Herkese Merhaba…
Herkese Merhaba…
Herkese Merhaba…
Dingonun ahırı diye bir deyim vardır…
Bilir misiniz sevgili okur?
Bilirsiniz… Bilirsiniz…
Merak ettim bu deyim nereden gelirmiş…
Araştırdım, bakın nasıl bir öykü çıktı.
Atlı tramvaylar zamanında,
Tramvaylar 2 atla çekilirken,
Dik Şişhane yokuşunu çıkabilmek için,
Azapkapı’dan takviye at alarak yokuşu çıkabilirlermiş.
Tramvay bu haliyle Taksim’e kadar gelir,
Burada çıkartılan atlar,
Bugün Taksim alanının batı kısmındaki sular idaresi maksemi ile,
Fransız Konsolosluğu arasında bir ahırda bir süre dinlendirildikten sonra,
Tramvaya bağlanmadan boş olarak Azapkapı’ya götürülürlermiş.
Taksim’deki bu ahırı Dingo adlı bir Rum vatandaş işletirmiş.
Gün boyu bir sürü atın girip çıkmasından dolayı dilimizdeki “Burası Dingo’nun ahırı mı giren çıkan belli değil” sözünün buradan geldiği söylenir…
Memleket dönmüş Dingonun ahırına…
Kimin ne yaptığı, neye hizmet ettiği belli değil…
“Söylesem tesiri yok… Sussam, gönül razı değil…” misali…
Sizinle paylaşasım geldi.
Siz yazdıklarımı düşünedurun ben müsaadenizi istiyorum.
Yeniden görüşünceye kadar en çok beni özleyin…
En çok beni özleyin… En çok beni özleyin…
Hatta bir tek beni özleyin… Özleyin…