DTP Kapatılmamalı mı?

202

Yargıtay Cumhuriyet Başsavcısı Abdurrahman Yalçınkaya, Demokratik Toplum Partisi (DTP) hakkında Anayasa Mahkemesi’ne kapatma davası açtı. Mahkeme ile ilgili süreç başladı.


DTP’nin terör örgütünün İmralı’daki başı tarafından kurdurulduğu, milletvekillerinin bu şahsın tercihi ile seçildiği ve partinin buradan yönetildiği herkes tarafından bilinen bir gerçek. İtiraf etse de etmese de her kesimden insan mevcut anayasa ve kanunlara göre kapatma işleminin geç bile kaldığının farkında.


MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli’nin ifadesiyle “bunun aksini savunmak ve etnik kökenine bakılarak bunları çiğneyenlere imtiyazlı bir muamele yapılmasını istemek de demokrasiyle, hak ve hukukla bağdaşmayan bir garabet olacaktır.”


Buna rağmen bazıları “kapatma kararı hukuken doğrudur, ancak siyaseten yanlıştır” derken; Başbakan Erdoğan, DTP’nin Meclis dışına itilmesine karşı çıkarak, “Parlamento dışı kalırlarsa onları da dağa gönderirsiniz” dedi. Erdoğan’ın, “Elde silahla dolaşmaya gerek yok. Silahsız gelirsin, masada her şeyini konuşursun” ifadesi “bir gizli af planı” veya “yeni bir açılım” mı söz konusu yorumlarına yol açtı.


MHP, ilk planda “bölünmez bütünlük aleyhindeki suçları işleyen milletvekillerinin dokunulmazlıklarının kaldırılmasını” teklif etti, ancak Mecliste destek bulamadı. Özellikle Ak Parti’nin sözcüleri, bu kanunun çıkması halinde, “dokunulmazlıkları teker teker kaldırılan DTP’li milletvekillerinin Meclis’te tutuklanıp, partilerinin de kapatılacağı” gerekçesiyle şiddetle itiraz ettiler.


Demek ki, AKP ve yandaşları DTP’nin kapatılmasına da, suç işleyen milletvekillerinin vekilliğinin düşürülüp cezalandırılmasına karşıdır. Bu kesimin, DTP’nin ve milletvekillerinin işlediği suçları tasvip veya takdir ettiğini söylemek mümkün olmadığına göre, AKP neden bu görüşü savunmaktadır? Acaba gerçekten Türkiye için “PKK’lıların dağlarda mı olmaları yoksa Mecliste mi olmaları daha iyi!” şeklinde bir tercihten başka imkân yok mu?


Bu sorunun cevabını ararken için şu ihtimalleri düşünmek uygun olacaktır:


1- MİT’in emekli üst düzey yöneticilerinden Cevat Öneş’in iddia ettiği gibi, 5 Kasımda Başbakan Erdoğan ile Başkan Bush arasında Washington’da yapılan görüşmede “ABD ile PKK’nın tasfiyesi ve karşılığında Barzani yönetiminin tanınması hususunda anlaşmaya varılmıştır.” Bu durumda Başkan Bush’un açıklamasında belirtilen “Kürt sorununun çözümü için Türkiye adımlar atacak” sözünün gereği olarak DTP’nin Meclis’te kalması uygun bulunmuştur.


2- “Kürt sorununun” çözümü için DTP’ye rol vermek düşüncesinin uygulanabilmesi demek, İmralı’dan yazdırılan DTP siyasi taleplerine kapı aralamak demektir. Bunu sağlayacak hukuki düzenlemeler ve bu kapsamda Anayasa hazırlıklarını dikkatle izlemek gerekmektedir.


3- ABD’nin “Büyük Ortadoğu Projesi” kapsamında Barzani ve Talabani için planlanan roller uygulanmaktadır. “Büyük Kürdistan planı” için üçüncü figür Öcalan ve PKK için planlanmış rolün süresi dolmuş olabilir. Veya Öcalan/PKK, şimdilik sadece İran hedefine karşı kullanılacak bir koz olarak kullanılacaktır. (İleride şartlar olgunlaşınca yine Türkiye’ye karşı kullanmak üzere hazır tutulabilir.)


Esasen bu ihtimallerin birbirini tamamlayan sonuçlar olduğunu düşünmek mümkündür. Bu hususlar sebebiyle “DTP kapatılmasın” deniyorsa, Türkiye’de terör konusunun bir “Kürt sorunundan” kaynaklandığı yani Kürt halkına ayrımcılık yapıldığını ve “PKK’nın ve siyasi kolunun Kürt halkının demokratik hakları için çalışan yegâne temsilcisi olduğunu” kabul etmiş olursunuz.


DTP’nin kapatılamaması ve/veya suç işleyen milletvekillerinin cezalandırılamaması halinde terör örgütü kazanacağı büyük moralin yanında, bu konuda Türk devletini dize getirmiş ve bölünmenin yolunu açmış olacaktır. AKP’nin Güneydoğu’da almış olduğu oylar ve “PKK/DTP bölgeyi temsil etmiyor” söylemleri de boşa çıkmış olacaktır.

Önceki İçerikÇözüm
Sonraki İçerikBelediyelerin Birleştirilmesi
Ruhittin sönmez
Ruhittin Sönmez 1956 Bucak/ Burdur doğumludur. 1980’den itibaren Kocaeli’de yaşamaktadır. EĞİTİM: İlkokul, orta okul ve lise eğitimlerini Bucak’ta yaptı. 1973’te İstanbul Üniversitesi Kimya Fakültesi - Kimya Yüksek Mühendisliğinden ve 1995 yılında İstanbul Üniversitesi Hukuk Fakültesinden mezun oldu. İŞ HAYATI: 1978-1980 Akyazı/Sakarya Yonca Süt Fabrikası İşletme ve Laboratuvar Şefi 1980-1995 Petkim A.Ş. Yarımca Kompleksi (İşletme Mühendisi, İşletme Şefi, Başmühendis.) 1995-2001 Satış Müdür Muavini 2001’de 8. Beş Yıllık Kalkınma Planı Kauçuk Ürünleri Sanayii Özel İhtisas Komisyonu Başkanlığı yaptı. 2001-2004 Tüpraş Körfez Petrokimya ve Rafinerisi Ticaret Müdür Yrd. 2004 - 01.02.2007 Tüpraş Körfez Petrokimya ve Rafinerisi Ticaret Müdürü. 01.02.2007 - 30.09.2007 Tüpraş Körfez Petrokimya ve Rafinerisi İnsan Kaynakları Müdürü. 01.01.2008 - 30.10.2008 Yantaş Yavuzlar Plastik A.Ş. Genel Müdür Yardımcısı. 03.03.2010’den itibaren Serbest Avukat 2018’den itibaren Arabulucu Sosyal Faaliyetler: Yaklaşık 16 yıl Türk Sanat Müziği korolarında korist olarak çalıştı. (İstanbul Üniversitesi Korosu, Kubbealtı Musiki Cemiyeti ve Tüpraş Türk Sanat Müziği Grubu) 250 Mühendis üyesi bulunan Petkim Mühendisler Derneği'nde 4 yıl başkanlık yaptı. Kocaeli Aydınlar Ocağı'nda Başkan Yardımcısı, Yönetim Kurulu Üyesi ve 7 yıl Yönetim Kurulu Başkanı olarak görev yaptı. 2001-2002 yıllarında Kocaeli TV' de "Geniş Açı" adlı siyasi, sosyal, kültürel tartışmaların yapıldığı programın yapımcılığı ve sunuculuğunu yaptı. Ocak 2023’ten itibaren aynı programı noktaTV’de devam ettirmektedir. Halen Kocaeli Gazetesinde haftada 2 gün köşe yazısı yayınlanmaktadır. Bu yazıların tamamı kocaeliaydinlarocagi.org.tr sitesinde yer almaktadır.