Ekmelettin İhsanoğlu Tayyip Erdoğan Mukayesesi

90

Cumhurbaşkanı seçimleri için yapılan propaganda çalışmaları,

Bazı hükümler vermemize imkân tanıdı…

Özellikle saldırganlık psikolojisini kullanmadan, siyasiler kendi meramlarını anlatabileceklerini,

Siyasette kaybedilen ahlaki irtifanın, gerektiğinde muhafaza edilebileceğine,

Yalan, iftira, spekülasyon, demagoji gibi tavırların dışında,

Meselelerin anlaşılmasında, anlaşılabilir doğru bilgiye kavuşabileceğimizi,

Hakaret, aşağılama, tezvir ve tezyif yapmadan hedefleri izah edebilme,

Devletin içinde bulunduğu durumun anlaşılacağı bir yaklaşımı tercih edebilme,

Vatandaşın anayasal haklarını anlatırken abartı olmadan izah edebilme,

Ancak devletin de, denetleme mekanizmasının işletilmediği,

Devlette keyfi bir iradenin egemen olduğu,

İktidarın baskıcı anlayışı sonucu hak ve hukuk aramak zorlaştığı,

Çalışma barışının olmadığı, vatandaşlarımızın güvenlik içinde olmadığı,

Şehirlerden çocuk yaşta, kız ve erkekler kaçırılarak, bölücü terör örgütüne militan yetiştirildiği,

Sınırlarımız ötesinde, milli menfaatlerimiz ve onları korumakla görevli olan mensuplarımızı koruyamadığımızı,

Dış siyasette, komşularımız ve dünya tarafından yalnızlığa terkedildiğimiz,

Üretebildiğimiz tarım ürünlerini, komşularımıza sata bilemediğimizi,

Eğitim çıkmazımız giderek derinleşen bir hal aldığı,

Üniversiteler, cemaatlerin hâkimiyet alanı olması, ilim ve bilim üretemediği,

Terör odaklarının ciddi mevziler kazanarak,

Devleti, her türlü isteklerini kabul ettirebileceğini,

Hükmünü daha anlaşılır şekilde verebileceğimizi gördük.

Tayyip Erdoğan’ın, Ekmelettin İhsanoğlu’nun seviyesinde olmadığı,

Devlet ciddiyetini kavramadığını, hala liseli bir ideoloji militanı gibi davrandığı,

Terör odakları ile arasındaki münasebeti,

Devleti denetimden uzak tuttuğu,

Hakkında var olan hırsızlık ve yolsuzluk konusunda, toplumu ikna edecek bir yaklaşım sergilemediği,

Devlet içinde çöreklenmiş cemaatlerin bazılarını koruyor olduğu,

Yakınları ile ilgili usulsüzlük ve yolsuzluk iddialarının ayyuka çıkması,

Daha yalın ve açık olarak anlaşılmıştır.

Devletlerarası hukuku bilmiyor olması, önemli bir açmaz olarak görülüyor…

En önemlisi de, efendilik konusunda Ekmelettin İhsanoğlu karşısında sınıfta kalmıştır.

Tayyip Erdoğan, yarı başkanlık veya başkanlık sistemi ile devleti bir maceraya sevk edebildiğini görebiliyoruz.

Tek adamlık sevdası, zorbalık ve totaliter bir devlet anlayışı doğurabilir.

Bu sebeple, devletin denetlenebilmesini sağlamak ve devletin normale dönebileceği bir işleyişe kavuşturulması gerekmektedir.

Devlet birimleri arasında koordinasyon sağlamak,

Her türlü siyasi, dini, felsefi gurubun devlete egemenliğinin önüne geçmeyi sağlamak,

Uluslararası hukukun işlerliğini sağlayarak, dünya ile entegre olabilmeyi sağlamak,

Siyaseten tecrit edilmişlikten kurtulmak,

İç barışın sağlanabilmesi için etnik ve sosyal farklılıkları bir tarafa bırakılacağı bir yaklaşımla, herkesin eşit vatandaşlık anlayışının ikamesini sağlamak gerekir.

Son onikisenede devlet, kurum ve kuruluşları ile birbirleriyle çatışır bir görüntüye girmiş, bu durumdan kurtulması gerekmektedir.

Bu seçimler, yukarıdan beri saydığımız mesellerimizin anlaşılmasını sağlamış olması,

Yeni bir başlangıç yapabilmemiz için de, yeni bir anlayışın da, devleti denetleyebilesini sağlaması lazımdır.

Bu anlayış, öncelikle efendiliktir.

Bu anlayış, dünyayı ve devletimizin gerçekliğinin bilinmesidir.

Bu anlayış, insanımızı fark gözetmeden kamu haklarını kullanabileceği anlayıştır.

Bu güzel vasıflar, sanırım Son on iki senede unutuldu…

Yeni bir insan yeni bir anlayışa ihtiyaç vardır.