Ehl-i Beyt Sevgisi

105

Yüce Allah, peygamberlik vazifesini yerine getirmekten dolayı herhangi bir talepte bulunmayan Peygamber (s.a.s.) Efendimize, yakınlarına sevgi ve muhabbet gösterilmesini isteyebileceğini bildirmiştir: “… De ki: “Ben yaptığım tebliğ görevine karşılık sizden, akrabalıktan doğan sevgiden başka bir ücret istemiyorum.” Kim güzel bir iş yaparsa, onun iyiliğini artırırız. Şüphesiz Allah, çok bağışlayandır, şükrün karşılığını verendir.”(Şûrâ,42/23)  Bunun içindir ki, Hz. Peygamber (s.a.s.)’in Ehl-i Beytine candan hürmet ve muhabbet etmek bütün Müslümanlar için bir vazifedir. Zira Hz. Peygamber (s.a.s.)’i sevmek, aynı zamanda O’nun ailesini ve yakınlarını da sevmeyi gerektirir.

Hz. Peygamber (s.a.s.) bir hadis-i şerifinde;“İnsanların en hayırlısı benim içinde bulunduğum nesildir…”(Buhârî, Şehadat: 9; Tirmizi, Fiten: 45) buyurarak“Ehl-i Beyt”in insanlar arasındaki değerini belirtmiştir. “Ehl-i Beyt”, “ev halkı” manasına gelmektedir. Terim anlamı olarak da“Hz. Peygamber (s.a.s.)’in ailesi ve soyu” demektir.

Peygamber Efendimiz (s.a.s.)’in nesli kızı Hz. Ali ve Hz. Fatıma’nın oğulları olan Hz. Hasan ve Hz. Hüseyin ile devam etmiş ve onlar vasıtasıyla sonraki devirlere intikal etmiştir. Bu mübarek neslin devam etmesine vesile olan Hz. Hasan soyundan gelenlere “Şerif”, Hz. Hüseyin soyundan gelenlere ise “Seyyid”denilmiştir.

Peygamber Efendimiz (s.a.s.),“Ey Peygamberin ev halkı (Ehl-i Beyti)! Allah, sizden ancak günah kirini gidermek ve sizi tertemiz yapmak istiyor.”(Ahzab, 33/33) ayeti nazil olduğunda Hz. Ali’yi, Hz. Fatıma’yı, Hasan ve Hüseyin’i (r.anhum) abasının altına alarak,“Allahım! Benim Ehl-i Beytim bunlardır. Bunların kusurlarını gider, kendilerini tertemiz yap!”diye dua etmiştir.(Tirmizi, Tefsir, 4; Müsned, 4, 107)Âlimlerin büyük çoğunluğu Ehl-i Beyt’in kapsamına Hz. Peygamber (s.a.s.)’in hanımlarını, bütün çocuklarını ve torunlarını, amcalarını ve onların çocuklarıyla torunlarını dahil etmektedirler.

Hz. Ali (r.a.), sağlığında Peygamber Efendimiz (s.a.s.)’in övgüsüne mazhar olmuş güzide halifelerinden biridir. Bundan dolayıdır ki, Müslümanlar arasında Hz. Ali’ye karşı büyük bir muhabbet oluşmuştur. Onun ilmi, ahlâkı, ibadet hayatı, cesaret ve şecaati, yiğitlik ve cengâverliği özellikle de İslamiyet uğrunda gösterdiği kahramanlıkları Müslümanlar tarafından örnek alınmıştır.

Sevgili Peygamberimiz (s.a.s.), kızı Hz. Fatıma’nın “Cennet hanımlarının üstünü”(Sahih-i Buhâri, Hadis No: 3353)olduğunu bildirmiş; torunları Hz. Hasan ve Hz. Hüseyin hakkında da,“Allahım! Ben, bu ikisini seviyorum. Sen de bunları sev!”(Tirmîzî, Sünen, V, 661)buyurmuştur.

Ehl-i Beyt sevgisi Müslümanların ortak paydası olmakla beraber, tarihte meydana gelen bir takım üzücü hadiseler Müslümanların bağrında onulmaz derin yaralar açmıştır. Fakat bu acılar Müslümanların Ehl-i Beyt sevgisini azaltmak bir yana kat kat arttırmıştır. Peygamber Efendimizin neslinden geldikleri için “Seyyid” şeklinde isimlendirilen insanlar, Orta Asya’dan Anadolu’ya geldiklerinde Hz. Peygamber (s.a.s.)’in sevgili torunları, Hz. Ali (r.a.) ile Fatımatü’z-Zehra’nın evlatları, Kerbela’nın gazileri, Hz. Hüseyin’in yadigârları olarak karşılanmışlardır.

Bütün İslâm ülkelerinde tarih boyunca, Hz. Peygamber (s.a.s.)’in neslinden gelenlere azamî hürmet ve tazim gösterilmiştir. Özellikle Müslüman ecdadımız, onlara çok büyük sevgi, saygı ve hürmet göstermiş, onları incitecek söz ve davranışlardan kaçınmışlardır. Anadolu insanının çocuklarına en fazla Ahmet, Mehmet, Mustafa, Ali, Ayşe, Fatma, Hasan ve Hüseyin isimlerini vermeleri gönüllerindeki engin Ehl-i Beyt sevgisinin ifadesidir.

Peygamber Efendimiz (s.a.s.),Kur’an-ı Kerim ile Ehl-i Beyt’ini bizlere emanet olarak bırakmış, kurtuluşumuza vesile olacak bu emanetlere özel önem vermemizi isteyerek şöyle buyurmuştur:“Ey insanlar! Aranızda iki şey bıraktım ki, onlara tutunduğunuz sürece asla sapkınlığa düşmezsiniz: Allah’ın kitabı ve benim Ehl-i Beytim.”(Tirmizî, Menâkıb, 31)

O halde, Peygamber Efendimizin emanetleri olan ve O’nun sünnet-i seniyyesini devam ettiren, tarih boyunca Müslümanlar arasında karışıklık çıkmasını önleyen, İslam’ın özünün muhafaza edilmesi ve insanların sağlam itikada sahip olmaları için mücadele eden Ehl-i Beyti sevmeli, onlara dua etmeli ve gereken hürmeti göstermeliyiz.