Din adamlarımız, ilimlerin ve fenlerin koyduğu usul ve esasları benimsemek ve uygulamak gerektiğini bilmek zorundadırlar ama din adamlarımız ilim ve fenden hiç bahsetmezler. Sadece insanların cehennemde ne kadar ve nasıl yanacaklarını devamlı anlatırlar.
Bugün her yerde sıkça rastladığımız sarıklılar cübbeliler gerçekten din adamı mıdırlar? Bu soruyu sormak mecburiyetindeyiz. Çünkü öylelerine rastlıyoruz ki din adına anlattıkları din adına verdikleri fetvalar insanları dinden uzaklaştırmaya yeter.
Din adamının kalbi öyle yüce duygularla dolu olmalıdır ki ilmin ışığı altında konuşurken yazarken yüce dinimize ve ilme aykırı bir şey söylerim diye kalbi küt küt atmalıdır.
Din adamlarımız kalabalıkların, yöneticilerin, siyasetçilerin baskılarından değil Allah’tan kuvvet alarak konuşmalıdırlar.
Din adamlarımız kimseye bağlı olmadan makam, mevki, şöhret ve para için değil yalnızlığı ile Allah’ın saltanatına sığınmalıdır.
Din adamlarımız, yüce dinimizi insanlara öğretmeyi bir hizmet olarak görüp Allah’ın kullarına hizmetin Allah’a hizmet olduğunu bilmelidirler.
Din adamlarımızın hepsi, bilimden, fenden uzak mıdır? Asla! Modern ilmi, fenni, gerçek din kuralları ile mezceden birçok din adamlarımız da vardır.
1857 senesinde İstanbul tersanesinde modern usulle “Fethiye” adlı bir kalyon yapılmıştır. Denize indirilecek. Tören için beklenen Sultan Abdülaziz gelmeden kalyon kızaktan boşalarak denize kayıyor. Orada bulunan İstanbul Kadısı, gemiyi meleklerin kendi kendine hareket ettirdiğini düşünerek heyecanlanıyor. Fakat gemi birkaç işçiye çarparak onları öldürüyor. Orada bulunanlar “işin içine şeytan da karışmış olmalı ki birkaç kişinin helâkına sebep oldu” diyerek kadı ile alay ediyorlar.
Kadı efendi geminin kaymasına bir mana veremeyip ve zihninde kalyonu meleklerin indirdiğine inanıyor. Gemi ipler koptuğu için kızaktan kaymış ama ilimden yoksun kadı bunu anlayamadığı için işi böyle izaha kalkmış ve alay edilen bir konuma düşmüştür. Dim adamlarımızın böyle bir duruma düşmemeleri için modern ilmi iyi okuyup yüce dinimizin emrettiği şekilde hareket etmeleri gerekir.