Diğer Partileri Kapatalım, AKP İktidar, MHP Muhalefet Olsun

112

Bu hafta ciddi ciddi
“Gazeteci” Mehmet Barlas ve MHP lideri Devlet Bahçeli’yi
konuşuyoruz. Nasıl konuşmayalım ki, biri basının en kıdemlilerinden ve diğeri
en eski Genel Başkan olan bu iki zat şaşırtıcı ve tuhaf açıklamalar yaptılar.

Mehmet Barlas profesyonel gazeteciliğe Cumhuriyet Gazetesinde başlamış eski bir
devrimci. Daha sonra kim iktidarda ise o tarafa yanaşmış, kendi tabiriyle “kalbi
solda ama cüzdanı sağda olan”
biri. Kenan Evren’den Turgut Özal’a, S.
Demirel’den Tayyip Erdoğan’a kadar bütün Cumhurbaşkanı ve Başbakanlarla çok
özel ilişkiler kurmayı becerebilen her devrin adamı.

Halen 79 yaşında ve havuz
medyasının gazetesi Sabah’ın başyazarı. Bilindiği gibi, Sabah Gazetesinin
sahibi Eski Bakan Damat Berat’ın ağabeyi Serhat Albayrak.

Mehmet Barlas’ın eşi Canan
Hanım’ın kardeşi Can Paker, Soros’un “Açık Toplum Vakfı” Türkiye ayağının ve
TESEV’in eski Başkanı.

Devlet Bahçeli halen 73 yaşında. Ömrünün son 24 senesinde MHP Genel Başkanı.
Bülent Ecevit’in Başbakan olduğu 57. Hükümette (ANASOL-M) Başbakan Yardımcılığı
yaptı. Önceden keskin bir AKP muhalifi iken son yıllarda AKP’ye eklemlenmiş
durumda.

Bahçeli, AKP’ye sağladığı
destek ile R. Tayyip Erdoğan’ı otoriter tek adamlığa götüren sistem
değişikliğinin mimarı oldu. Partisinin programında parlamenter sistem savunulurken,
“fiili durumu hukuki hale getirelim” sözü ile tarihe geçti. “Türk
tipi başkanlık”
denilen ucube sistemi getiren iki aktörden biri oldu.

“Türk Milliyetçiliğinin
siyasi partisi MHP”
, Bahçeli’nin liderliğinde “Türk
milliyetçiliğini de ayaklarımız altına aldık diyen”
AKP ve lideri
Erdoğan’ın en sadık müttefiki oldu.

Bahçeli defalarca kritik
dönemlerde aldığı
sürpriz kararlarla Türkiye siyasi dengelerini değiştirdi.
Bunlar O’nu dikkate alınması gereken bir siyasi aktör yaptı.

Barlas’ın köşe yazısı ve
Bahçeli’nin açıklamaları muhtemeldir ki aynı plan kapsamında kamuoyunu
hazırlamak maksatlı hamlelerdir.

********************************

CHP ve İYİ Parti’yi
Kapatma Hayali

Mehmet Barlas’ın “Bir
bakarsınız, Kılıçdaroğlu’nun yönettiği CHP kapatılmış ve seçime girmesi
yasaklanmış olabilir”
ifadesi çok tuhaf ve şaşırtıcı. O kadar ki, bu
kadar tecrübeli bir yazarın kendi iradesiyle yazılmış olamaz.

Ortada CHP’nin
kapatılmasına dair herhangi bir hukuki süreç yok. Ama Barlas’ın
iddiasına göre, “CHP lideri Kılıçdaroğlu’nun meşruiyeti kalmamış.” Peki,
bu iddianın gerekçesi ne? CHP lideri “sürekli yalan söyleyen, kendi
ülkesini yabancı ülkelere jurnalleyen, ülkenin geleceği hakkında olumlu hiçbir
görüşü olmayan bir siyasetçi” imiş.

Barlas, sadece CHP’yi
değil, İYİ Parti’yi de tehdit etmekten çekinmemiş: “Bu gerçeklerin
ışığında gerek CHP’nin gerek İYİ Parti’nin dikkatli davranmaları gerekiyor”

deyivermiş.

Bu zihniyete göre, MHP
gibi, iktidarı kayıtsız ve şartsız desteklemezseniz sorumsuz
politikacı
sayılırsınız. Ve partinizin kapatılma gerekçesi
ortaya çıkıverir:

“85 milyon insanın
kaderini 2-3 sorumsuz politika heveslisinin gayrimeşru çabalarına
kurban edemeyiz.”

Bu bakış açısı iktidar
kanadının görüşünü yansıtıyorsa
(ki bu çok muhtemeldir) dehşete kapılmamak
mümkün değildir.

Muhalefet partilerini
kapatarak girilecek bir sözde seçimle iktidarlarını devam ettirme
ihtimalini ciddi ciddi düşünüyor olabilirler mi? Yani Türkiye’de Nikaragua
modelini
uygulamaya kalkabilirler mi?

Bu saçma gibi duran
ihtimaller Devlet Bahçeli’nin açıklamasından sonra güçlendi.

********************************

AKP İktidar,
Küçük Ortağı Muhalefet

MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli,
“Milliyetçi Hareket Partisi Cumhur İttifakı’nın bir ortağı olsa da
işlevi ve üstlendiği demokratik sorumluluğu muhalefettir, bunun yanı sıra
TBMM’de denge ve denetleme göreviyle mesuldür”
dedi.

Çok şaşırdık elbette. AKP’nin
bütün günahlarını kayıtsız şartsız destekleyen, iktidarın küçük ortağı MHP
meğer muhalefet görevi yapıyormuş.

Şimdi Mehmet Barlas’ın
yazdıklarıyla birlikte yorumladığımda, Cumhur İttifakının bileşenleri olan AKP
ve MHP’nin planını sezer gibi oluyorum.

Ellerinden gelse hemen uygulamak
istediklerini düşündüğüm plana göre, CHP ve İYİ Parti birer bahane ile
kapatılacak veya seçime katılmaları engellenecek.

Ama diktatörler bile
dünyaya karşı ülkesinin rejiminin demokrasi olduğu ve hukuk devleti
ilkesine bağlı olduğuna inandırmak isterler. Göstermelik seçimler yaparak, milli
iradenin kendilerini istediği
iddiasında bulunurlar.

Mesela Nikaragua’da
Başkan Ortega
önce rakiplerini tutuklattı. Sonra seçim yaptı. Yüzde 20
katılım oldu ama seçimi katılanların yüzde 75’inin oyu ile kazandı. “Teröristler
ve şeytanlara karşı milli iradenin demokrasi zaferini
kutladı.”

Ancak muhalefetsiz bir
demokrasiye
nasıl inandıracaklar? Bahçeli’nin dediği gibi, “İktidar
her rejimde, her sistemde bulunmak durumundadır, muhalefet ise yalnızca
demokrasilerde mevcuttur.”

İşte Bahçeli’nin partisini
“TBMM’de denge ve denetleme göreviyle mesul muhalefet partisi” olarak
konumlandırmaya çalışması muhtemelen bu sebepledir.

Yani MHP sayesinde,
CHP ve İYİ Parti’nin kapatılmasından sonra, ülke muhalefetsiz kalmayacak.

AKP yine ve daima iktidar,
MHP ise “sorumluluk bilinciyle hareket eden” bir muhalefet olacak. Böylece görünüşte
iki partili ama aslında tek partili bir model
hayata geçirilecek.

****

Böyle bir plan veya
düşünceyi Türkiye açısından “deli saçması” gibi görenler de olacaktır,
ciddiye alanlar da.

Ama en azından çaresizlik
içinde her türlü çılgınlığı yapmaya temayülü olan bir iktidarın
bu konuları
ciddi ciddi düşündüğü anlaşılıyor.

Kanaatimce, Türkiye
bunları aşabilecek bir demokrasi tecrübesi ve olgunluğuna sahiptir.
Böyle çılgınlıklara halkımızın izin vermesi mümkün değildir. Cumhur ittifakı
en zayıf dönemini yaşamakta, halk desteğini süratle kaybetmektedir.

Eğer bu planın sızdırılmasının
maksadı halkı korkutmak ise bu da tutmaz. Çünkü muhalif olanlar iktidarın
yarattığı korku ikliminden çıkmış durumdadır.

Ayrıca “dış destek” olmadan
bu tür çılgınlıklar hayata geçirilemez. Türkiye bölgede bütün dengeleri
etkileyebilecek büyüklükte ve önemde bir ülkedir. “Dış güçler” sağlık durumları
ve yaşları itibarıyla Cumhur ittifakı liderlerine böyle uzun vadeli yatırım
yapmazlar.

Önceki İçerikHz. Ali’den Devlet Adamlarına Ö ğ ü t l e r (2)
Sonraki İçerikDoğaya Sahip Çıkalım “O Geçmişin Mirası Ve Gelecek Kuşakların Emanetidir”
Avatar photo
Doğum 20.07.1956 BUCAK-BURDUR Eğitim Cumhuriyet İlk Okulu, Bucak Lisesi (Mezuniyet 1973) İstanbul Üniversitesi Kimya Fakültesi - Kimya Yüksek Mühendisliği (Mezuniyet 1978) İstanbul Üniversitesi Hukuk Fakültesi (Mezuniyet 1995) Çok sayıda şirket içi ve şirket dışı eğitim programlarına iştirak. (ISO 9000, Toplam Kalite Yönetimi, Verimlilik, İş İdaresi, Pazarlama, İstatistiksel Proses Kontrol, Kişisel Gelişim, Kişisel İmaj ve diğer konularda onlarca eğitim programı) 1978-1980 Akyazı/Sakarya Yonca Süt Fabrikası İşletme ve Laboratuar Şefi 1980-1995 Petkim A.Ş. Yarımca Kompleksi (İşletme Mühendisi, İşletme Şefi, Başmühendis.) 1995-2001 Satış Müdür Muavini 2001-2004 Tüpraş Körfez Petrokimya ve Rafinerisi Ticaret Müdür Yrd. 2004 - 01.02.2007 Tüpraş Körfez Petrokimya ve Rafinerisi Ticaret Müdürü. 01.02.2007 - 30.09.2007 Tüpraş Körfez Petrokimya ve Rafinerisi İnsan Kaynakları Müdürü. 01.01.2008 - 30.10.2008 Yantaş Yavuzlar Plastik A.Ş. Genel Müdür Yardımcısı. 8. Beş Yıllık Kalkınma Planı Kauçuk Ürünleri Sanayii Özel İhtisas Komisyonu Başkanlığı yaptı. (2001) 03.03.2010- Serbest Avukat Medeni Hal :Evli ve İki Çocuklu Lisan : İngilizce (İntermedite level) Sosyal Faaliyetler :İstanbul Üniversitesi Korosu, Kubbealtı Musiki Cemiyeti ve halen Tüpraş Türk Sanat Müziği Grubunda korist. 250 mühendis üyesi bulunan Petkim Mühendisler Derneği'nde 4 yıl başkanlık yaptı. Kocaeli Aydınlar Ocağı'nda Başkan Yardımcısı, Yönetim Kurulu Üyesi olarak görev yaptı. Halen Yönetim Kurulu Başkanı. 2001-2002 yıllarında Kocaeli TV' de, "Geniş Açı" adlı siyasi, sosyal, kültürel tartışmaların yapıldığı programın yapımcılığı ve sunuculuğunu yaptı. Halen Kocaeli Gazetesinde haftada bir köşe yazısı yayınlanmaktadır. Bu yazıların tamamı kocaeliaydinlarocagi.org.tr sitesinde yer almaktadır.