Empati Yapmak Kolay mı? “Tırcının Biri”

98

Bir baba dört beş yaşlarındaki oğlunu da alıp bir pazar günü arabasıyla birlikte gezintiye çıkar. Meskûn mahallin dışına çıktıktan sonra şehirlerarası karayolunun bir yerinde çarpışan iki tane tır görür. Oldukça tenha bir yoldur. Hemen arabasını durdurur ve olanları anlamaya çalışır.

Tırın birinin önünde yatan biri vardır. Diğer tırın yanında ise hafif yaralı ve oldukça üzgün bir şekilde duran diğer kişi vardır. Başka birileri var mı diye etrafa dolaşır ve kimseyi göremeyince her ikisinin de tırların şoförleri olduğuna hükmeder.

Zaten tır şoförleri de hep yalnız gitmez miydi o kadar uzun yolları…

Çocuk yerde yatan adamı görünce, babacığım bu yerde yatan adam kim? Diye sorar. Baba yeterince üzgündür. Hissiyatsız, dalgın, endişeli ve yasak savma şeklinde oğluna cevap verir:

“Tırcının biri” herhalde…

Çocuk hiçbir şey anlamaz. Babasının huyunu da bildiğinden tekrardan sormaya cesaret edemez. Babasının elinden tutmuş olarak diğer üzgün şoförün yanına geldiklerinde, çocuk ikinci tır şoförüne sorar:

“Amca tırcı ne demek?”

Adam oldukça üzgündür, kazaya karışmıştır, karşı taraf hayatını kaybetmiş, kendisi yaralı kurtulmuş, araçlar mahvolmuş, o ana kadar yardıma gelen olmamış, Allah’tan ki kendisi acil hastahaneye götürülecek kadar yaralı değil, yoksa geç kalmaktan o da ölecek.

Üzgün ve duyarlı şoför çocuğun sorusuna kayıtsız kalamaz. Hem biraz açılmak, hem de çocukla dertlerini unutmak, hem dertleşmek, hem de çocuğa arkadaş olarak hakkıyla empati kurmak için başlar ona anlatmaya:

“Evlat tırcıyı ben sana nasıl anlatsam, anlatmakla biter mi ki?

–         Tek başına evinden, eşinden, çocuklarından ve arkadaşlarından ayrı arabasında yaşayan,

–         Gününün yarıdan fazlasını aracını sürerek geçiren,

–         Yollarda yarı aç yarı tok günlerini dolduran,

–         Arabası boşken doldurma, dolu iken de bir an önce boşaltma hayalleri ile ömrünü tüketen,

–         Üzerindeki yükü pamuğa sarılmış elmas özeniyle sapa sağlam emanetin sahibine ulaştırma gayreti ve tedirginliği içinde olan,

–         Kendisini teknolojik ortamda adım adım izleyen patronu ve şirket yöneticilerine karşı her an sorumlu hisseden,

–         Zincirleri olduğu halde zincir takacak kadar kara yakalanmaması için sürekli dua eden,

–         Rampaları yüküyle inerken aracının makas yapmaması için ayağını frenden kaldıramayan ve bildiği bütün duaları okuyan,

–         Durmak ve mola vermek istediği caf caflı dinlenme istasyonlarında “tır ve kamyon park edemez” levhaları ile karşılaştığı için, en mezbelelik ve tenha yerlerde mola vermek zorunda kalan,

–         Uykusu gelip aracında yattığı zaman, hırsızların gece kendisini rahatsız etmemesi için sürekli dualar eden,

–         Zaruri nedenlerle dahi olsa yükü geç götürdüğü zaman, cebinden tazminat ödemeye maruz kalan,

–         Yolların ve şartların ağırlığından dolayı zarar gören yükleri ile ilgili olmadık hakaretlere uğrayan,

–         Kendi yemeğini, çayını, çorbasını aracının sağ göğsündeki sehpasını masa haline getirerek yapıp, yalnız başına boğazına düğümlene düğümlene yiyen,

–         Çok önemli bir görev yerine getirmelerine rağmen, işlerini yaptıkları patronlar tarafından çoğu zaman, insan yerine konulmayan,

–         Yollarda parasız kaldıkları zaman, hiç tanımadıkları meslektaşları ile bir kardeş samimiyeti kurarak yardımlaşmak zorunda kalan,

–         Tek başına taşıyamadığı koca lastikleri ve brandayı taşımak için, iyi niyetli yaklaşımlarla çevredeki insanlardan yardım alabilmeyi başarmak zorunda olan,

–         Ceza kesicilerinin, hırsızların ve yolsuzların, para kesesi olarak gördükleri,

–         Şehir içine  geldiklerinde arabalarını park edecek yer bulamadıklarından dolayı, şehre girerken cehenneme girmiş gibi korkan,

–         Kendilerine yol arkadaşı yaptıkları türkülerini, şarkılarını dinletecek bir kişi dahi bulamayan,

–         Arabaları arızalandığı zaman, yardım gelinceye kadar günlerce sabırla beklemek zorunda kalan,

–         Yük yüklerken veya yük indirirken, günlerce hatta haftalarca beklemek zorunda kalan,

–         Gemilerde, gümrüklerde, istasyonlarda günlerce, aylarca beklemek zorunda kalan,

Sabır küpü, çilekeş, mahzun, yardımsever, gönül dostu insanlara “TIRCI” derler evlat…

Selam, sevgi ve dualarımla…  Allah’a (cc) emanet olunuz.