Ekonomi-Politik

68

 

Her ekonomik karar ve uygulamanın “politik” bir gerekçesi ve tercihi vardır.

Siyasal iktidarlar, hangi “çıkar grubuna” hizmet ediyorsa, ekonomik karar ve uygulamalarını ona göre yaparlar!

Bu ülkede, insan ve yük taşımacılığının yüzde 93’ü “karayolu” ile yapılıyor. Bu bir “ekonomik ve siyasal tercih” dir. OTOMOTİV sektörü, daha çok kamyon, otobüs, binek aracı satmak için hükümetleri daha çok karayolu, köprü yapmaya zorlar!

O karayollarını, köprüleri yapacak paranız da yoktur ama yabancı bankalar yüksek faizle kredi verirler, yabancı firmalar da inşaatları yaparlar! Çifte kavrulmuş borçlanırsınız! Üstelik, güzelim ormanlarınızı da yok edersiniz!

Sonra, her yağışta kentler sel suları altında kalır!

Bayramlarda yaşadığımız trafik kaosunu nasıl açıklayabiliriz? Kullandığımız araçları biz üretmiyoruz, akaryakıtı dışarıdan alıyoruz. Üstelik, dünyanın en yüksek akaryakıt vergisini ödüyoruz. Yollar yine de yetmiyor, yaşadığımız trafik cinayetlerinde terörden daha fazla insanımızı ve ulusal servetimizi kaybediyoruz.  Akıl ve mantık bunu reddediyor ama “ekonomi-politik” bunu dayatıyor!

Akaryakıt pahalı olduğu için “kaçak akaryakıt” ve “10 Numara yağ” ile giderini azaltmaya çalışıyor otobüs firmaları. Bu yüzden otobüslerde sık sık yangınlar çıkıyor, günahsız insanlar ölüyor! Ama birileri de bu işten büyük vurgunlar vuruyor!

Kimi otobüs firmaları, “YAT” satın alıyor. Neden? Çünkü Yatlara akaryakıt indirimi uygulanıyor!

Üreten çiftçiye akaryakıt indirimi yok! Çünkü, tarım ürünleri ithal eden firmalar bunu istemiyor!

Bu ülkede, “yerli malı” sigara üretilmiyor. Sigara tekeli 5 yabancı firmanın elinde. İçki firmaları da tamamen yabancı. Artık, “ulusal varlık” olan TEKEL yok! Hükümet, sigara ve içkiden yüksek vergi alıyor. Ne oluyor? Kaçak sigaralar piyasaya giriyor. Emniyet Genel Müdürlüğü açıklamasına göre son 5 yılda kaçak sigara yüzde 963 oranında artmış! Yakalanmıyor mu? “Bir kısmı” yakalanıyor! Yakalanamayanlarla birileri büyük paralar kazanıyorlar!

Bu ülkede “pırlanta, elmas, yakut, safir ve inci” alanlar hiç Katma Değer Vergisi (KDV) ödemiyorlar! Ama, “odun, kömür, soba, gübre, tencere, tava, çatal, kaşık, bardak, tabak, tuzluk” alırsanız yüze 18 KDV ödersiniz!

Kedi-köpek mamalarında KDV yüzde 8, çocuk oyuncağı, bebek emziğinde KDV yüzde 18.

Kısacası; AKP iktidarı zenginin lüks tüketiminden daha az ya da hiç KDV almıyor ama halkın temel ihtiyaçlarından yüksek KDV alıyor!

Hak mı, adalet mi bu?

Ama, Başbakan’ın dilinden “din-iman-Kur’an istismarı” hiç eksik olmuyor!

Neden?

İnancına bağlı bir halkı başka türlü oyalayıp uyutamazsınız ki!