Eğitim ve Öğretim Üzerine ( 2)

101

‘Hiç Bilenlerle Bilmeyenler Bir Olur mu? ‘(Kuran’ı Kerim)

On ikinci Cumhurbaşkanımız Sn. Recep Tayip Erdoğan eğitimle ilgili bir konuşmasında eğitim ‘Adam devşirme alanı ‘ olmamalıdır tespitini yapmıştı. Çok önemli ve yerinde olan bu değerlendirmeye bilimi-bilimselliği, yani çocuklarımıza Neden? Niçin? Nasıl? Sorularını sorup cevaplayabilen analitik bir eğitim sistemini uygulayabildiğimiz oranda, onların herhangi bir gruba devşirilmeden, iyi vatandaş olmalarını sağlayabiliriz.

Bir önceki yazımızda okul öncesi eğitimle ilgili düşüncelerimi aktarmıştım. İlköğretimde çocuk için artık öğretmeni rol model olmaktadır. Öğretmenin davranışları, söyledikleri,  öğrettikleri doğrudur ve o bilgiler çocuk için temel özellik taşır. Bu dönemde çocuğun okumayı, yazmayı, öğrendiği şeyin kendisine mutluluk verecek bir şekilde takip edilip paylaşılması eğitime olan sevgisini geliştirir. Bunun için ilköğretimin baş etkeni olan öğretmenin en önemli görevi çocuğa okumayı ve bilgi edinerek öğrenmeyi sevdirmek olmalıdır. Bu sevgi, çocuğun tüm öğretim dönemi dâhil, hayatı boyu başarısındaki en önemli etken olacaktır. Bundan sonra çocuğun hangi alanda ilgisinin ve kabiliyetinin tespiti gelir. Bu tespit istikametinde ikinci ve üçüncü dörtlük dönemlerde yönelişleri doğru yapılabilirse öğretim kolaylaşacak ve eğitim daha kaliteli hale gelecektir. Sosyal yönü kuvvetli bir çocuğun kendi alanına, fen-matematiği kuvvetli olan çocuğun bu alana, el becerisi ve kabiliyeti olanın bu alana v.s, yönlendirilmesi eğitimin kalitesini artıracak, çocuklarımızın daha iyi yetişmesini sağlayacaktır.

Öğretim kurumlarımızın öncelikli hedefi insanlarımızın iyi birer vatandaş olmalarını sağlayan ortak değerlerimizi öğretmek olmalıdır. Bu,  sorumluluk bilinci, paylaşmak bilinci, adalet bilinci, vatanseverlik bilinci, çevre bilinci gibi hususlarda da bilgilendirilmeler yapılarak ve bu konularda da etkili olarak sağlanabilir. Kitabın ve okumanın sevdirildiği bir öğrenci zaten Türkçe, Matematik, Fen, Tarih, Coğrafya gibi müfredatındaki konuları çok rahat öğrenecektir.

Birinci 4 ve ikinci 4 yıllık eğitim dönemlerindeki önemli bir diğer husus çocukların kabiliyetlerine göre HOBİ sahibi olmalarını sağlamaktır. Bir spor dalı, bir müzik aleti kullanma, resim-heykel gibi bir el becerisi kazandırma, şiir yazma gibi bir kabiliyeti geliştirme, onların zamanlarını bu alanlarda geçirmelerini sağlayarak ruh ve beden sağlıklarının daha iyi olmalarına katkı verir. Bir diğer önemli konuda doğru dini bilgilerinin verilmesidir. Bu konuda yeterli ve yerinde bir din bilgisi, pedagojik eğitim de almış din öğretmenlerinden istifade edilmelidir. Din adamı olmak gibi özel bir hedef yok ise aşırıya gitmemeye dikkat edilmelidir. Din eğitimi vereceğim diye çocuklarımızın kişiliklerini yanlış etkileyecek bilgilerle kafaları karıştırılmamalı, çocuğun mesleki bilgi ve becerisini kazandıracak eğitim de ihmal ve ikinci plana atılmamalıdır.

Üçüncü 4 lük dönemlerde ya bir meslek lisesinden mesleki beceri kazandıran bir eğitim, ya da meslek yüksek okulu heves kabiliyetine uygun bir fakülte hedeflenerek öğretim sürdürülmelidir.

Okumayı sevmek, kitapları sevmektir. Okumayı severek yapan, bilmenin farklılığının zevkini alan öğrenci için okul angarya olmaktan çıkıp zevkle gidilen bir adres, sınıf ve arkadaşları ise geleceğin beraber planlanıp hazırlanıldığı bir yer haline gelir. Öğretmen artık öncelikle yönlendirici ve yol gösteren bir rehber konumundadır. Eğitim kurumları ise geleceğin halkını oluşturacak olan fertlerin daha bilgili, daha insani değerleri kazanmış ve faydalı olmasını sağlayan adresler olacaktır.

 

Bunu sağladığımız zaman başarı artacak, kalite artacak ve çocuklarımız her yönü ile çok daha iyi bir vatandaş olacaktır. Eleme imtihanlarındaki cevapsız veya 1- 2 doğru cevabın  %50-60 oranlarda verildiği, eğitimimiz için hiç de hoş olmayan, çok belirgin bir başarısızlık göstergesi olan durumlardan kurtulabiliriz

Öğretmenlerimizin bu konularda sorumlulukları büyüktür. Onlar toplumun geleceğini inşa eden insanlar olup, buda mesleklerine kutsallık verir. Bu sebeple de kurucu Devlet Başkanımız, birinci Cumhurbaşkanımız Mustafa Kemal Atatürk  ‘ Öğretmenler Cumhuriyet sizin eserinizdir. Sizden fikri hür, vicdanı hür, irfanı hür nesiller ister.’ demiştir.

İyi bir eğitimle,daha iyi bir vatandaş misyonu olan mutlu  bir gelecek dileğiyle.