Edile-i Şeriyye dini deliller anlamına gelir. 4 bölümden oluşur.
1- Kitap: Kuran-ı Kerim
2- Sünnet: Peygamberimizin söz ve davranışları
3- İcma-i ümmet: İslam âlimlerinin bir konu üzerindeki olumlu ya da olumsuz görüş birliği
4- Kıyas-ı fukaha: Birbirine benzeyen iki meseleden birinin hükmünü diğerisi içinde geçerli kılmaktır.
Dinimizde ana kaynak K.Kerim’dir.
K.Kerim hakkında kısaca bilgi edinelim.
23 senede nazil olmuştur.
Peygamber efendimiz zamanında kitap haline getirilmemiştir.
İçerisinde 30 cüz, 114 sure, 6666 ayet vardır.
Yasin suresi K.Kerim’in kalbi olarak kabul edilir.
Kevser suresi ise mim’siz ve cim’siz suredir.
En uzun suresi 286 ayetle Bakara suresidir.
En kısa suresi ise 3 ayetle Kevser suresidir.
Mekke’de inen ayetlere Mekki ayetler,
Medine’de inen ayetlere Medeni ayetler denir.
Mekki ayetler genellikle iman ve itikat konularından bahseder.
Medine’de inen ayetler ibadet, ahlak ve muamelat (suç ve ceza) konularından bahseder. İlk vahiy Alak suresinin ilk beş ayeti olup “Yaradan Rabbinin adıyla oku” diye başlar.
Bundan Müslüman’ın dini ve dünyevi konularda bilgili olması gerektiği anlaşılır. İkinci inen vahiy temizlik ile ilgilidir.
Bundan da Müslümanların maddi ve manevi olarak temiz olması gerektiği anlamı çıkar. Peygamber(sav) Hud suresi beni ihtiyarlattı buyuruyor.
Buda “Emrolunduğun gibi dosdoğru ol.” İfadesidir.
Bundan da Müslümanların dürüst ve güvenilir olması gerektiği anlaşılır.
Bu üç ayetten yola çıkarak Müslüman’ın tarifini şöyle yapabiliriz. Müslüman: Bilgili, temiz, dürüst ve güvenilir insandır.
Bu tarifin altını, üstünü, önünü ve arkasını çizip çerçeve içine almak gereklidir. Bu izahtan sonra esas konumuza geçelim.
Dinimizde ana kaynak K.Kerim’dir. Bir sorunun cevabı, bir meselenin hükmü verileceği zaman müracaat edilecek ilk kaynaktır.
Ama her meselenin hükmü Kuran’da yer almaz.
O zaman devreye sünnet dediğimiz husus girer. Sünnete ve hadislere müracaat edilir.
Peygamberimiz(sav) veda hutbesinde size iki kaynak bırakıyorum, onlara sımsıkı sarıldıkça delalete düşmezsiniz. Birisi Allah’ın kitabı K.Kerim diğeri ise benim sünnetimdir.
K.Kerim evrensel bir kitaptır.
Kıyamete kadar gelecek tüm nesillere hitap etmek, yol göstermek için gönderilmiştir. Peygamberimiz(sav) zamanında gelen ayetler vahiy kâtiplerince yazılıyordu fakat toplu halde değillerdi.
Hz. Ebubekir(ra)’ın hilafeti zamanında Hz. Ömer(ra)’ın teklifi üzerine
Zeyd b. Sabit(ra) başkanlığında kurulan bir komisyon tarafından toplanarak kitap haline getirilmiştir.
Hz Osman(r.an) Hilafeti zamanında da çoğaltılarak büyük merkezlere gönderilmiştir. Daha sonra İslam coğrafyası genişleyip Müslümanların sayısı çoğaldıkça Kuran’a vukufiyet azalır.
Harekesiz kuranlar okunamaz ya da yanlış okumalar çoğalır.
Bunun üzerine Kuran’ı Kerimi harekeleme ihtiyacı doğar.
Halil b. Ahmet vb Arap dil bilimciler tarafından kuran harekelenir.
Zamanın ihtiyaçları göz ardı edilmemiştir.
Eğer sahabe (r.anhum) böyle davranmasa idi şuan elimizdeki Kuran’ın İncil’den farkı olmazdı.
Piyasada bir biri ile çelişen birçok kuran olurdu.
Sünnete gelince:
Sünnet hadisi de içerisinde bulunduran geniş bir kavramdır.
Peygamber(sav)’in söz ve davranışlarını içerir ve üç bölüme ayrılır.
a -Kavli Sünnet: Peygamber(sav)’ın sözleridir. Hadis dediğimiz bölümdür.
b -Fiili Sünnet: Peygamber(sav)’ın hal hareket ve davranışlarıdır. Giyim kuşamı cemiyet içerisindeki davranışları vs.
c -Takriri Sünnet: Sahabelerden herhangi birisinin yapmış olduğu işi peygamberimizin onaylamasıdır.
Bir yolculuk esnasında sahabeden biri su bulamadığı için teyemmümle namaz kılar vakit çıkmadan su bulunduğu halde namazı yeniden kılmaz dönüşte durum Peygamberimize anlatıldığında peygamberimiz yapılan işin doğru olduğunu söyler.
Devam edecek