Her zaman düşünmüşümdür. İnsanların önüne geçeyim. Yarın ahirette karşılaşacakları tehlikeyi haber vereyim. İnanan, inanmayana, yarım yamalak inanana işin özünü anlatayım. Kimse bilinçsiz kalmasın. En azından sonucunu bilerek inansın veya inanmasın, yapsın veya yapmasın.
Tabi insanlara ulaşmak zor. Ulaşsam da güven vermek güç. Ancak hiç olmazsa yakınlarıma, dostlarıma, iş arkadaşlarıma durumu izah etmeden de duramayacağım.
Bu, kapıya gelen tehlikeyi haber vermemek gibi geliyor bana. İnançsız olarak gördüğüm arkadaşlar, benim fark ettiğim dünyevi bir tehlikeye maruz kalsalar, onları uyarırdım. Hatta onları kurtarmak için kendimden fedakarlık da yapardım. O halde bu kadar ciddi bir konuda kayıtsız kalamazdım.
Bu bakımdan aşağıdaki açıklamaları yapma lüzumu hissettim:
Muhteremler, görebildiğimiz-göremediğimiz şu kainatı, bizleri, yüce Allah yaratmıştır. Hiçbir şey tesadüfen meydana gelmemiştir. Yerde ve göklerde olan her şey O’nundur. O’nun emri ve müsaadesi olmadan hiçbir şey meydana gelmez. O tekdir, çok büyüktür, çok güçlüdür, yaratılmışların hiç birine benzemez…
Yüce Allah, insanlara çeşitli zamanlarda peygamberler, kitaplar göndermiştir. Son olarak da Efendimiz Hz. Muhammed Aleyhisselamı peygamber olarak görevlendirmiştir. Ve O’na Kur’an-ı Kerimi vermiştir. Din olarak İslamı seçmiştir. Kuran’da ne yazıyorsa, Peygamberimiz ne bildirdi ise hepsi doğrudur. İslami hükümlerden açıkça anlaşılmayan veya farklı anlaşılabilen şeylere inanma konusunda esneklik olsa da islamın ana meselelerine inanmak şarttır.
İslama, Kuran’a inanmayanlar veya bazı hükümlerini beğenmeyenler, Müslüman sayılmazlar. Müslüman olmayanların ise ne kadar iyi insan olurlarsa olsunlar, ahirette Cennete gitmeleri mümkün değildir.
Yüce Rabbimiz çok merhametli, çok şefkatli olmasına rağmen inanmayanları, Müslüman olarak ruhunu teslim edemeyenleri kesinlikle Cennetine sokmayacaktır. Bu O’nun va’didir ve O va’dine aykırı bir şey yapmayacağını bizzat Kuran’da bildirmektedir.
Gereğince inanan ve ruhunu Müslüman olarak teslim edenleri Allahu Teala çok sever. Rabbül alemin onlar için ahirette hazırladığı çok güzel mükafatları Kuran’da uzun uzun saymıştır. Müslüman, ne kadar günahkar olursa olsun, hesaplaştıktan, cezasını çektikten sonra veya affedilerek cennete girecektir.
Ve ahiret hayatı sonsuzdur. Bin yıl, milyon yıl, katrilyon yıl değil, S O N S U Z…
Özetle, iman etmeyenler veya imanlarında ciddi eksiklikler olanlar, bu dünyada ne kadar iyi olurlarsa olsunlar, yaptıkları kabul görmeyecek, öldükten sonra sonsuz bir azap içersinde olacaklardır. Onlara kimse de yardım edemeyecektir.
O halde inancınızı gözden geçirin. Hazırlıksız ahiret yolculuğuna çıkmak, dönüşü olmayan bir yoldur. Bu riski göze alıyorsanız siz bilirsiniz. Ancak dünyada küçücük risklere katlanamayanların bu büyük riski göze almaları çok cahilcedir.
Ne olur iş işten geçmeden inancınızı gözden geçirin. İslamı öğrenin. Göreceksiniz ki İslam çok mükemmeldir, çok gerçekçidir.
Bazı Müslümanlara olan antipatiniz, sizi İslamı araştırmaktan, öğrenmekten alıkoymasın. Dönek diyecekler, nurcu-tarikatçı, şucu bucu diyecekler diye korkmayın. Öldükten sonra bir daha geri gelip telafi etme imkanı yoktur.
İslam öyle zor da değildir. Özetle, Müslüman olmak için gerekenleri üç grup halinde sıralıyorum:
İnançta Müslüman olabilmek için; Kainatın yaratıcısının çok güçlü, çok bilgili ve hiçbir varlığa benzemeyen bir Allah olduğuna inanmak lazımdır.
Allah’ın bu kainatı boş ve beyhude yere yaratmadığına inanmak gerekir. İnsanlığın varoluşunun yegane gayesi yüce Allah’ı tanımak, O’na ibadet ve itaat etmektir.
Yüce Allah’ın, peygamberler gönderip kitaplar indirdiğe inanmak gerekir. Görevde olan son Peygamberin Hz. Muhammed a.s, geçerli son kitap Kuran’dır.
Allah’a inanan ve O’na itaat eden mü’min kimsenin mükafatının Cennet, Allah’ı inkar eden ve O’na isyan eden kafirin cezasının cehennem olduğuna inanmak gerekir.
Allahı çok sevmeli, nimetlerinin farkına varıp şükredilmelidir. Her şeyin O’nun elinde olduğunun farkında olup sadece O’na güvenmeli, başkasından korkulmamalıdır.
İbadetlerde Müslüman olmak için; Allahın emrettiklerini yapmalı, yasakladıklarından kaçınmalıdır. Kuran’da emredilen ve Peygamberimizin hayatında örneğini bulan her tavsiye, yerine getirilmeye değerdir.
Yani namaz kılınmalı, oruç tutulmalı, zenginsek zekat verilmeli, hacca gidilmelidir. Kuran’ı okumalı, Yüce Allahın mesajını anlamaya çalışmalı, İslam iyi öğrenilmelidir.
Haram yenmemeli, içki içilmemeli, uyuşturucu kullanılmamalı, kumar oynanmamalı, faiz alıp verilmemelidir. Kimsenin canına kastetmemeli, zina etmemeli, namusa göz dikmemelidir. Hatta kimseyi incitecek söz ve davranışlarda bulunulmamalıdır. Başkasının malına, hele yetimin malına göz dikilmemeli, rüşvet alınmamalı, iftira atılmamalı, yalan söylenmemeli, sözünde durulmalıdır. Miras malı kaçırılmamalı, her kes hakkına razı olmalıdır.
Ailenin geçimi ihmal edilmemeli, fakir ve düşkünlere yardım edilmeli, anne babaya iyi davranılmalıdır. Giyim kuşam da Allahın emirlerine uygun olmalı. Gerek erkek, gerekse kadınlar tesettüre uygun giyinmelidir.
Ahlaken Müslüman olabilmek için; her iş Allah için yapılmalı, gösteriş yapılmamalıdır. Haya sahibi, alçak gönüllü ama vakarlı olunmalıdır. İnsanların arkasından konuşulmamalı. Cömert olunmalıdır. Sadece kendini beğenerek başkaları hafife alınmamalıdır. Başa geleceklere sabırlı olmalı, ibadetler üşenmeden yapılmalı, günaha düşmemek için kendini tutmalıdır.
Lütfen iş işten geçmeden bir daha düşünün. İslam-iman, çok güzel, çok tatlıdır. Dünya ve ahirette mutlu olmak İslamı anlamak ve yaşamakla mümkündür.