Asla unutulmamalıdır ki, çocuklarımızın tahsilleri ne olursa olsun, her şeyden önce onları şu değerlerle donatmak aslî ve millî görevimiz olmalı:
Mustafa Kemal’in de işaret ettiği gibi -öncelikle- Türk İstiklâl ve Cumhuriyeti’ni, ilelebet muhafaza ve müdafaa etmek / savunmak.
Aynı vatanı paylaşmak.
Aynı millete mensupluk ve aynı devlete sâhiplik şuuru.
Aynı dine bağlılığın oluşturduğu kardeşlik anlayışı.
Aynı marşı benimseme.
Aynı Ay-Yıldızlı Bayrak altında yaşama sevinci.
Aynı İstiklâl Marşı’ndan duygulanış.
Müşterek mukaddesata âidiyet ruhu.
Vatan, Millet ve Devlet sevgisi.
Doğru ve gerçek Din bilgisi.
Aynı dostluk ve düşmanlıklarda ortak hissiyat oluşturmak.
Tek Vatan, Tek Devlet, Tek Bayrak ve Tek Coğrafya dâvası gütmek.
Kısaca:
İslâm-Türk Şâiri Mehmet Âkif’ten inanç rûhu.
Vatan Şâiri Namık Kemal’den vatan aşkı.
Dünya Cenneti İstanbul’un sevdalısı Yahya Kemal’den tarih şuuru.
Süleyman Çelebî’den “Adı Güzel Kendi Güzel Muhammed.” Sevgisi.
Allah âşığı, Peygamber vurgunu, insanlık hâdimi Mevlânâ’dan, insanı sevme san’atı.
Erzurum’lu İ. Hakkı’nın; en güzel Türkçe akîde / inanç çerçevesi olan Tefviz-name’sini benimsemek ve özümsemek.
Evet, bütün bunlar her öğrenciyi ilgilendirir.
Herkesin bu temel mes’elelere bakışta tereddütleri olmamalı.
Aksi takdirde millet mefhumu oluşmaz.
Doğuştaki değil ama, oluştaki birlik rûhu doğmaz.
Vatan savunmasında yer alınmaz.
Müşterek düşmana karşı bir ve beraber olma düşüncesi ortaya çıkmaz.
Daha doğrusu milletin tasa ve kıvançta bir olması imkânı kalmaz.
Çünkü insan ne sadece maddeden, ne de sırf mânâdan ibaret.
Aklını fen, kalbini inanç tatmin eder.
Velhasıl:
Çocuklarımızı iyi bir lisan, doğru bir tarih, sağlam bir inanç sahibi kılmak, en başta gelen görevlerimiz olmalı.
134- 135