Emekli Olunca Konuşuyorlar

103

Emekli olunca konuşan, KAMU GÖREVLİLERİNİ kesinlikle hoş karşılamıyorum. Utanmıyorlar da, televizyonda, gazetelerde boy gösteriyorlar ve çalışırken gık çıkaramadıkları konularda ahkam kesiyorlar.

Sadece ayıplamıyorum, komik buluyorum. Kişilik zafiyeti olarak yorumluyorum.

Sen çalışırken, her şeye boyun eğeceksin, hatta gereğinden fazla KRALCI olacaksın, sonra bir gün ipini koparmışçasına bağırıp çağıracaksın.

Hem de bunlar kimler biliyor musunuz,  En Üst Düzeyde Görev Yapmış, çok saygın makamları işgal etmiş insanlar.

Bir  Üst Subay,  şimdi tutmuş,  Asker, Stratejiden, Savunma ve Yönetim Zafiyetinden filan bahsediyor. 

Bir  üst düzey YARGI MENSUBU, nasıl haykırıyor, YARGI BAĞIMSIZ DEĞİL, Önce YARGI BAĞIMSIZ OLMALI.

Peki sormaz mısın, sen de bağımlı mı çalıştın? Verdiğin kararların objektifliğine ben nasıl güveneyim şimdi.  Eee kendin söylüyorsun, BAĞIMSIZ DEĞİLİZ diye… Bu ne demek BAĞIMLIYIZ Demek, Ben de bağımlı olarak, baskı altında karar verdim, demek.

İşte biz bunu yapmadık, gücümüzün yettiği kadar haykırdık, görevden alınma pahasına, Yüksek Emekli Maaşından da mahrum kalma pahasına..

Hem kimlere haykırdık; MİLLETVEKİLİNE BAKAN’a, BAŞBAKAN’a CUMHURBAŞKANI’na haykırdık.

Ve şimdi senden farklı olarak ta, şunu söylüyoruz;

EVET, KAMU YÖNETİMİNDE BİR SÜRÜ AKSAKLIK VARDIR, MENFAAT BEKLENTİSİ VARDIR.  BECERİKSİZLİK VARDIR. VE BİZ BUNLARLA MÜCADELE ETTİK. GÖREVDEYKEN BUNLARA KARŞI ÇIKTIK.  VE AYRILINCA HİÇ KONUŞMADIK.

Büyükelçiler konuşuyor, DEVLET Politikasından, Dünya Stratejilerinden dem vuruyorlar. Büyük Devletlerin Büyük Politikalarını ortaya koyuyor ve onu irdeliyorlar. Karşı Politikalardan dem vuruyorlar.

Siz bunların hangisini Devletinize önerdiniz?  Siz bunların hangisini uyguladınız, Hangi uygulayamadığınız Politikalar için hayıflandınız ve bunun için Devletinize Raporlar yazdınız. 

Haa, bunları yapanlar da vardı. Büyükelçilikte olduğu halde; BURADA YOK Efendim.. Dedirten,  Eş Dost ağırlayan, ama Devlet ve Millet adına hiçbir zahmete katlanmayan, hatta Temsilcilik Binasına BAYRAĞIMIZI ASMAYAN ve gerekçe olarak da Ermeni Terörünü gösterenler vardı.  (1994’te bu durumu  Chikago’da gözlerimle gördüm.)

Ama bunun yanında son derce saygın elçilerimiz de vardı. Rahmetli Metin GÖKER’i saygı ve Rahmetle anıyorum.  Bişkek’te bütün diğer Elçiliklerin Örnek aldığı gıpta ettiği bir babacan Büyükelçiydi o. Sivil resmi, o kapıdan giren herkes sorunlarına çare bulunmadan ayrılmazdı.  (“Aslında ZOR Değil isimli kitabımızda yazdık, bir gün Türk ve Japon İş Adamları ve Yöneticiler Grubu ile Kırgızistan Cumhurbaşkanını ziyaret programımıza bizi götürmek üzere gelen Otobüsün Direksiyonunda Büyükelçi Metin GÖKER’in bizzat kendisini görünce şaşırmıştık. Meğer Otobüs Şoförü gelmemiş gecikmişti ve Metin Göker, bir skandalı önlemek uğruna bizzat kendisi direksiyona geçmiş ve Başkente 20 kilometre uzaktaki konaklama yerine kendisi gelmiş ve aynı şekilde Otobüsle Cumhurbaşkanlığı Binasına Kadar da bizzat O götürmüştü.

Ama o, Emekli olunca hiç konuşmadı, o kadar konuşmadı ki; kimbilir ne duygular içinde hayatını İntiharla noktaladı. Ama şimdi onu saygıyla anıyorum.

Şimdi, Televizyonlarda, bunları;  sizin de bildiğiniz her gün gördüğünüz simaları dinlerken ibret alınacak hallerinden tiksiniyorum. Devletim adına da üzülüyorum.  Siz görev başında sessiz kalın, durumu rahatlıkla kabullenin, gizli gizli konuşun, ya da konuşamıyorsanız kabul etmediğiniz ama uygulamak zorunda kaldığınız şeyler için ezilin, ezilin.. Sessiz kalın ve şimdi konuşun.

Belkide el altından, karanlıklardan konuşarak, Devleti Yıkmak için teşkilatlanmış odaklara da alet olun.  Belki bunun bile farkında değilsiniz. Yazıklar olsun..