Sıkça kullandığımız bir tabirdir “eğitim şart!” sözü. Peki, hemen herkese bir şekilde eğitim veriyoruz da, niye sık sık bu sözü etmek zorunda kalıyoruz?
İyi eğitim veremiyoruz da ondan.
Çünkü eğitim alanların sayısındaki artış olmakta fakat eğitimin kalitesinde bırakın artış olmayı ciddi düşüşler yaşamaktayız da ondan.
Bu sıralarda herkesin dilinde olan PISA testlerindeki başarısızlığımız, dünya ölçeğinde ne kadar gerilerde kaldığımızı yüzümüze çarptı. Ama zaten şöyle kabaca bir gözlem bile eğitim kalitesindeki düşüşü görmemize yeter.
TV’lerin halk içinden canlı yayınlarına bakınız. Yabancı TV kanalları ülkelerindeki sıradan insanlara mikrofon uzattığında çok akıcı ve düzgün cümlelerle insanların meramlarını anlattıklarını görüyoruz. Oysa bizim halkımızın içinde beş tane düzgün cümleyi peş peşe kurabilenlerin sayısı çok çok az.
PISA testlerinde çocuklarımızın kendi dilinde (Türkçe) okuduğunu anlama ve anlatma becerisi konusunda 72 ülke arasında 50. olması şaşırtıcı olmasa gerek.
Gelişmiş ülkelerde nüfusun en az yüzde beşi dünya klasmanında üst sıralarda yer alabilecek şekilde yetiştirilir. Bizde bu oran yüzde biri geçmez.
Birkaç meslek grubu haricinde ve bazı istisnai özellikli insanlarımızı hariç tutalım. Gelişmiş ülkelerdeki meslektaşlarının bilgi seviyesine erişebilenlerin oranı sizce ne kadardır? Çok az.
Dünya çapında siyasetçi, dünya çapında sanatçı, dünya çapında bilim adamı yetiştirebiliyor muyuz? Çok az.
Gençlerimizin yüzde kaçı alanında dünya çapında olmayı hedefliyor? Onlara böyle bir hedef gösterecek, bu hedefe ulaşmak için motive edecek bir devletimiz var mı? Hayır.
Okullarımızda tarihimizi ve dinimizi de öğretemiyoruz.
Devlet adamlarımız bile milletimizin yetiştirdiği en büyük insanları bir gün aşağılarken, ertesi gün saygı sunmaktalar.
Camilerimizde görevli hocalarımız kendi kutsal kitaplarının mealini bile okumuyor, sadece Arapça aslı ile ilmihal kitaplarını okumakta yeterli görüyor. Dinimizin en temel konularını anlayan ve anlatabilen hoca sayısı çok az.
Hayata dair pratik bilgileri de öğretemiyoruz. İlk yardım, yabancı dil, görgü kuralları, yüzme, yemek, dikiş, basit tamir işleri gibi beceriler edinmeden hayata atılıyorlar.
******************************************
Temel Bilgi ve Değerleri Neden Öğrenemiyoruz?
Milli ve evrensel değerler ile temel bilgileri gençlerimiz neden öğrenemiyor? İnsanlarımız aptal veya geri zekâlı olduğundan mı? Asla.
İki ana sebebi var bunun:
İlk olarak Eğitim sistemimiz yanlış kurgulanmış, yanlış işletilmekte.
PISA Direktörü Andreas Schleicher Türk öğrencilerin bir şeyi ezberlemek ve onu kâğıda dökmek konusunda iyi notlar aldığını fakat ellerindeki bilgiyi yaratıcı bir şekilde uygulamakta başarısız olduğunu söylüyor. Ezberlemek ve kâğıda dökmek ise artık dünyada daha önemsiz. Değişen dünyada yeni yetenek çeşitlerine ihtiyacınız var. Ve Türk sistemi buna uyum sağlayamadı.
Adam kibarca bize kibarca “eğitimde çağdışı kaldınız” diyor ki, haksız sayılmaz.
İkinci temel sebep öğretmen kalitesi.
Eğitimin kalitesi öğretmen kalitesi ile ölçülür. “İyi öğretmenler araştırmacıdır, sadece ders kitabında ne yazıyorsa onu öğretmezler. Hükümet öğretmenliği hem finansal hem entelektüel açıdan çekici kılmalı.”
“Her okul nitelikli olmalı. Finlandiya’da okullar arasındaki eğitim kalitesi en fazla yüzde 5 oranında değişiyor. Vietnam, Güney Asya keza böyle.”
Finlandiya’da en iyi ve en kötü okul arasındaki fark en fazla yüzde 5 ilken Türkiye’de aynı şehirdeki bir mahallenin okulu ile komşu mahallenin okulu kaliteleri arasında uçurum olabiliyor.
Böyle bir yapıda sınavı kaldırıp, “en iyi okul, evinize en yakın okuldur” demek asla gerçekçi değildir.
Eğitime dair bu temel meseleleri ve diğer sorunları çözmek için öncelikle uzmanların geniş bir çalışması sonucu hazırlanmış uzun vadeli stratejik planların istikrarlı bir şekilde uygulanması ile mümkün olabilir.
Bizde ise en sık değişen bakanlık Milli Eğitim Bakanlığıdır. 15 yılda 6 bakan değiştirdik ve her gelen bakan işe sıfırdan başlayarak kendince reformlar(!) yaptı.
Bu dönemde mesela ortaokuldan liselere geçiş sistemi 5 defa değişti.
Uzun yılların tecrübeleri heba edilerek, Yatılı Bölge Okulları, Askeri Liseler kapatıldı.
Sadece 2017 yılında 176 ders müfredatı iktidarın ideolojisine göre değiştirildi.
Belki bunları bile anlayışla karşılayabiliriz. Ama “Cumhuriyet, Türklük, milliyetçilik, laiklik, çağdaşlık, Atatürk İlke ve İnkılâpları” gibi kavramların ders kitaplarından çıkarılmasını anlamamız mümkün olamıyor.
Türkiye’nin en öncelikli meselesi Milli Eğitim Sistemimiz; eğitim sistemimizin en önemli meselesi ise iktidarın zihniyetinin “fikri hür, irfanı hür, vicdanı hür nesiller yetiştirme” hedefinden uzak olmasıdır.