Ekonomi Krizinin Neresindeyiz?

65

19 Haziran 2013 tarihinde ABD Merkez Bankası (FED) Başkanı Ben Bernanke’nin açıklaması üzerine dünyada kısa süreli bir panik oldu. Türkiye’de derin etkili bir şok yaşandı: Borsa düştü, Dolar 1,947 TL’ye, faizler % 8,10’a yükseldi. Bunlar, kırılgan yapılı ekonomiler için normal gelişmelerdir.

Gezi parkı olayları sebebiyle yurt dışına kaçan 8.000.000.000 dolara rağmen, şoku ucuz atlattık sayılır. Merkez Bankası’nın 50.000.000 dolarlık döviz satışı yerinde bir müdâhale olarak değerlendirilmeli.

Tehlike henüz sona ermiş değil. Bernanke’nin açıklamalarına göre tahvil alımına 2014 ortasında son verilecek. O tarihe ve kısa süreli sonrasına kadar tedirginlik devam edecektir.

Ne yapılabilir‘ veya ‘Ne yapılmalı‘ sorusuna verilecek cevap klasiktir: Ekonomide tek doğru yoktur, akıllı tercihler vardır. Finansla ilgili olarak resmen açıklananlar dışındaki bilgilere sâhip olmayanlar için akıllı tercihlerin detayları hakkında fikir beyan etmek yanlış olur. Bilgiye dayalı olmayan her türlü fikir gibi…

Ancak, şu kadarı söylenebilir: Ekonomi ile ilgili (şâyet var ise) yanlış uygulamaları iç siyâset malzemesi, hükümeti yıpratma aracı olarak kullanmamak gerekir. İş başındaki hükümeti severiz veya sevmeyiz. O ayrı bir meseledir. Memleketimizi sevme konusunda mecburiyetimiz vardır. Daha büyük krizleri tetiklemek ülkemize ve milletimize zarar verir.

Hatırlanacağı üzere Yunanistan’da kriz çıktı, hükümet devrildi. ‘Fırsat bu fırsattır. Bizde de devrilsin‘  Diyemeyiz. Unutmamalı ki Yunanistan’da büyük ümitlerle işbaşına getirilen teknokratlar hükümeti, aradan 2 yıla yakın zaman geçmesine rağmen krizin üstesinden gelemedi. Aileler, besleyemedikleri çocuklarını yetimhânelere teslim ediyorlar. Ne hazin bir durum…

Ülkemiz ve insanlarımıza böyle bir acıyı yaşatmaktansa, iktidarı sevmeyenlerin bir müddet daha dişlerini sıkıp tahammül ve sabır göstermelerinde fayda vardır.

Her tuğyanın ardından tufan beklemek, sevmediklerimizin veya sevemediklerimizin bu tufan ile yok olmasını dilemek; ancak, sâdece akıllarını değil, bütünüyle kendilerini cacık için doğrayan insanların harcıdır. 

Bir hususu daha göz önünde bulundurmak mecburiyetindeyiz: Türkiye Yunanistan değildir. Yunanistan Avrupa’nın ve uzak batı diyebileceğimiz ABD’nin şımarık ve fakat sevgili çocuğudur. Her türlü desteği görür. Evlat Yunanistan’ı kimselere ezdirmezler.

Türkiye öyle mi? Allah korusun, aşağı tökezleyip düşse, kalkmasına fırsat vermeksizin üzerine çullanıverirler. Hepimiz altında eziliriz.

Bernanke’ye kızanlar var. Adam kendi ülkesinin gerçeklerini yerine getiriyor ve bu işi de haber vererek yapıyor. ‘Tahvil alımını giderek azaltacağım, 2014 Haziran’ında da tamamen durduracağım. Tedbirinizi buna göre alın.’ Diyor. Bu dediklerini yapamayabileceği ihtimali de yok değil. Önümüzde uzun bir zaman var. Bakalım Mevla’m neyler, neylerse güzel eyler.

Krizler, riskle birlikte gizli fırsatları da berâberinde getiriyor olabilir.

O fırsat, Türkiye ekonomisindeki kırılganlığın giderilmesi yolunda kullanılabilir.

Kırılganlığın sebebi bellidir: Döviz çıkışlarımız, döviz girişlerimizden çok. İthalatımız, ihracatımızdan daha fazla. Kaba görünümde bile böyle. İhracat ürünlerimizdeki ithal girdisine baktığımızda, sanki ihracatı ‘Dostlar ihracat yaptığımızı zannetsinler‘ diye yaptığımız, güneş gibi ortaya çıkar.

Bu şartlar altında ihracat yapmayalım mı? Yapalım tabîi ki…  Yapalım da, ‘ihracatı şu kadar artırdık…’ diye caka satmayalım. Kendimiz dâhil, kimseyi kandırmaya teşebbüs etmeyelim. Zaten kanmıyorlar. Hiç değilse,  kendi kendimizi komik duruma düşürmeyelim. Gerçeği bilelim ve tedbirini alalım.

Döviz sıkıntımız yok diye bol keseden harcamayalım. ‘Dış borçları sıfırladık, IMF’ye borç veriyoruz.’ Diye hava atmayalım. Henüz bir şey vermediğimizi, ‘Verin bakalım‘ dediklerinde de verebileceğimiz miktarın devede kulak mesâbesinde bile olmadığını bilelim.

Şunu da bilelim: Batı ve uzak batı, Türkiye’yi tekrar IMF’nin ağına düşürmek için fırsat kolluyor. Aklımızı kullanmazsak her an düşürülebiliriz.

Cam köşkte oturanlar, ‘taş’ denilen bir malzemenin varlığını kimsenin aklına getirmemeli.

Önceki İçerikİçi Başka Dışı Başka İnsanlar
Sonraki İçerikTasavvufi Terimler – 4 Sabır
Avatar photo
28 Kasım 1938 tarihinde Bafra’da doğdu. İlk ve ortaokulu doğduğu şehirde bitirdikten sonra Ankara Ticaret Lisesi ve Ankara İktisadi ve Ticari İlimler Akademisi’nde okudu. İş hayatına Ankara’da muhasebeci olarak başladı. Ankara ve Karabük’te; muhasebeci, mali müşavir ve profesyonel yönetici olarak devam etti. İstanbul’da, demir ticareti ile meşgul oldu. SSCB’nin dağılmasından sonra Türk Cumhuriyetlerinde sanayi yatırımları gerçekleştirmek üzere çok ortaklı şirket kurdu. Şirketin murahhas azası olarak Azerbaycan’da ve Kırım’da tesis kurup çalıştırdı. 2000 yılında işlerini tasfiye etti. İş hayatı ile birlikte yazı hayatı da devam etti. İlk yazısı 1954 yılında Bafra’da yayımlanmakta olan Bafra Haber Gazetesi’nde başmakale olarak yer aldı. Sonraki yıllarda İlhan Egemen Darendelioğlu’nun Toprak Dergisi’nde, Son Havadis ve Tercüman gazetelerinde yazıları yayımlandı. Türk Ocakları Genel Merkezinin yayımladığı Türk Yurdu dergisinde yazdı. İslâm, Kadın ve Aile, Yörünge, Ufuk, Emelimiz Kırım, Papatya, Tarih ve Düşünce, Yeni Düşünce, Yeni Hafta, Sağduyu, Orkun, Kalgay, Bahçesaray, Türk Dünyâsı Târih ve Kültür, Antalya’da yayımlanan Nevzuhur, Kayseri’de yayımlanan Erciyes ve Yeniden Diriliş, Tokat’ta yayımlanan Kümbet, Kahramanmaraş’ta yayımlanan Alkış dergilerinde, Dünyâ ve Kırım’da yayımlanan Kırım Sadâsı gibi gazetelerde de imzasına rastlanmaktadır. Akra FM radyosunda haftanın olayları üzerine yorumları oldu. 1990 – 2000 yılları arasında (haftada bir gün) Zaman Gazetesi’nde köşe yazıları yazdı. Hâlen; Önce Vatan Gazetesi’nde, yazmaktadır. Oğuz Çetinoğlu; Türk Ocağı, Aydınlar Ocağı, ESKADER / Edebiyat, Sanat ve Kültür Araştırmacıları Derneği ve İLESAM / Türkiye İlim ve Edebiyat Eseri Sâhipleri Meslek Birliği Üyesidir. Yayımlanmış Kitapları: 1- Kültür Zenginliklerimiz: (2006) 2- Dört ciltte 4.000 sayfalık Kronolojik Tarih Ansiklopedisi: (2008 ve 2012), 3- Tarih Sözlüğü: (2009), 4- Okyanusa Açılan Kapılar / Tefekkür Mayası Röportajlar: (2009). 5- Altaylardan Hira’ya Türk-İslâm Dostluğu: (2012 ve 2013), 6- Bilenlerin Dilinden Irak Türkleri: (2012), 7- Türkler Nasıl ve Niçin Müslüman Oldu: (2013), 8- Türkmennâme / Irak Türkleri Hakkında Bilmek İstediğiniz Her Şey: (2013). 9- Türklerin Muhteşem Tarihi: (Nisan 2014 ve Nisan 2015) 10- 115 Soruda Türk İslâm-Âlimi Mâtüridî (Röportaj): 2015) 11- Cihad – Gazi – Şehid: Kasım 2015. 12-Yavuz Bülent Bâkiler Kitabı (2016 Mehmet Şâdi Polat ile birlikte) 13-Her Yönüyle Kâzım Karabekir (2017 Mehmet Şadi Polat ile birlikte) 14-Dil ve Edebiyat Dergisi / İlk 100 Sayı Bibliygorafyası (2017 Mehmet Şâdi Polat ile birlikte) 15-Büyük Türk İslâm Âlimi Serahsî (2018), 16-Âyetler ve Hadisler Rehberliğinde Kutadgu Bilig’den Seçmeler (2018), 17-Edib Ahmet Yüknekî ve Atebetü’l-Hakayık (2018), 18- Büyük Türk İslâm Âlimi Mâtürîdî (2019), 19-Kâşgarlı Mahmud ve Dîvânu Lugati’t-Türk (2019). 20-Duâ / Huzura Açılan Kapılar. (2019) 10-Yesevi Yayıncılık, 12-Yakın Plan Yayınları, 13-Boğaziçi Yayınları, 14-Dil ve Edebiyat Dergisi, diğer kitaplar Bilgeoğuz Yayınları tarafından yayımlanmıştır.