Dışişleri’nin Stratejik Rezaleti

98

 

Stratejik Derinlik;

Dışişleri Bakanımızın kitabının adı.

Öyle bir ad ki, iki kelimelik,ama, öyle büyük ve derin çağrışımlar yapıyor ki insanda… İlk duyduğunda, tamam diyorsun işte bu. Zaten böyle bir çağrışım yapması için konulmuş bir ad olduğunu gelişmelere bakınca daha açık bir şekilde görüyorsun.

Neden?

Çünkü, dış işlerimizin, dış ilişkilerimizin geldiği noktaya bakınca, bırakın stratejiyi, bırakın derinliği hiçbir stratejinin, planın ve derinliğin olmadığı, maalesef, emirlerle hareket eden, hatta emirleri bile anlamayan bir ilişki yumağına girdiğimizi görüyoruz.

Libya’ya NATO müdahalesinin yapılabileceğini duyunca, böyle saçmalık mı olur diyen, birkaç gün sonra, müdahalenin gerçekleşeceğini görünce en ön sırada yer almak için yalvaran bir siyaset(!), bir derinlik(!),bir strateji(!)

Irak ABD tarafından işgal edildiğinde, ABD askerlerine dualar eden bir derinlik(!), bir strateji(!)

Ermenistan’a sınır kapısı açmak için papanın ve haçın önünde imzalar atan bir derinlik(!), bir strateji(!)

KKTC’yi satmak için elinden gelen her şeyi yapan, ANNAN planını destekleyen bir plan(!).

Barzani’yi destekleyip Maliki ile düşman olan ve Maliki gibi birinden hakaretler yemeye razı olan bir derinlik(!), ama sonunda Barzani ile Maliki el sıkışınca ortada kalan bir strateji(!)

İran’la Kürecik füze rampaları nedeni ile bir daha düzelmesi zor ilişkilere neden olan bir derinlik(!)

Esat’la can-ciğer kuzu sarması olup, kabineyi orada toplayacak kadar kardeşlik gösterisinden kısa bir süre sonra, Şam’da iki ay içinde namaz kılma yutturmacasına varan bir düşmanlığa dönüşen bir derinlik(!), bir ufuk(!), bir öngörü(!)

Irak’ta bütünlükten yanayız diye diye, Yahudi Barzani’ye kendi eli ile devlet kurduran bir strateji(!), bir derinlik(!)

Mısır’da gelişmeleri, ne bir sene önce görebilen, ne bir ay önce görebilen, Mısır konusunda tek başına kalmış bir derinlik(!), bir ufuk(!)

Suudi Arabistan’la bile ilişkileri belirleyemeyen ve o devletin konumunu bile göremeyip onları da karşısına alan bir derinlik(!)

Daha sayacak çok derinlikler(!), stratejiler(!), ufuklar(!), öngörüler(!) var ama, bu kadarı bile yeter.

Esas konumuza gelelim.

Suriye’nin kuzeyinde Pkk özerkliğini ilan edeceğini duyurdu ve Barzani’de Öcalan selamı ile bir kongre topladı ve Türkiye ile ilgili bu iki önemli olay karşısında bu derinliğe ve stratejiye sahip olan iktidar, şimdi ne yapacak?

Ne yapacakları kendi açılarından önemli olsa, bana ne, ama, beni de doğrudan ve kendinden daha çok ilgilendirdiği için şimdi ne yapacağız?

Suriye’nin Kuzeyinde Halep var ve Halep’te 1 milyona yakın, belki de daha fazla Türkmen var. Bunlar ne olacak?

Bu Türkmenlere destek yutturmacası ile bugüne geldiniz ve onları uyuttunuz. Şimdi Suriye’deki Türkmenlerin başına gelecek olanlar, Irak Türkmenleri’nin, mesela Musul’un, mesela Kerkük’ün, mesela Tuzhurmatı’nın başına gelirse – ki hızla oraya doğru gitmektedir – Türkiye’nin tarihî olarak konumu ne olur?

Stratejik Derinlik ve sıfır sorundan tam bir bataklığa saplanmış bir dış siyaset, tam iflas etmiş bir dış ilişkiler noktasına geldik.

Dünya liderliği yutturmacasından, ucuz propagandasından, içeriye dönük oy avcılığından, hem Türk Dünyasında itibarını ciddi oranda zedelemiş ve hem de İslam Âleminde güvenilirliğini kaybetmiş bir konum.

Türk Milleti bu kadarını elbette görüyordur.