Emekliler Emeklemesin Artık

34

Memur zamları, daha konuşulmaya başlanmadan, piyasalar kendilerine göre zamlarını çoktan yaptılar bile. Bir zamanlar meyve fiyatları el yakarken, şimdilerde sebzeler de kendilerini dokunulmaz ilan etti.

TV kanalları ve gazeteler, abartılı şekilde işçi ve memur zamlarını irdelemektedir. Asgari ücret ve zam oranları, haddinden fazla gündemde tutulmaktadır. Piyasa, daha zamlar belli olmadan, her şeye şimdiden abartılı şekilde zam yaptı. Yumurtada ve kırmızı ette olduğu gibi…

Bilindiği üzere, semt pazarları, marketlerden her zaman ucuzdur. Onun için orta halli, fakir vatandaşların alış veriş mekânı, genellikle semt pazarlarıdır.

İki gün önce bir Pazar yerinde vatandaşların alış verişlerini izledim. Haber yapan, mikrofonu vatandaşa uzatıyor ve sorular soruyordu. Hiç birinin elinde de alınmış bir sebze veya meyve yoktu. İşte konuşmalar:

 “Bir kaç kez pazarı dolaştım, bir şey alamadım, bir daha dolaşacağım.”

“Evladım ateş pahası her şey, paramla ihtiyaçlarım denk gelmedi, bir şey alamadım.”

Hele bir bayanın cevabı çok manidardı:

“Kereviz alacağım, pazarı tamamen dolaştım, bir yerde ucuz kereviz bulabildim. Tekrar orayı bulmaya çalışacağım, kalmışsa bir kilo almayı düşünüyorum.”

Yine bir TV kanalı; “her gün birkaç kez pazarlara uğruyorum. Sabahleyin ve öğle üzeri pazarlar çok sessiz ve sakin, akşama doğru kalabalıklaşıyor. Hatta Pazar dağıldıktan sonra döküntüler için bir çok gelen oluyor” diye izlenimlerini aktarmakta.

Bu konuşmalar, yürekleri burkan, içimizi üşüten bir manzarayı kulaklarımıza haykırmaktadır artık. Emekli, pazarların son saatlerini, hatta dağılmasını bekler hale gelmiştir.

Dün yıllarca alış veriş yaptığım eski mahallemdeki markete uğradım. Dudaklarım uçukladı. Bir zamanlar rahatça, bol bol alabildiğim sebze ve meyvelerin fiyatları gerçekten de uçmuştu.

Buna rağmen market dolup taşmaktaydı. Ama bu kez eski müşterileri tamamen değişmişti. Bunların içinde tabii ki ben dahil, artık emekliler yoktu.

Hükümet, yerel seçimlerden önce, emeklilere ümit veren konuşmalardan sonra, açıklanan “sözüm ona iyileştirmeler”le her seferinde emeklileri hayal kırıklığına uğrattı. Özellikle de çalışanlara verilen seyyanen zamla, emekliler tamamen mağdur edildi.

Çalışanla çalışmayan arasındaki pergelin kapanması imkânsız hale gelmiştir. Çoktandır marketleri terk etmek zorunda kalan emekliler, semt pazarlarına giderken de ellerindeki listenin bir kısmının üzerini çizmeye başlamıştır.

Emekliler için zaman zaman açıklanan bazı ayrıcalıklar, onların sağlıklı beslenmelerine ve mutlu bir hayat sürmelerine, yani hayatlarını idame ettirmelerine asla çare değildir.

Emeklinin, kendisini iyi hissetmesini sağlayan, değerli olduğu duygusunu artıran bir maaş alması elzemdir. Bu imkân, ona aynı zamanda yaşama sevinci de olacaktır.

Gün geçtikçe alım güçlerini kaybeden emekliler, eşini, çocuklarını, arkadaşlarını ve dostlarını bir çay içmeye, hele hele bir lokantaya götüremez hale gelmiştir. Bu çaresizlik, aynı zamanda emekliyi asosyal ve edilgen etmekte,  toplumdan soyutlanmasına, içine kapanmasına ve hayata küsmesine de yol açmaktadır.

Alın teriyle, sadakatle ömrünü devletine harcayan bürokrat dediğimiz kişiler bile emekliliklerinde, büyük itibar kaybına uğramışlardır. Emekli, çalışırken kurs ve seminerlerde gördüğü illerin dışında, emekli olduktan sonra her hangi bir yeri, artık ziyaret edememektedir. Tatile çıkması tamamen hayal olmuştur.

Büyük bir kısmı geçinemediği için, konumlarına uygun olmayan, onur kırıcı işlerde çalışmak zorunda kalmakta, hak etmedikleri muamelelere tabi tutulmaktadırlar. Halk ekmeği kuyruklarında iki büklüm bekleyen tamamen emeklilerdir. Belli bir yaştan sonra evinde sıcacık çayını yudumlaması gerekirken, yağmurda yağışta iki üç lira ucuz ekmek için çile çekmektedir.

Ailesine, çevresine vadettiği taahhütlerini emekli olduğunda yerine getiremeyen emekli, hayatını sorgulamaya başlamıştır artık.

Ömrünün 15-20 yılını okumaya adayan, özel ve kamu kurumlarında 30-40 yılını çalışmaya harcayan emekli, “Keşke bu kadar yıl koşturacağıma, bir daire alsaymışım. Yıllarımı heder edeceğime bir evin kirasıyla geçinir giderdim.” Diye düşünmeye başlamıştır.

Diyeceksiniz ki “okumanın değeri, hayata kattığı çok yönlü yararı” hiçbir şeyle ölçülemez. Elbette… Ama artık “hayat şartları ve emeklilerin hızla itibar kaybına uğraması” bu şekilde düşünenleri hızla artırmaktadır.

İktidara geldiğinde büyük başarılara imza atan hükümet, nedense emeklileri görmezlikten gelmektedir. Emeklinin artık seçimleri bekleyecek takati kalmamıştır. Konu vicdani ve insani bir sorumluluktur.

Ömrünü ülkesine adayan, yıllık tatillerini, önemli kutlama günlerini erteleyen, ev alma projesini, dinlenmeyi ve rahat etme umutlarını emekliliğine bağlayan emekliler, bu beklentilerinden umutlarını kestikleri gibi, geçinememenin kıskacında buruk ve çaresizdirler.

Emekliler “karmaşık kuramsal istatistiki gerekçeleri” dinlemekten bıkmışlardır. Küskün, kırgın ve çaresizdirler.  Somut olarak; “emeklemekten” kurtarılmalarını arzu ve umutla beklemektedirler.

Sevgiyle kalın…