Eleştiri ve Özeleştiri Üzerine

14

Yanlışlarımız bizim en iyi öğretmenimizdir ve bize doğruyu dolaysız olarak gösterir.

Eleştiri, “bir konunun, bir düşüncenin ya da kimsenin eylemlerinin çözümlenerek, benzerleriyle ya da ideal olanla karşılaştırılmasıdır.”

Eleştiri, yalnızca yanlışları ve olumsuzlukları ortaya çıkarmak için yapılmaz. Eleştiri olumsuz olabileceği gibi olumlu da olabilir.

Öz eleştiri; “kişinin kendi hakkında yaptığı olumlu ve olumsuz değerlendirmelerdir.” Bir kişinin kendi davranışları üzerine yönelttiği yargılardır.  Bir bakıma insanın kendini tahlil etmesidir. Hatalarını, doğrularını, eksikliklerini, yahut fazlalıklarını ölçüp tartmasıdır.

Eleştiri, eylem veya düşünce sahibine, başkası veya başkaları tarafından yapılır. Özeleştiri ise, kişinin kendi eylem ve düşüncelerini kendisinin eleştirmesidir. Kabaca “ben ne yaptım da bu sonuçla karşılaştım” veya “karşılaştık” sorularına karşılık bulmaktır.

İnsanı diğer varlıklardan ayırt eden niteliği, bio-kültürel olmasıdır. İnsan, her edimini kültürleştirmiştir. Eleştiri-özeleştiri, insanın en önemli itekleyici kültürel niteliğidir.

Eleştiri ve özeleştirideki amaç;  iyi, doğru ve güzel olanı arayıp bulmak ve en iyi, en doğru ve en güzel şekilde inşa etmektir. İnsanın “insanlaşması” da bu sayede gerçekleşmektedir.

İnsandaki öz gücü açığa çıkaran eğitici ve dönüştürücü niteliktir. Eğitimin terbiye gücü olmadan insanın dönüşümü, bilinç, ölçü ve ilke kazanması, değer oluşturması da imkânsızdır.

Tarih boyunca insanın “en temel sorunu”, doğal oluşum ve gelişim mecrasından saptırılmasıdır. İnsanın diyalektik gelişiminin saptırılması, insanlık için tehlike çanlarının çaldığı anlamını taşır.

Eleştiri ile övgü ve yergi kavramlarını karıştırmamalıdır. Övgü ve yergi bir eleştiri değildir. Eleştiri nesnellik gerektirdiği halde, övgü ve yergide daha çok duygular öne çıkmaktadır.

Eleştiri, pirinci ayıklarken taşı bulup atmak gibi bir şey değildir. Eleştiri, geride kalmış bir olay ya da düşünceye karşı daha ileri bir sonuç almak için yapılır. Bu amaç gözden kaçırılırsa veya bu amaca bilerek aykırı eleştiri yapılırsa bu karalama veya övme olur.

Eleştiri, insanın göremediği yanlışlarını, başkasının görüp kendisine söylemesidir. Eleştiri bu anlamda o kişiye verilmiş en güzel armağandır. Kişi bu eleştiri sonrasında aynı yanlışı bir kez daha yapmama şansını kazanmış olur.

Yanlışlarımız bizim en iyi öğretmenimizdir ve bize doğruyu dolaysız olarak gösterir. Bize düşen, o doğruyu görmektir. “Tarih tekerrürdür” deseler de, tekerrür eden şey aslında tarih değil, yapılan yanlışlarımızdır.

 Karl Marks Lui Bonaparte’ın 18 Brumaire’ i adlı eserinde; yanlışın ilkinde bir “trajedi”, tekrarı halinde “komedi” olacağını söylerken yanlıştan dersler çıkartılmasının altını çizmektedir.

Özeleştiri kişinin aynaya bakması, kendisini ve eylemlerini bir aynada, ekranda seyretmesi, dinlemesidir. İnsan aynaya bakıp, yani özeleştiri yapıp yanlışlarını görebilmeli ve hatta kendi düşünce ve eylemleri ile alay edebilmelidir. Kendi yaptıklarına gülebilmelidir. İnsan kendi karikatürüne bakarak gülümseyebilmeli, gülebilmelidir.

Toplumlarda, özeleştiri yapan bir kimsenin, kendi zayıflığını, zafiyetini kabul ederek, karizmasının, toplum içindeki yerinin, itibarının, statükosunun sarsılacağı yolunda yanlış bir ön yargı vardır.

Bu yanlış anlayışın değişmesi, değiştirilmesi zamanı çoktan gelmiştir. Özeleştiri, insanın toplumda gördüğü ve göreceği saygıyı azaltmaz, tam aksine artırır.

 “Ben bu noktada yanlış yaptım” demek diyebilmek, gerektiğinde özür dilemek ne bir kimseye, ne de bir kurum ve kuruluşa bir şey kaybettirmez. Aksine çok şey kazandırır.

Oysa özeleştiri, insanın geçmişini olabildiği kadar resetlemesi, fabrika ayarlarına döndürebilmesidir. İnsan böyle bir olanak varken kendisini bundan yoksun bırakmamalıdır.

Çoğu zaman insanın yanlışlarıyla, hatalarıyla yüzleşmesi ve bu hatalarını kabullenmesi çok zor gelse de, öz eleştiri insana birçok fayda sağlar ve bireyin kendisi üzerinde büyük bir farkındalık oluşturmasına vesile olur.

Hayatın çok hızlı geliştiği ve değiştiği bu çağda, insanın sık sık kendine dönerek bir iç muhasebede bulunması, hâl ve hareketlerini tahlil etmesi, kusurlarının farkına varması oldukça önemlidir.

İnsan, dürüst ve acımasız bir öz eleştiri ile güzel yönlerini geliştirip kötü huylarından arınabilir. Öz eleştirinin insana kazandırdığı en güzel meziyetlerden biri de “haddini bilmektir”.

İnsan acizdir. Fakat acizliğini ve kusurlu olduğunu da unutur. Kendine yönelttiği eleştiriler ile kusurlarının farkına varan insan, haddini bilir. İnsanlarla olan iletişimini olumlu anlamda şekillendirir.

 Had, “sınır” demektir. Sınır, insan ilişkileri başta olmak üzere sağlıklı ve huzurlu bir yaşamın olmazsa olmazıdır.

İnsan, kendisinin hiçbir zaman dört dörtlük olamayacağını ve başkalarının da hatasız olmayacağını bilmelidir. Hem kendisinin, hem de karşısındaki insanın zaafları ve eksik yönleri olabileceğini kabul etmelidir. Böyle düşünürse iletişim kazaları yaşanmaz.

Kendisini öz eleştiriye tabii tutan insan, özgüvenini artırır. Kişiliğine olumlu yatırım yapar. Kendisinin ve diğer insanların sınırlarını bilir. Dünyaya geniş perspektiften bakar. İnsan olma vasfını daha kaliteli hale getirmiş olur.

Sevgiyle kalınız…