Ne güzel söylemiş eskiler: “Edeb Yâ Hû…”
İslam’ın insana kazandırmak istediği “asaletin” çok veciz bir ifadesidir bana göre bu yakarış…
Evet, İslam insana asalet katar.
Çünkü İslam’a göre, konuşma biçiminizden düşünce biçiminize, niyetinizden karşınızdaki insana muamelenize kadar her alanda belli bir “ölçüyü”, “zarafeti”, “nezaketi” ve “hassasiyeti” gözetmeniz, kamil bir insan olmanız için gereken en önemli şartlar arasında yer alır.
Bunun içindir ki Hz. Peygamber’e (S.A.V.) Kur’ân-ı Kerîm’de insanları Allah-ü Teâlâ’nın yoluna “hikmet ve güzel öğütle çağırması, en güzel şekilde mücadele etmesi” (Nahl, 125) emredilmiştir. Zira insanlara yumuşak davranmayıp, kaba ve katı kalpli biçimde yaklaşmanın kaçınılmaz neticesi insanların o kişinin etrafından dağılıp gitmesidir (Âl-i İmrân, 159).
İşte bu tutum İslam ahlakının en önemli ilkelerinden biridir.
Yani bir Müslüman insanları rencide etmeden meramını anlatmak zorundadır.
Dolayısıyla İslam “edebinin” ayrılmaz bir parçasıdır bu tutum.
Bunları neden mi vurguluyorum?
Bir – iki haftadır birçoğunuz gibi medyadan takip ettiğim üzere bir takım “edep dersleri” veren şahısların, bu dersleri nasıl verebildiklerini sorgulatan üsluplarından dolayı…
Ne hikmetse bu konuların ana öznesi ise her daim “kadınlar” oluyor!
Ve tam bu noktada tarihi bir gelenek yine kendini gösteriyor: Değişimin yükünü kadınların omuzlarına yüklemek…
Çok uzun zamandır süregelen bir problem de bu esnada iyice ortaya çıktı: Haddini bilememe.
Tüm bunlar bir araya gelince özellikle kadına karşı kullanılan dil o kadar nahoş, kaba ve adeta nefret içeren bir hal alıyor ki insan dehşete düşüyor!
Dünyanın ve İslam aleminin çok can alıcı meseleleri için, hatta Türkiye’de bilhassa din alanında yaşanan çok ciddi yanlışlar ve dahi zulümler için yükselemeyen sesler, neden “kadın”, özellikle de “Müslüman kadın” söz konusu olunca fütursuzca en yüksek tonuna ulaşıyor?!
Tartışılan meselelere hiç girmeyeceğim, zira “edeben” burada tartışmaktan hicab duyuyorum.
Ancak, haklılık-haksızlık meselesine temas etmeksizin konuları tartışma biçimine şiddetle itirazım olduğunu ifade etmek isterim…
Hele ki bu konuları konuşanların genellikle “erkekler” olduğu düşünülürse, bu kişilerin muhatab aldıkları insanları nasıl mahçub ve rencide ettiklerini de düşünmelerini aynı şiddette tavsiye ederim!
Pek çok değerimizin tarumar edildiği şu dönemlerde insanı insan yapan en temel değerlerden biri olarak “edebi” de yitirirsek, hele ki kendini “dindar” kabul edenlerce, kısa sürede bu toplum için “Fatiha” okumaya başlamamız gerekecek demektir…
Cenab-ı Hak bizleri “eline (E)”, “diline (DE)” ve “beline (B)” sahip olanlardan eylesin…
“Edeb Yâ Hû…”