Dünya Dönüyor Sen Ne Dersen De

44

Geçen pazarki yazıma gelen yorumlara baktım… Okuyucularım sağ olsun, yorumlarını ilgiyle okuyorum ve bana yeni ilhamlar veriyorlar. Bir şey fark ettim. Sanki bilim bilgiye eşitmiş gibi bir kabul var. Daha beteri yer yer bilgiye de sadece mantıkla, akılla erişildiği yanlışına düşülüyor. Hâlbuki emin olunuz, bilimin baş düşmanı mantıksızlık değil, mantıktır.

Düşünün, Aristo, ağır cisim hafif cisimden hızlı düşer dedi diye asırlar boyu insanlar gerçekten öyle zannetti. Gayet mantıklı bir söz. Ve tamamen yanlış. Yine asırlar boyu insanlar gökyüzüne baktılar ve güneşin, ayın, her şeyin etraflarında döndüğüne inandılar. Eh mantık bunu icap ettirmez mi? Çıkın bakın gökyüzüne. Dönüyor mu dönmüyor mu?

Bazılarınca Sünniliğin temel kitaplarından sayılan El Fark Beynel Firak’ta Abdulkahir El Bağdadi ne buyuruyor (sayfa 228): “[Ehl-i Sünnet] Dünyanın durduğu ve sükûn hâlinde bulunduğu ve onun hareketinin, ancak ona arız olan deprem ve benzeri olaylarla olduğu hususlarında birleşmişlerdir. Bu, Dehriyye’den, arzın sürekli olarak yukarıdan aşağıya doğru düştüğünü iddia edenlerin görüşlerine zıttır. Eğer durum böyle olsaydı ellerimizden fırlattığımız bir taşın, ebediyyen arza düşmemesi gerekirdi; çünkü hafif olan, düşüş sırasında kendinden daha ağır olana yetişemez.” Bunlar eskidendi diyorsanız yenileri de var.

Madde acaiptir

İşte mantık böyle bir şey ve nedense hurafe ile de kolayca anlaşıyor.

Öğrencilerimi baştan sarsmak için… Hani tavuğun bacağını baştan ayırmak için, onlara şunu söylerim: “Siz maddenin şu özellikleri var sanırsınız:

Madde uzayda yer kaplar. (Hatta “madde”nin tarifi, “Uzayda yer kaplayan…” diye başlardı.)

Bir cisim aynı anda iki yerde bulunamaz.

Bir metre her yerde bir metredir.

Bir dakika her yerde bir dakikadır.

Hâlbuki bunların dördü de yanlıştır.”

Tek tek ele alayım. Madde temel tanecik dediğimiz nötron, proton, elektron, vs.’den oluşur. Bunlar en büyükleri. Bunları yapan daha da temel tanecikler var. Daha doğrusu bu saydıklarıma temel diyerek işe başlandı ve sonra temelin de temeli keşfedildi. Bunların çeşitli özellikleri var. Kütle gibi, elektrik yükü gibi, spin falan gibi. Fakat hiçbirinin hacim diye bir özelliği yok. Hacim bunların birbiriyle etkileşiminden doğan bir sonuç.

Kuantum mekaniğinde bir elektron aynı anda iki yerde, hatta her yerde bulunabiliyor!

1 dakika 700 yıl

Bu iki hikâye, atomların ve atom altının dünyasına, küçük evrene, mikro kâinata ait. Bir de yıldızların, galaksilerin evreni var: Büyük evren. Orada da Einstein’in bulduğu özel izafiyete göre ışık hızına yaklaşıldığında uzunluklar büzülüyor, zaman yavaşlıyor. Genel izafiyette kara deliklere yaklaşırsak da zaman yavaşlıyor. Samanyolu’nun merkezindeki Sagittarius A* kara deliğinin zaman ufkunun eşiğinde, geçireceğimiz bir dakika dünyada 700 yıla eşittir.

Evet öyledir. Ve madde materyalistlere bırakılamayacak kadar ciddi bir şeydir.

Bilim de mantığa hiç mi hiç bırakılamayacak kadar ciddi bir iştir.

O hâlde bilim, en sonunda gerçeği keşfedip ondan sonra da tatile çıkacak bir çaba değil. Hani geçen asırda çok moda olan söyleyişle varılacak bir yer değil bir yolculuktur. Fakat sarhoş, yalpalayan bir yolculuk değil. Evrene bakan, sonra tekrar bakan, sonra bir daha bir daha bakan ve her bakışında bir önceki görüşünü yanlışlayıp şimdi olan biteni daha iyi anlayan bir keşif sürecidir bilim.

Biraz Arabesk

Fizikokimyada sınır kanunları dediğimiz bir anlayış vardır. Lisede okuduğumuz ideal gaz kanunu, kimyaya başlarken anlatılan ideal çözelti kanunu hep belli yoğunlukta sistemler için geçerlidir. Düşük basınçlar, seyreltik çözeltiler için… Gazı biraz yoğunlaştırırsanız ideal gaz kanunu çalışmaz. Başka bir denklem kullanmaya başlarsınız. Daha da yoğunlaştırırsanız daha da başka bir denklem. Tıpkı bunun gibi Newton kanunları moleküller seviyesine kadar küçüklüklerde, gezegenler seviyesine kadar büyüklüklerde geçerlidir. Sınır kanunudur. Kuantum teorisinin ve izafiyet teorisinin sınırları var mıdır, nerededir, henüz bilmiyoruz.

Bu yüzdendir ki bilimde sözü üstüne söz söylenmeyecek, mutlak bilgiyi konuşan otoriteler yoktur. Bu yüzdendir ki Karl Raimond Popper’in, “Bilim yanlışlaya yanlışlaya ilerler.” sözü doğrudur. Ama büyük keşifler yapmış, evreni daha iyi, daha iyi anlamamızı sağlamış büyük bilim adamları vardır ve onlar da hata yapabilir. Hatasız insanlar tanıyorsanız hatalı yoldasınız.

Ne diyor şarkı: Dünya dönüyor, sen ne dersen de. Bir de: Hatasız kul olmaz.