Böyle günlerde ekonomiden bahsedilir mi diyenler olabilir belki ama, bakın tarihe kayıt düşmek adına bugünlerde mutlaka araya ekonomiyi sıkıştırmak gerektir.
Neden?
Çünkü, Başbakan, bu panik halini, Cumhurbaşkanlığı, başkanlık gibi olağanüstü hırslarını frenlemezse hem kendi sağlığı tehlikeye girecek ve hem de ülkenin yakın geleceği kararacaktır. Ekonomi bu gerginliği kaldıramaz. Zaten örtme, gizleme, kamufle etme politikasıyla bugüne gelen ve efsanelerle getirilen ekonominin Allah korusun tepetaklak gitme ihtimali var ve bunun da tek sorumlusu Başbakan Recep Tayyip ERDOĞAN olur. İşte tarihe kayıt düşmek dediğimiz de tam bu.
Ekonomi ile ilgili olarak yapılan gizlemeleri bugüne kadar çok yazmaya çalıştık.Ama, bir de Ege CANSEN gibi ülkemizde sözü geçerli bir Ekonomisti dinlemekte yarar var. 8 Haziran tarihli yazısı aynen şöyle:
“AKP, daha doğrusu Recep Tayyip ERDOĞAN 2002 yılının sonunda iktidara geldi. 10 yılı aşkın bir süredir Sayın ERDOĞAN(R.T.E.) “tek adam” olarak ülkeyi yönetmektedir. R.T.E.’nin yönlendirdiği Türkiye’nin 10 yılda mucizevî bir iktisadi gelişme gösterdiği şeklinde yaygın bir söylem var. Bu söylem, sadece Türkiye’de değil yurt dışında da yaygındır. Acaba bu sav, bir gerçeğin ifadesi midir? Yoksa bir efsane midir? Bugün bu savı eleştirel bir açıdan irdelemek istiyorum.
BİRİNCİ EFSANE: KİŞİ BAŞINA MİLLÎ GELİR ÜÇ KAT ARTMIŞTIR
Yanlış. Doğrusu, kişi başına millî gelir 10 yılda % 45 artmıştır. Üç kat artmış hesabı (ki, aslında 2 kat artmış veya 3 katına çıkmıştır demek gerekir) cari dolar fiyatlarıyla yapılan bir tercüme hatasıdır. Her ülkenin millî geliri ve büyümesi ulusal para ile hesaplanır. Ulusal para biriminin dolar karşısında değerlenmesi veya değer kaybetmesi büyüme oranını değiştirmez. Mesela 9 Haziran 2008’de 100 Japon Yen’i 0.94 dolar ederken, 24 Ekim 2011’de 100 Japon Yen’i 1 dolar 32 sent’e yükselmiştir. Japon parası, Dolara göre % 40 değerlenmiş ve Japonya’nın gerçekte pek de artmayan kişi başına millî geliri, cari dolar kuruyla hesaplandığında % 40 artmıştır. Ama hiçbir Japon Başbakanı, bununla böbürlenmemiştir.
İKİNCİ EFSANE: 10 YILDA TOPLAM MİLLÎ GELİRİMİZ ÇOK HIZLI ARTTI
Yanlış. Son 10 yılın ortalama büyüme oranı % 5’tir. Bu oran önceki 80 yılın ortalama büyüme hızına kabaca eşittir. Değişen bir şey yoktur. Faraşlaşan cari açık devalüasyon krizine sebep olmasın diye, büyüme hedefi 3 yıl için % 5’e bağlanmıştır.
ÜÇÜNCÜ EFSANE: TÜRİYE EKONOMİSİ BÜYÜKLÜKTE DÜNYA 17’NCİSİ OLDU
Olmadı; zaten öyleydi. 1993 yılında da Türkiye, toplam millî gelire göre dünyanın en büyük 17. ekonomisiydi. Bazen bir basamak çıktı, bazen bir basamak indi. 19 yıl sonra 2012’de de büyüklük sırası değişmemiştir. Yani dünyanın 17’nci büyük ekonomisidir. Önümüzdeki 10 yılda da bu değişmeyecektir.
DÖRDÜNCÜ EFSANE: IMF BORCUNU SIFIRLADIK, BORÇSUZ ÜLKE OLDUK
Eksik konuşarak yalan söylemek işte budur. AKP’nin ekonomide aldığı en başarısız sonuç, dış borç yükünün aşırı artmasıdır. (Diğer yandan efsanenin çıkış sebebi de budur.) Dış borçlarımız, 2002’deki 130 milyardan, 2012’de 337 milyar dolara çıkmıştır. Çıkış devam etmektedir. Ülkemiz, hiçbir dönemde bu kadar çok dış borç yükü altına girmemiştir. IMF’ye olan borçlar, vadeleri geldiğinde yabancı bankalardan alınan yeni döviz borçlarıyla kapatılmıştır. Olay bundan ibarettir.”