Düşün Damlaları  (6)

18

     “İnsan, âlemin özü, özeti, meyvesidir. Tanrı mazharlarının en üstünüdür.

       Âlemin yaratılış amacıdır, yeryüzünde Allah’ın halifesidir.

       Âlemde her varlık, Allah’ın bir adının, bir sıfatının mazharıyken,

       Varlıkların sonu olan insan, Allah’ın tüm sıfatlarının tecellisine mazhardır.

       Âlem ceset, insan ise onun ruhudur.

       Melami Hamzavi büyüklerinden Gaybî Sun’ullah, şu dörtlüğünde

       Bu anlayışı çok güzel özetler:

      ‘Bir ağaçtır bu âlem

       Meyvesi olmuş Âdem

       Maksut olan meyvedir

       Sanma ki ağaç ola’ ”

       (Şehbenderzâde Filibeli Ahmet Hilmi)

x                              

     “Şu fena mülküne (yok olacak mülke) ibretle nazar kıl ey can

       Gafleti eyle heba (bırak), halî (boş) değildir meydan

       Hani Sultan Süleyman, hani iskender Han?

       Sad hezar (yüz bin yıllık) ömrü sürur ile (rahatça) geçirsen bir an

       Ne güle, ne bülbüle baki a gözüm bağ-ı cihan

       Kime yar oldu muradınca felek-i devr-i zaman

       Tama’ ve hırsa uyup nefs ile makhur (kahr) olma

       Rahatın zail olur (gider) nam-ı meşhur olma

       Sohbet-i ârif-i billaha (Allah’ı bilenin sohbetine) eriş dûr (uzak) olma

       Saltanat-ı mesned-i dünya (dünya saltanatı) ile mağrur olma

       Zevk-i dünyaya firîb olmadılar (aldanmadılar) ehl-i kemal

       Bildiler hasılı hep zıll u huve’l-lu’b u hayal (gölge, oyun ve hayalden ibaret)

       Zevke teşbihi (benzetilmesi) cihanın hele rüyaya misal

       Damen-i aşkı (aşk eteğini) tutup buldu kamu kurb-u visal (kavuşma yakınlığını)

      Yürü ey seyyah-ı avare yürü durma yürü

      Koymasın rah-ı visalden (vuslat yolundan) seni ezvak-ı misal (dünya zevkleri)

      Bu bedayi (güzellikler), bu letaif (zerafet), heme rüya vü hayal

      Yürü ey zair-i biçare (çaresiz misafir) yürü durma yürü

      Yürü ki nüzhet-i vuslatta (vuslat bağında) teali göresin (yükselesin)

      Yürü aslında fena bul (yok ol), budur etvar-ı kemal (kemale eriş)

      Yürü alayişi (gösterişi) terk et, içesin ke’s-i visal (vuslat kadehinden)

      Yürü ki saha-i hîçîde (hiçlik meydanında) tecelli göresin.”

      (A’MÂK – I  HAYÂL -Hayâl  Derinlikleri- nden.

Önceki İçerikBiz Bu Filmi Görmüştük
Muhsin Bozkurt
1944 yılında İstanbul'da doğdu. 1955'de Ordu ili, Mesudiye kazasının Çardaklı köyü ilkokulunu bitirdi. 1965'de Bakırköy Lisesi, 1972'de İstanbul Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Tarih Bölümünden mezun oldu. 1974-75 Burdur'da Topçu Asteğmeni olarak vatani vazifesini yaptı. 22 Eylül 1975'de Diyarbakır'ın Ergani ilçesindeki Dicle Öğretmen Lisesi Tarih öğretmenliğine tayin olundu. 15 Mart 1977, Atatürk Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Tarih Bölümünde Osmanlıca Okutmanlığına başladı. 23 Ekim 1989 tarihinden beri, Yüzüncü Yıl Üniversitesi Fen-Edebiyat Fakültesi Tarih Bölümünde Yakınçağ Anabilim Dalı'nda Öğretim Görevlisi olarak bulundu. 1999'da emekli oldu. Üniversite talebeliğinden itibaren; "Bugün", "Babıalide Sabah", "Tercüman", "Zaman", "Türkiye", "Ortadoğu", "Yeni Asya", "İkinisan", "Ordu Mesudiye" ve "Ayrıntılı Haber" gazetelerinde ve "Türkçesi", "Yeni İstiklal", "İslami Edebiyat", "Zafer", "Sızıntı", "Erciyes", "Milli Kültür", "İlkadım" ve "Sur" adlı dergilerde yazıları çıktı. Halen de yazmaya devam etmektedir. Ahmed Cevdet Paşa'nın Kısas-ı Enbiya ve Tevarih-i Hulefası'nı sadeleştirmiş ve 1981'de basılmıştır. Metin Muhsin müstear ismiyle, gençler için yazdığı "Irmakların Dili" adlı eseri 1984'te yayınlanmıştır. Ayrıca Yüzüncü Yıl Üniversitesi'nce hazırlattırılan "Van Kütüğü" için, "Van Kronolojisini" hazırlamıştır. 1993'te; Doğu ile ilgili olarak yazıp neşrettiği makaleleri "Doğu Gerçeği" adlı kitabda bir araya getirilerek yayınlandı. Bu arada, bazı eserleri baskıya hazırlamıştır. Bir kısmı yayınlanmış "hikaye" dalında kaleme aldığı edebi yazıları da vardır. 2009 yılında GESİAD tarafından "Gebze'de Yılın İletişimcisi " ödülü kendisine verilmiştir.