Eğitim Kurumları ve Teftiş Olgusu

92

Bir önceki yazımda: “okullarda yıllardır halı altına süpürülmüş, görmezden gelinen, “ivedilikle çözümlenmesi gereken” birçok sorunun hala; yönetici, öğretmen, öğrenci ve velileri endişelendirdiğini” vurgulamıştım.

Bunlar; okulların “rehberlik ve teftişi” başta olmak üzere, bağışlar, kaynak ders kitapları, öğrenci servisleri, öğrenci kıyafetleri, okul giderlerinin temini, öğrencilerin beslenme sorunları kantinler vb. şeklinde sıralamıştık.

 

Eğitim öğretim bir sistemler bütünüdür. Tüm yönleriyle ele alınmalıdır. Bir veya birkaç yönü ihmal edildiğinde; “eko sistem” gibi kendisini sağlıklı sürdürme dengesini kaybeder. Büyük sorunlar yaşar, sarsıntılar geçirir.

Yıllardır resmi ve özel eğitim kurumlarımız, alanlarında yetişmiş konunun ehli müfettişler tarafından; “rehberlik ve teftiş”e tabi tutulmaktaydı. Bu sayede kurumlar 1739 sayıl Milli Eğitim Temel Kanunu’nda belirlenen, Türk Milli Eğitiminin genel ve özel amaçları doğrultusunda, faaliyetlerini titizlikle sürdürmeye yönlendirilirdi.

Öğretmen ve yöneticilerin çalışmaları müfettişlerce bu doğrultuda gözden geçirilir, sapmalar, ihmaller varsa;  “öneriler, uyarılar” da bulunularak rehberlik yapılırdı. Daha sonra da teftiş edilerek, raporla durum ortaya konurdu. Müfettişin adı bile kurumların kendisine çekidüzen vermesine, azimle ve titizlikle çalışmasına yeterdi.

Teftişin adı biraz soğuk olsa da, son yıllarda pozitif anlamda güzel değişim yaşamıştı teftiş sistemi. Kurumlara bu sayede yenilikler, değişim ve motivasyon geliyordu. Her kurumun grup müfettişleri olurdu. Telefon açıp bir şeyler sorabilme imkânları vardı öğretmenlerin.

Öğretmenler ve yöneticiler sıkıntılarını, başarılarını paylaşma, dertleşme, belki de bir bakıma “deşarj olma” fırsatı buluyordu. Çünkü bu üçlü birbirini anlayabiliyordu.

Müfettiş de insan, onun da bazen hatası olabilir. Bundan dolayı “teftiş sistemi” ni ve tüm müfettişleri eleştirmek haksızlık olur.

Ben de on yıldan fazla öğretmen olarak teftiş geçirdim. Bazen üzüldüm, fakat hiçbir zaman teftişin kalkmasını istemedim. Beni, müfettiş olmam için yönlendiren, teşvik eden yine müfettişler oldu. Başarılarımı onlar gördü, ödüllendirdiler, yanımda yakınımda oldular. Üst makamlara taşıdılar.

Teftişin gerçek yararına inanmış eğitimci ve eğitim kurumlarının, müfettişlerin gelmesini sabırsızlıkla beklediğini bu yüzden iyi bilirim.

Yıllar önce İzmit’in Sultaniye Köyü’ne teftiş için gitmiştik. Bizi uzaktan gören tek öğretmen, bize doğru var hızıyla koşmaya başlamış ve ağlayarak boynumuza sarılmıştı. “Nerede kaldınız sizi sabırsızlıkla bekliyordum, gözlerim yollarda kaldı” diye hıçkırıklara boğulmuştu. O an çok duygulu anlar yaşamıştık. Benzer müspet örnekler hayli çoktur. Neticede, “rehberlik ve teftişin” eğitim kurumlarının, “olmazsa olmaz” ı olduğu bir gerçektir.

 

Rehberlik ve teftiş eğitim öğretim kurumlarından kaldırıldığında, birçok sorunu da beraberinde getirmiştir. İşte bunlarda bazıları:

-Eğitim öğretim yılı başında, müfettişlerce kurumlarda yapılan mesleki toplantılarda; sistemle ilgili olarak, duyurulması gereken çok önemli yeniliklerden, hatırlatmalardan, pozitif katkılardan, destekten, motivasyondan öğretmen ve yöneticiler mahrum bırakıldı.

-Birkaç okul öğretmenlerinin bir araya gelerek yapılan bu toplantılar artık olmadığından, öğretmenler arası tanışma, kaynaşma ve fikir alışverişi imkânı kalmadı.

-Okul kantinleri eğitime olumlu katkıda bulunma amacını yitirdi. Öğrenci sağlığından önce kar etme amaçlandığından, zararlı ve fahiş fiyatlarla örünler, sağlıksız ortamlarda satılmaya başladı.

-Öğretmenlerin planlamaları ve yıllık tüm çalışmaları müfettiş rehberliğine tabi tutulmadığı için; amaçtan sapmalar, eksiklikler, hatalar düzeltilememekte. Bu yüzden bazen zamanında konular bitirilememektedir.

-Bazen seçilen yöntem ve teknikler derslerle uyum sağlayamamakta. Bazı önemli konular unutularak öğretilememekte, ya da önlem alınamamaktadır. Öğrenciyi ölçme ve değerlendirme yöntemlerinde hatalar yapılmaktadır.

-Sınıf kitaplıkları denetlenemediği için öğrenci seviyesinin üzerinde, içeriği hatalı ve zararlı kitaplar öğrencilere okutulabilmektedir. Bu hususta veliler çocuklarının okuduğu hikaye ve  masallard, rastladıkları uygunsuz ifadelerden hayli rahatsızdırlar.

-Okulun performansı teftiş sonunda ortaya konularak öğretmenler kurulunda değerlendirilmekteydi. Bu fırsatta kalmadı. Öğretmen ve yöneticiler, başarının neresinde, ne miktarda olduklarının farkında değiller. Bu yüzden kendilerini hangi yönde ve ne kadar geliştirmeleri gerektiğine dair güdüleyici ve itici bir motivasyondan yoksun kaldılar.

-Özellikle toplu taşıma okullarının öğrenci servisleri ve ihale ile dağıtılan kumanyalar denetim dışı kaldı. Oysa müfettişlerin denetiminde, “ayakta öğrenci olmaması, öğrenci durakları, hatların uzaklık yakınlık durumlarının uygunluğu, beslenme için dağıtılan yiyeceklerin gramajı, tazeliği, zamanında ulaştırılması vb”. durumlar gözen geçirilir, aksayan hususlar düzeltilirdi.

-Eğitim kurumlarının tüm bölümlerinin amaca yönelik kullanılmasında aksaklıklar yaşanabilmektedir. Örneğin: Bir kurumda teftiş yaparken, öğretmenler odasının derslik yapıldığına, öğretmenlerin odasız bırakıldığına tanık olmuştuk. Hemen farklı çözüm yolları ile bu sorun giderildi.

-Özellikle de öğretmenlerin sicil amirliğinden müfettişlerin(ilköğretim için) çıkarılması, başarılarının yeterince görülmemesine, mağdur olmalarına sebep olmuştur.

-Ders kitapları ücretsiz dağıtıldığı için, kaynak ders kitabı alma yasağı vardır. Buna rağmen bazı okullar velilere parayla kaynak kitap aldırmaktadırlar. Oysa bu duruma teftişlerin olduğu yıllarda asla fırsat verilmezdi.

-Öğretmenin kafasına takılan bir eğitim sorununu danışacağı, fikir alabileceği, uzman bir rehberi artık kalmadı.

Bütün bu yazdıklarımın daha ötesinde, akla gelmeyecek kadar yararı olan teftiş sisteminin kaldırılması büyük bir hatadır.

 

Millî Eğitim Bakanı Sayın Ziya Selçuk beyefendi sistemi çok iyi bilenlerdendir. Kendisine ulaşma imkânım olsaydı, iki önemli şeyi ısrarla ve ivedilikle kendisinden istirham ederdim:

1-Maarif Müfettişleri istihdamının eski işlevselliğine yeniden getirilmesi,

2-Okullarda okutulacak masal, hikâye, roman vb. kitapların yeniden T.T.Kurulu tarafından incelemeye tabi tutulması.

 

Bundan sonraki yazımda “armalı soygun” iddiaları ele alacatır.

Sevgiyle kalın…