Eski Yeşilçam filmlerinin sonuçlarını önceden tahmin etmek çok kolaydı. İyiler kazanır, kötüler yenilir veya cezalarını bulurlardı.
Oysaki Holywood filmleri çok karmaşık ilişkiler ağı içerdiği gibi sonları da beklenmedik şekilde gerçekleşir. Halen ABD filmleri ve bundan etkilenen diğer ülkelerde yapılan filmlerde de buna benzer karmaşık ilişkiler, şaşırtıcı gelişmeler ve sonuçları görüyoruz. Hele bazen yıllarca sürebilen dizilerde her sezon, sonu herkes için sürpriz sayılabilecek bir sahne ile bitiriliyor.
Son zamanlarda Türk sinema sektörü de oldukça iyi bir performans gösteriyor. Özellikle dizi filmlerimiz ister romantik ister politik isterse sosyal içerikli olsun, film karakterlerinin karmaşık ilişkiler ağı ve beklenmedik bölüm ve sezon sonu sahneleriyle izlenilirliğini artırmayı başarıyor.
Dizi filmlerin senaryolarını yazan ekipler reytingler ve izlenme istatistiklerine göre revizyonlar yapıyor. Halkın sürpriz beklentilerini karşılayacak değişikliklerle, insanların merak içgüdüsünü tetikleyerek, oyunun izleyicisi olarak kalmasını sağlamaya çalışıyorlar.
****
Dizi filmlerde olduğu gibi sosyal ve siyasi olaylarda da karakterlerimizin çoğu oldukça karmaşık ilişkiler ağı içindeler.
Kimin elinin kimin cebinde olduğunu tahmin etmekte zorlanıyoruz. Siyasi figürlerden herhangi birinden gördüğümüz ahlaksızlık ve ilkesizlik bizi şaşırtmıyor. İlke ve ülkülerinden şüphe etmediğimiz siyasetçilerin politik tutum ve davranışlarını kökten değiştiğini gördüğümüzde tepkimiz olmuyor. Sadece bu karakter(siz)lerin hangi bedele satıldığınıve dizi filmin bundan sonraki bölümünde hangi rolü üstleneceğini merak ediyoruz.
Muhafazakâr (koyu dindar) ve din dışı bir hayat tarzını benimsemiş çevrelerin ilişkilerini konu alan dizi filmlerde ahlaksız ilişkiler dikkat çekiyor. Bunun gibi, siyaset alanında da ahlaki değerlerine, ilke ve ülkülerine aykırı davranışlar ve ilişkilere çok fazla rastlıyoruz.
Dizi filmlerde daha evliliğinin ilk aylarında bile eşini aldatan kadın ve erkekler gibi seçildiği partiden, hep kötülüğünü anlattığı partiye transfer olan milletvekilleri ve belediye başkanları bizi öfkelendirmiyor. Üstelik siyasilerin aldattıkları sen, ben, hepimiz olduğu halde.
Çok zekice soygun yapan hırsızların başarılı olduğu filmleri izlerken, soyguncuların yakalanmamasını ve aralarındaki sadakate veya menfaate dayanan ilişkilerini alkışlıyoruz. Hele bu hırsızlar yüksek teknolojiyi iyi kullandıklarında ve en tehlikeli sahnelerden hasar almadan kurtulduklarında mutlu oluyoruz.
“Yolsuzluk, Yoksulluk ve Yasaklar”ı kaldıracaklarını vaat edenlerin siyasi gücünü kullanmak suretiyle, kamu malını bir avuç yandaşa peşkeş çekerek, bu kötülükleri zirveye taşıdıklarında “yerli, milli ve dindar” sayıp alkışlıyoruz. Sabit gelirli milyonlarca insanın hakkını gasp eden bu “zeki ve ağzı laf yapan” figürlerin “başarılarından” mutlu oluyoruz.
Bazı dizilerde ülke yönetiminin en etkili birimlerinde rol alan siyasetçi ve idarecilerin, “en vatansever” diye bilinen kişilerin, aslında yıllardır başka bir ülkenin ajanı olarak görev yaptığını öğrendiğimizde şaşırmıyoruz. Hepimiz dizi filmin heyecanına kaptırmış gidiyoruz, ülkemizde de böyle “hainlerin” olabileceği ihtimalini düşünmek istemiyoruz.
*******************************
Senaryonun Suriye ve Türkiye Ayağı
Ülkelerini yöneten liderlerin çoğu toplum psikolojisi uzmanlarıyla çalışırlar. Otokratik liderler de alacakları kararları topluma kabul ettirmek için bu çalışmaları yaptırır. Önemli kararları almadan önce toplumun nasıl tepki vereceğini öngörmeye çalışırlar. Attıkları her adımda yeni ölçümlemelerle planlarında revizyonlar yaparlar.
Rusya’nın, İsrail’in ve ABD’nin liderlerinin rutin dışı, beklenmedik davranışları da dizi filmlerdeki gibi önceden yazılmış senaryoların uygulanmasından ibarettir.
Mesela Suriye’de Esad’ın başında olduğu Baas rejiminin iki hafta içinde çökertilmesi dizi filmin sezon başı sahnesi olarak zaten önceden yazılmıştı. Bu senaryodan haberi olanlar ABD/ İsrail ve Rusya idi.
Türkiye gibi senaryodan haberi olmayanlar, son anına kadar, Beşar Esad yönetimi ile ilişki kurma çabası içinde idi.
Senaryo karmaşık ilişkiler ağı içerdiği için her sahnesini ilgi ile izliyoruz.
Senaryonun bir ayağı “Rusya- Ukrayna Savaşını sona erdirmekti.” Senaryoyu yazan ABD ve Rusya’nın yazdığı senaryoda Ukrayna devlet başkanı Zelenski ya oyun dışında kalacak veya ülkesini satan bir lider rolü verilecekti. Rusya’ya Ukrayna topraklarının işgal ettiği kısmı verilecek, ABD Ukrayna’nın nadir metallerinin 500 milyar dolarlık kısmına çökecekti.
Senaryonun diğer bir ayağı ise Türkiye’de “Terörsüz Türkiye” adı altında başlatılan süreçti. “PKK ile müzakere” süreci de denilen bu bölüm aslında bir geçiş aşaması. Bir sonraki bölümde Suriye’de PYD/YPG/SDG adlarıyla örgütlenmiş PKK devletçiğinin meşrulaşmasını izleyeceğiz.
Türkiye’deki PKK’lıların Suriye’deki PYD/SDG güçlerine katıldıkları biliniyor. Buradaki “teröristlerin başı” Mazlum Abdi (Kobani) ile Suriye’ye devlet başkanı olan “terörist” Ahmet Eş Şara (Colani) arasında imzalatılan anlaşma metninin yazarları da ABD/ İsrail. Her iki “terörist” artık birer devlet başkanı rolünde.
Senaryonun Suriye ayağında Rusya’nın rolü çok azaldı. Senaryoyu yazanlar sadece ABD ve İsrail. Bu senaryonun bütününü sadece tahmin edebiliyoruz. Her bölümde şaşırtıcı gelişmeler ve dikkatimizi dağıtan bazı aktörler ve olaylar görebiliriz. Mesela bu bölgede IŞİD nasıl türedi, Irak’ın ve Suriye’nin büyük bölümünde nasıl hakim oldu? “En az 30 sene buralarda IŞİD hakimiyetine hazırlıklı olmalıyız” diyen yorumcular neden yanıldı? IŞİD kısa sürede, neden ve nasıl etkisiz hale geldi? Anlayabildik mi?
Suriye’deki filmin senaryosu, BOP denilen dizi filmin senaryosunun bir parçası sadece. Filmin Suriye bölümünü yazanların önceden belirlediği sona doğru gidiyoruz.
*******************************
Devlet Bahçeli Ve Mehmet Şimşek
Bir ameliyat geçirdikten sonra MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli’nin bir karelik dahi görüntüsü yok. Ama (eskiden terör örgütünün Meclis’teki uzantısı dediği) DEM Partilileri telefonla arıyor ve konuşuyor. Sosyal medya hesaplarından uzun uzun görüşlerini paylaşıyor.
Buna karşılık ekonominin kaptanı Maliye Bakanı Mehmet Şimşek’in görüntüsü var ama sesi yok.
Ülke yönetimindeki en önemli etkisi olan iki aktörün bu durumlarının bir benzeri Holywood senaryolarında var mıdır, bilemiyorum.