Diyanet İşleri Başkanı Mehmet Görmez, Bartholomeos’a yaptığı tarihi ziyaret sonrasında, Türkiye’nin izlediği devlet politikasının dışına çıkmış oldu.
Diyanet İşleri Başkanı Mehmet Görmez, Fener Rum Patriği Bartholomeos’u ziyaretinin ardından yaptığı açıklamada, Türkiye Cumhuriyeti’nin dini azınlıkların hakları, özellikle de Heybeliada Ruhban Okulu’nun açılması konusunda yıllardır izlediği resmi politikayı eleştirdi, bunun değişmesi gerektiğinin işaretini verdi.
Görmez’in tarihi açıklaması şöyle:
“Muadelet esasının, özellikle haklar ve özgürlükler konusunda çağdaş dünyanın üzerinde ısrarla durduğu, muadelet esasının ahlaki olmadığını düşünüyorum. Herhangi bir ülkeye, büyük bir ülkenin “sen oradaki Müslümanlara yahut dindarlara ne kadar hak verirsen ben o kadar hak veririm. Yahut ne kadar haksızlık yaparsan ben de o kadar haksızlık yaparım” demesini büyük bir ülkeye, büyük bir kültüre, büyük bir medeniyete şahsen hiç yakıştırmıyorum.”
Diyanet işleri Başkanı’nın açıklamasında kullandığı “muadelet” kelimesinin anlamı şöyle; “eşitlik, denklik, eşdeğerlik”.
Diyanet İşleri Başkanı’nın görev ve sorumluluklarını merak ettiğim için bir araştırma yaptım, sizlerle paylaşıyorum;
Kanun Numarası: 633
Kabul Tarihi: 22/06/1965
Yayımladığı Resmi Gazete Tarihi:02/07/1965
Yayımladığı Resmi Gazete Sayısı: 12038
BİRİNCİ BÖLÜM: KURULUŞ VE GÖREVLERİ
GÖREV:
Madde 1 – İslam Dininin inançları, ibadet ve ahlak esasları ile ilgili işleri yürütmek, din konusunda toplumu aydınlatmak ve ibadet yerlerini yönetmek üzere; Başbakanlığa bağlı Diyanet İşleri Başkanlığı kurulmuştur.
http://www.mevzuat.adalet.gov.tr/html/1085.html
uzunca bir mevzuat linkini paylaşıyorum, sonuna kadar okuduğum bu görev ve sorumluluklarını diyanet işleri hakkıyla yerine getirdi de, kalan vaktini değerlendirmeye çalışıyor.
Bütün Cuma Namazların da hutbede okunan İnne-ddîne ‘inda(A)llâhi-l-islâm Ayetini hatırladınız mı?(Âl-i İmrân / 19)
İnne-ddîne ‘inda(A)llâhi-l-islâm (u)(k)vemâ-ḣtelefe-lleżîneûtû-lkitâbe illâ minba’dimâcâehumu-l’ilmubaġyenbeynehum(k)vemenyekfurbi-âyâti(A)llâhi fe-inna(A)llâheserî’u-l hisâb
Meali
Allah katında din, ancak İslam dinidir. Kendilerine kitap verilenler, bunu adamakıllı bildikten sonra aralarındaki azgınlık ve haddini aşma yüzünden ihtilafa düştüler ve kim Allah’ın ayetlerine inanmazsa bilsin ki Allah, pek tez hesap görür.
Yazımı 3 soru ile tamamlamak istiyorum.
Azınlık haklarını korumanın derdine düşenler çoğunluğu neden umursamazlar?
Bu değişimin Türk Milletine ne yararı olacak?
Ayasofya neden ibadete açılmıyor?