Bugün Türkiye’de bir seçim tartışması sürüp gidiyor. Elbette
Türkiye’yi kimin yöneteceği hepimizi ilgilendiriyor.
Ancak kimin yöneteceğinden ziyade bence yönetecek olanın ne yapacağı
önemlidir.
İktidar da bulunanların ne yaptığını 20 yıldır biliyoruz bu sebeple
gelecekte neler yapacağını da tahmin etmekte pek zorlanmıyoruz.
Asıl merakımızı celbeden husus bu iktidarın yerine geleceğini iddia
edenlerin ülkemizin içinde bulunduğu ağır ekonomik sorunlara karşı ne gibi
çözümler üreteceğidir.
Ben de merak ettiğim bazı soruların cevaplarını arıyorum…
Bunlardan bazıları şunlar;
İktidara gelecek olanlar IMF ve Dünya Bankası örneğinde olduğu gibi
uluslararası para piyasalarını ve ekonomik gelişmeleri etkileyen kuruluşlarla
nasıl bir ilişki içinde olacaklar?
Mesela yurtdışından aldığımız kredilerde faiz ve indirimine
gidebilecekler mi? Dış borçlanmayı sonlandıracaklar mı? Örneğin buralardan
danışma(n) hizmeti alacaklar mı?
İthalata dayalı ekonomiyi ihracata dayalı bir ekonomi haline
getirebilecekler mi?
AB ile olan tek taraflı “Gümrük
Birliği” anlaşmasını sona erdirebilecekler mi?
Türkiye’ye 1945’ten bu yana ağır mükellefiyetler yükleyen ikili siyasi
ve ticari anlaşmaları Türk Milletine açıklayabilecekler mi?
Başta finans sektörü olmak üzere Türk ekonomisini elinde tutan yabancı
sermayeyi bize afişe edebilecekler mi?
Türk Milletine ait olan yer altı ve yer üstü zenginliklerin hangi
yabancılara arama ve işletme ruhsatları ile bırakıldıklarını alenen halkımıza söyleyebilecekler
mi?
Adeta kapitülasyonlara dönüşen ve özelleştirme adı ile elimizden çıkan
kuruluşlarımızı yeniden millileştirebilecekler mi?
Sığınmacıların yarattığı ekonomik tahribatı halkımızla
paylaşabilecekler mi?
Ülkemizin yabancı şirketler ve dolayısıyla yabancı sermaye tarafından
hangi oranda ele geçirildiğini ortaya koyabilecekler mi?
Dış borcumuzu yeni borçlanmaya da gitmeyerek sıfırlayabilecekler mi?
Bütün bu konularda Türk Milletini de arkalarına almak suretiyle
menfaatlerimizi korumak için ABD, İngiltere, İsrail, Rusya ve AB ülkelerine
diklenebilecekler mi? Yoksa öncüllerinin yaptığı gibi işi bunlarla mı,
sürdürmeye çalışacaklar?
Malumunuz bayrak size ait olabilir ama ekonominiz size ait değilse
bağımsızlığınızdan söz edilemez! Tıpkı şimdi Türkiye’nin içinde bulunduğu durum
gibi…
Ben ne iktidardan ne de iktidara talip olduğunu söyleyenlerden
bahsettim hususlara ilişkin bir açıklama görmüyorum.
Ülke ekonomik olarak işgal edilmiş! Buna karşı bir “istiklâl mücadelesi”
verilmek zorunda ama hep “o gitsin
ben geleyim” tartışması var.
İyi de bunlar gitsin ama siz gelince ne olacak?
Ekonomide devrim niteliğinde kararlar alınmaz ve bir millileşme
yaşanmaz ise fakirin fukaranın açlığı perişanlığı kaldığı yerden sürmeye devam
eder… Değişen sadece isimler olur o kadar!
Ben cevaplar bekliyorum… Ancak bunlar “biz ilişkileri geliştireceğiz, daha çok yabancı sermaye gelecek,
ucuz kredi bulacağız, AB’ye gireceğiz, yeni gümrük birliği anlaşması
yapacağız” falan filan gibi olmasın…
Kendini iktidar karşılığında yabancılara teslim etmiş olanların yerine
yine iktidar karşılığında kendini yabancılara teslim etmeye hazır adamları
başımıza getirmenin dayanılmaz ağırlığını ben şahsen yaşamak istemiyorum…
Sizi bilmem!
İlgilisine not: Türkiye’de iktidarları mutfaktaki yangın değil
mutfaktaki yangını çıkaranlar götürür!