyûm, Zü’l-Celâli ve’l-İkrâm isimleri Allah’ın en büyük ismi olarak zikredilmiştir. Bazı âlimler, 99 ismin manasını bünyesinde taşıyan Allah (cc) ismini özelliklerinden dolayı ism-i a’zâm olarak kabul etmişlerdir.

Kur’an-ı Kerim’de; “En güzel isimler Allah’ındır. O’na o güzel isimleriyle dua edin…” (A’râf, 7/180)  buyurularak, Allah’a yakarışın, dua ve niyazın esmâ-i hüsnâ ile yapılması emredilmiştir. Öyleyse; mü’minler olarak, ayet ve hadislerde bizlere bildirilen Yüce yaratıcımızın güzel isimlerini manalarıyla birlikte öğrenmeli, onlara hürmet göstermeli ve bu güzel isimlerle O’na dua ve kulluk etmeliyiz.