Dünyanın sorunu, akıllılar hep kuşku içindeyken aptalların küstahça kendilerinden emin olmalarıdır. / Bertrand Russel
“Dış Türkler” Neredesiniz ?
Türkiye nüfusunun büyük bir bölümü Türk Dünyasından anavatana yapılmak zorunda kalınan göçlerle oluşmuştur.
Bugün her ailenin en azından bir ferdinin, kökünün, çekilmek zorunda kaldığımız Türk topraklarına uzandığını çok rahatlıkla söyleyebiliriz.
Anavatana yapılan göçlerin en başlıca sebebi, Türk Devletlerinin hakimiyeti kaybetmeleri sonucu uğranılan; baskı, zulüm, tecavüz, katliam ve soykırımlardır.
Bu sebeple Türk Dünyasından yapılan göçler sonucu, benim “Dış Türkler” olarak adlandırdığım zümre, hazır bir vatan bularak Anadolu’ya gelmiştir.
Anadolu’ya binlerce yıl önce yerleşmiş bulunan Türkler de, Türk Dünyasının farklı coğrafyalarından gelen kardeşlerini bağrına basmış ve hiç çekinmeden malına ve sofrasına ortak etmiştir.
Türkiye; “Dış Türkler” e ilişkin göçleri, Azerbaycan, İran, Irak, Suriye, Kıbrıs, Rodos, Girit, On İki Ada, Yunanistan, Bulgaristan, Kosova, Makedonya, Bosna, Sancak, Romanya, Ahıska, Kırım, Kafkaslar, Kırgızistan, Özbekistan, Kazakistan, Moldovya – Gagavuz Bölgesi, Türkmenistan, Nahcivan, Doğu Türkistan gibi Türk coğrafyasından almıştır.
Rusların, İngilizlerin, Almanların, Fransızların ve Yahudilerin oyunlarına yenik düşen “Dış Türkler” Anadolu’ya sığınmak gibi bir çaresizlik yaşamışlardır. Arkalarında bıraktıkları akrabaları halen kan ve gözyaşı içindedir.
Karabağ’da Ermenilerin, Doğu Türkistan’da Çinlilerin, Özbekistan’da Fergana ile Kırgızistan’daki son olayların, Irak Türklerinin, Enossis ile Kıbrıs Türklerinin, Yunanistan’da Batı Trakya Türklerinin, Bulgaristan’da 1989 göçü ile sonlanan trajik olayların, Ahıska Türklerinin ve Kırım Türklerinin sürgünlerinin ve daha nice örneklerin çok taze ve canlı olduğu bir tarihi süreci yaşıyoruz.
Yukarıda saydığımız coğrafyada yaşayan Türkler ve kendini Türk görenler veya düşmanlarınca Türk gibi görülenler, canları bahasına ve dağları, çölleri, nehirleri yürüyerek ya da yüzerek aşmak suretiyle kendilerini Türkiye’ye atmayı başarmışlardır.
Senin belki de daha henüz farkında olmadığın ama “dünyayı Türksüzleştirme projesi”nin mimarlarınca çok iyi bilinen ve Türk Milletinin üstün meziyetleri sebebiyle yürütülen, Türk’ü yok etme projesine 09 Eylül 1922’de İzmir’de düşmanın denize dökülmesi ile dur denilebilmiş ve bu durum Lozan anlaşması ve 29 Ekim 1923 tarihinde Cumhuriyetin ilanı ile hukuken tescil edilmiştir.
Şimdi yine dünyayı Türklerden arındırma projesinin mimarları; Türklüğün kalesi Türkiye’yi Türksüzleştirme çabalarını, devşirdikleri hainler eliyle uygulamaya koymuştur.
Bu planın legalleşerek hukuki bir nitelik kazanması 12 Eylül’de yapılacak olan Anayasa değişikliklerine dair referandumla gerçekleştirilmek istenmektedir. Bölücübaşı vekili Murat Karayılan’ın “PKK demokratik özerklik ilan edebilir” açıklamaları da yapılmak istenenin öncü işaretleridir.
Türk Milletine ısrarla “bu millet” demeyi sürdüren bir başbakanın sözde kürt açılımını, milli birlik ve demokrasi, kardeşlik açılımı olarak ortaya koyması ve STK’ların kadın temsilcilerine “açılımı sürdürmekten başka çaremiz yok” diyerek konuşması tam bir ibretlik vesikadır. Başbakanın kendisi ve şürekası böyle bir acziyet içinde olabilir ama büyük Türk Milletinin, sorunların çözümünde asla bir çaresizlik içinde olması düşünülemez. Büyük Önder Mustafa Kemal bizlere böyle zamanlar için “muhtaç olduğun kudret damarlarındaki asil kanda mevcuttur” diyerek yol göstermiştir ve sırf bu sebeple bile, Türk Milletinin karşılaştığı sorunları çözecek tükenmez bir gücü ve kudreti vardır.
Anayasa’dan Türk sözcüğünün çıkartılması gerektiğinin çığırtkanlığını yapan AKP’li milletvekillerini Türk Milleti çok iyi biliyor.
Türk Milletini 36 etnik parçaya bölmek mi milli birlik projesidir? Avşarları, Karakeçilileri, Yörükleri, Türkmenleri, Kürtleri etnik bir parça saymak mı kardeşlik açılımıdır?
Niye kürtlerin yabancı kaynaklarda bile kabul gördüğü şekilde Turani bir kavim ve bir Türk boyu olduğu bilimsel olarak ortaya konulmuyor? Neden millet olmanın sosyolojik ve psikolojik yanları üzerinde durulmuyor da, sorun ekonomik bağlamda ve işsizlik ekseni üzerinde değerlendiriliyor?
Dış güçlerin sonsuz desteği ile azan ve özerklik talep eden bölücü zihniyet ile Türkiye’yi masaya oturtmaya çalışan bir AKP iktidarı vardır. Bu iktidar bütün sorunların müsebbibi olarak büyük Türk milletini gösteriyor. Onlara göre Türklükten vazgeçince her sorun kendiliğinden sona erecek.
Soros Vakfının Türkiye uzantısı TESEV 24 Haziran 2010 tarihli kürt raporunda, Türk dili, Türk vatandaşı, Türk kültürü, Türk devleti gibi terimlerin kullanılmaması isteniyor. Anayasa’daki Türklük vurgusunun tamamen ortadan kaldırılması gerektiği belirtiliyor. Öte yandan Diyanet İşleri Başkanlığı da Türklüğü öven hadisleri “Peygamberimizin Çağımıza Mesajları” adlı çalışmadan çıkarıyor. Milli günlerin kutlanması vesilesi ile camilerde Türk sözcüğünün geçtiği mahyaların kaldırıldığını da hatırlıyorsunuz değil mi?
“Dış Türkler” diye tanımladığım ve bu vatanın öz sahibi olan değerli kardeşlerim; Türkiye Cumhuriyeti ve Türk Milleti kopup geldiğimiz coğrafyalarda sizinde geçmişte yaşadığınız benzer olaylar sebebiyle bugün tehlikededir.
12 Eylül referandumu bu gelişmelerin kilit noktasıdır. Türk düşmanları, hedeflediklerini Türk Milletini de kullanmak suretiyle legalleştirmek istemektedir. Bunun “hayır” oyları engellenmesi gerekmektedir. Bu bir parti veya siyaset meselesi değildir. Türk Milletinin varlığı bahis konusudur. O nedenle bu konuda en önemli görevlerden biri “Dış Türkler”e düşmektedir. Dış Türklerin bu memlekete ödemeleri gereken borçları vardır. Dış Türkler dediğimiz anavatana Türk Dünyasının dört bir yanından gelmiş olan kardeşlerimiz şimdi bu borcu ödemek üzere ayağa kalkmalı, ev ev gezmeli, gönüllere seslenerek geçmişte başına gelenler konusunda Türk Milletini uyarmalıdır. Dış Türkler bu vazifeden kaçamaz. Yoksa bu onların boynundaki en büyük vebal olur.
Ben bu “Dış Türkler” kapsamında ifade ettiğim kardeşlerimin gücünü kudretini biliyorum. Eğer onlar yani Kazak Türkleri, Ahıska Türkleri, Azerbaycan Türkleri, Kırgız Türkleri, Özbek Türkleri, Irak Türkleri, Kıbrıs Türkleri, Girit Türkleri, Batı Trakya Türkleri, Bulgaristan Türkleri, Kosova ve Makedonya Türkleri, Bosna Türkleri, Sancak Türkleri, Romanya Türkleri, Türkmenistan Türkleri, Uygur Türkleri, Kırım Türkleri, Türkiye ve Türk Milleti için ayağa kalkarlarsa, Türk Milleti birlik ve bütünlük içinde yaşamaya devam edecektir.
Hedef; hainleri düştükleri ihanet çukurunda boğmak ve ebediyen “Ne Mutlu Türküm Diyene” diyerek, başı dik, alnı açık, gururlu insanlar olarak yaşamaktır. Bunun yolu da referandumda “hayır” demekten geçiyor. Dış Türkler ses verin bakalım; neredesiniz?