1957 yılında Elazığ’a ailece gittiğimizde Hasan Dayım ve Naciye yengem o zamanın şartları içinde bizleri yaklaşık dört buçuk saatlik toprak yoldan bata çıka bir kamyonla Malatya yakınlarında bulunan bağlarına götürdüler. O zamanlar erik ve dut dışında Viranşehir’de meyve ağacı görmemiştim. Burada birçok meyve ağacını bir arada görme ve dalından elma yeme imkânı buldum. Bu benim çocukluk dönemimin unutulmaz anılarından biridir. Daha fazla ve çeşitli meyvelerin Malatya’da olduğunu ve bizleri Malatya’ya da götüreceklerini söylediklerinde çok heyecanlandım. Ancak o zaman Malatya’ya gitmek nasip olmadı.
Güzel ülkemizin bu şirin beldesini Aydınlar Ocağının 34. Büyük Şûrâsı’nın yapıldığı 28 Mayıs – 30 Mayıs 2010 tarihleri arasında görmek nasip oldu.
Hayalimde canlandırdığım Malatya beni alışık olmama rağmen hayal kırıklığına uğratmadı. Malatya coğrafi yapısı ve bitki örtüsü yanında çok güzel insanları da içinde barındıran bir ilimiz. İkinci kez Malatya’ya 12-Haziran 2015 tarihinde Kiraz Festivalini münasebetiyle kadim dostum Sadık Dönmezer’in davetlisi olarak gittim. Eski Otogar karşısında bulunan Avşar Otel’de konakladık. Avşar Oteli, otel olmasına rağmen bir aile sıcaklığını ve huzurunu veren bir mekan. Bunda işletme sahibi Sayın Osman AVŞAR’ın candan konuklara davranışı ile bu davranışı personeline de sirayet etmişti. Bir vesileyle Malatya’ya gidecek arkadaşlarıma sıcak bir yuva hissi veren bu mekânı tercih etmelerini tavsiye ederim.
Beş yıl evvel Ballıkaya Köyüne giderken Arguvan İlçesinden de düzgün bir asfalt yoldan gitmiştik. Beş yıl sonra Arguvan’a gittiğimizde daha evvel geçtiğimiz asfalt yolun yaklaşık 20-25 metre heyelandan göçtüğünü görmek beni oldukça şaşırttı. Yerleşim yeri olarak Arguvan heyelan nedeniyle daha evvelce yer değiştirmesine karşılık, Arguvanlılar yurtlarına sahip çıkmışlardır. Yalnız bununla kalmamış, bellerine, dillerine de sahip çıkmışlardır. Eline, Beline, Diline sahip olmanın gerçek manasını bizzat yaşayarak ortaya koymuşlardır.
Eline sahip ol ile; yaşadıkları topraklarına, Beline sahip ol ile; özellikle edep ve terbiyeyi evlatlarına öğreterek, diline sahip ol ile de; Türk kültürünün temeli olan güzel Türkçemizi yüz yıllarca Anadolu’da koruyarak bu güne ulaştırmışlardır. Bir şeyi her kes görür, fakat farklı algılar. Âcizane benim Arguvan’da hissedip, içsel gördüklerim kısaca bunlar.
Arguvan bir kültür hazinesi üzerinde oturmasına karşılık, son zamanlarda farklı şekillendirilmek yoluna gidildiği ve özünden adeta koparılmak istendiği ifadelerine katılmamak mümkün değildir. Arguvan tarihi kültürünü yaşatabilmesi ve geleceğe taşıyabilmesi için konservatuar özelliği taşıyacak iki veya dört yıllık bir yüksek okula ihtiyacı vardır. Bu halk müziği ve müzik aletlerinin imalini teşvik edici olmalıdır. Arguvanlılar Devletten bunu beklemektedirler.
Sayın Belediye Başkanı Mehmet Kızıldaş bir eğitimci olması nedeniyle bunun için çırpınmakta,ancak onun bu şahsi gayretlerine Türk Kültürüne gönül vermiş insanların destek olmaları gerekir. Selam ve muhabbetle kalın.
(NOT: Yazılacak çok şey olmasına karşılık bize tanınan sayfa kadar yazmak zaruri olmuştur. Haziran 2015 Eyüp)