Din Davasının Milliyetsizleştirilmesi – I

72

Bu toprakların İslâm’la ve Türklükle mayalanmasında Gazi Dervişlerin bin senelik emeği var. “Pîr-i Türkistan” Hoca Ahmet Yesevî‘nin talebeleri Alp Erenler, Hünkâr Hacı Bektaş Velîler, Sarı Saltuklar, Geyikli Babalar, Güvenç Abdallar, Barak Babalar, Hacı Bayram Velîler, Somuncu Babalar; sadece Anadolu’nun değil Rumeli’nin de medeniyetimize dâhil olmasında rol oynadılar.

Selçuklu gibi Osmanlı‘nın kuruluşunda da Âhiyân-ı Rûm (Anadolu’un meslek ahlâklı cesur esnafları), Abdalân-ı Rûm (Anadolu’nun derin dervişleri), Bacıyân-ı Rûm (Anadolu’nun genç kız ve kadınları) ve Fetayân-ı Rûm (Anadolu delikanlıları) örgütleri sahne alır. Pirleri Âhi Evran‘dır. Hem Ankara‘da 7 asır önceki ‘ilk cumhuriyet‘imizi kuran onlardır hem de kardeşlik ve dayanışmanın Türk yiğitliği / İslâm ermişliğiyle buluşturarak bu üçlü sacayağıyla Bizans ateşine gem vuranlardır onlar.

Sonrasındaki 6 asır boyunca da hamiyet hissiyle her savaşın ya hutbe-mevize ya da – az çok- cephe kısmında yer aldılar. Olmadı, isyan hareketlerinin önünde gittiler. Doğru yada yanlış, bizim tarihimizdeki isyanlar hep dinî karakterlidir; daha doğrusu öyle idi.

E şimdi noooldi? 1.Din adamlarının hamiyet duygusu kayboldu. Hamiyet-i diniye; yer yer varmış gibi, hamiyet-i milliye ise kırklara karışmış gibi.. 2.Din adamları pısırıklaştı, sünepeleşti, korkaklaştı. Mücadele âyetleri, cesaret hadisleri okudular ama tavuk gibiydiler. Cami-mescit dışında hep sustular, pustular. Açıktan hiç konuşamadılar ancak dedikodu mahiyetinde arkadan lakırdı ve gıybet hariç.. 3.Din adamlarımız haymatloslaştı, milliyetsizleştirildi. Türk Milleti, vatan, bayrak, cumhuriyet dendiğinde hep tuvaletteymiş gibi ıkınıp sıkındılar. Milliyeti Ajda Pekkan‘ın “Bir Günah Gibi”si gibi algıladılar.

Nassii? Yani bu iş nasıl oldu? 1-Son iki asırdır cehaleti meşhur olan Türkistan ulemasının cibilliyeti muhtelif tariklerle eş zamanlı olarak Türkiye’ye de geldi. 2-Cumhuriyeti kuran kadroya din-iman deyu yapılan muhalefet, iktidar olabilmek için onların milliyetçiliğini tekfir ederek aşma cihetine gitti. 3-Zekât-fitre parasıyla okuyan, İmam-Hatiplerde ve Kuran Kurslarında dayakla-kötekle yetiştirilen, sonrasında da okuma-üflemenin taban fiyatlarına bağlı ve hem devlet tarafından maaşlı hem de devlete sövmeye meraklı bir yaman çelişkiye soğan doğrandı.

Cemil Meriç der ki: “Kendi milliyetinin kültürünü, medeniyetini inkâr ve ihtikâr eden medeniyetinden sâkıt olur. Onun adına konuşma hakkını kaybeder.” Seccadesi uzayda içi boş gezen, namaz ve kıraat yorgunu bu nesli ve meslek örgütünü tek tribün sloganları milliyetsizlik olduğu halde tekrar bu millete ve bu mübarek topraklara kazandırmak zorundayız.

İşbu sebepten ilk mektep derslerine (Bkz: Ali, topu at! Dikkat!) başlıyoruz:

Adı; kendisini, soyadı; ailesini, boyu-köyü; sülalesini – kabilesini, kasabası-kenti; kültür dairesini, ülkesi-milleti; medeniyetini, dini; ümmetini, gezegeni ise insaniyetini açıklar. Bu dairevî sarmal baştan sona geldiğinde tur tamamlanmış olur. Aradan herhangi birini çıkaransa doğal düzeni bozmuş olur, aynen tabiatı tahrip gibi. Neymiş; aşk ile bir daha: Bir Günah Gibi..

Öbür dinlere kameramızı çevirmiyoruz; elde bir. Belki arkası gelir, belki arka sıradakiler gaza gelir.