Milliyet Gazetesinde Hasan Cemal, Cumhurbaşkanı Abdullah Gül’ün Londra’ya giderken, gazetecilerin sorularına verdiği cevapları yayınladı. Çeşitli konular arasında dikkati daha az çektiğini sandığım bazı cümleleri büyütece almak istiyorum.
Birinci cümle: “Ben bu HSYK’ya bir avukat, bir baro başkanı atadım. Atamalarda bazen çok zorlandığımız oluyor. Hangi avukatla alakalı internette bir şey yoktur. Google‘a girersen her avukat hakkında bir şeyler çıkar. Tam işin ehli bir ismi atamak istiyoruz ama bakıyoruz Google’da zamanın birinde hakkında bir haber çıkmış. Araştırıyoruz haber iftira. Ama orada duruyor. Bu kullanılabilir diye atamayı yapamıyoruz.”
Zaman zaman dile getiriyoruz. Türkiye’de “Kaht-ı rical” (devlet adamı eksikliği) vardır. Devlet adamı eksikliği sadece yasama ve yürütme alanında yani siyasi makamlar için ve bürokraside değil, yargı alanında da söz konusudur. Nitekim Cumhurbaşkanı Gül, size aktarmak istediğim ikinci cümlesinde, bu hususu ile getiriyor:
“Türkiye’de yargı çevresi dışa çok kapalı. Valilerimiz, askerlerimiz, akademisyenlerimiz hep yurtdışına gidiyorlar. Bazıları doktora yapıyor oralarda. Dil biliyorlar. Ama yargı mensupları dışarıya çok kapalı. Ben yargının da dışarı açılması gerektiğini söylüyorum. Üst yargı başkanlarıyla konuşurken de söyledim. Bütçelerinizi buna göre şekillendirin, yargı mensupları yurtdışı görsün orada akademik çalışma yapsınlar dedim.”
Şimdi bu iki cümlede, bir yandan yargıda üst kademede görev yapacak vasıf ve donanımda eleman sıkıntısı çekildiği vurgulanırken, diğer taraftan bu vasıftaki insanları bazen, internette iftira olduğunu bildiğiniz bir habere istinaden, layık olduğu makama atayamadığınızı anlatacaksınız.
Bu durumu hiçbir kişinin özel durumuna bağlamadan, tamamen Cumhurbaşkanının çizdiği teorik çerçevede kalarak değerlendirmeye çalışalım.
- v Bir devletin, bir kurumun veya bir şirketin en önemli sermayesi yetişmiş insan gücüdür. Japonya’yı tabii kaynaklar yetersizliği ve coğrafya dezavantajına rağmen dünyanın ilk üç ekonomik gücünden biri yapan, bu yetişmiş insan gücü kaynağının değerlendirmesidir. En güçlü şirketi vasıfsız bir yönetici kadroya emanet ederseniz, kısa zamanda bu gücün tükendiğine şahit olursunuz.
- v AKP’nin kapatılma davasında Yargıtay Başsavcısı iddianamesinin hazırlık aşamasında internetten alıntılanan haberlerden yararlanmıştı. Bu sebeple iddianame AKP yetkilileri tarafından “Google iddianamesi” olarak adlandırılıp, önemsizleştirilmeye çalışılmıştı. Demek ki Google araştırmaları devletin diğer birimlerinde de yapılmakta imiş.
- v Sevmediği veya önemli makamlara gelmesini istemediği kişiler hakkında iftira da olsa bir haberi internet ortamında yayabilenlerin, bu emellerine çok kolay ulaşabileceği anlaşılıyor. Çünkü devlet Google’da yapılacak araştırma sonucunda böyle bir habere rastlarsa, bu şahsın önemli makamlara getirilmesini sakıncalı bulmaktadır. Devletin en üst makamından bu durum açıklanmış bulunmakta. Profesyonel şirketler ve beşinci kol faaliyetlerinin, devletin bu zafiyetini çok iyi kullanacağını öngörmek için kâhin olmaya gerek yoktur.
- v Bir ömür süren birikim ve kazanılan liyakatin internete düşürülen bir iftira haberle heba edilmesi devletin büyük bir israfı değil midir?
- v Dişiyle, tırnağıyla elde edilen ehliyetin tabii sonucu olarak devletine ve milletine hizmet hakkı ve imkânı kazanan değerli şahısların, bu haklarını bir iftira habere kurban etmeye, devleti yöneten herhangi birinin hakkının ve yetkisinin bulunmaması gerekir.
- v Cumhurbaşkanı Gül’ün aynı haberde yer alan başka bir cümlesinde teröristler kastedilerek, “Önünüzde bir yanlış varsa o yanlışın düzeltilebilmesi için karşınızdakine fırsat vereceksiniz” denilmektedir. Teröriste yanlışını düzeltme hakkını vereceksiniz, fakat hakkında yanlış haber yapılan “işinin ehli” devlet adamlarına başkasının yaptığı bu yanlışı düzeltme hakkını vermeyeceksiniz. Burada adalet adına izahı güç bir sıkıntı yok mudur?
- v “Yargı çevresinin dışa kapalılığı” tespiti doğrudur. Fakat dışa açıklık olarak sadece yurtdışına açıklığın ele alınması eksiktir. Yargı mensuplarının meslek içi eğitimleri, yöneticilik, iletişim, kişisel gelişim, liderlik, yöneticilik, verimlilik vb eğitimleri çok yetersizdir. Adaletin hızlanması ve kalitesi için insan gücünün ve sistemin sürekli gelişmeyi sağlayacak şekilde ele alınması gerekir.
- v Belirli adliyelerde ve üst yargı birimlerinde pilot uygulamalarla “toplam kalite” ve benzeri verimliliği artırıcı uygulamalarla, adli süreçlerin kalitesi ve verimliliğini artırmaya yönelik çalışmalar başlatılmalıdır.
- v Başka ülkelerin hukuklarını bilen hukukçu sayısının artması iyidir, fakat yeterli değildir. Bu vasıftaki kişiler dahi, iç hukukun labirentlerinde bunalmış ve “öğrenilmiş çaresizlik” içine düşürülmüşse faydalı olamazlar.
Cumhurbaşkanının diğer önemli sözü de başörtüsü yasağının kalkması konusunda. “Bu konunun çözülmesi gerektiği konusunda kamuoyunda bir mutabakat oluştu sanıyorum. Fiili yanlış da fiili olarak çözülmüş durumda. Özel televizyon yayınında da böyle olmuştu. Fiili uygulama, hukuki düzenlemeden önce gelmişti. Bu konuda ilgili hukuki düzenlemenin, ileride bir problem çıkmaması için sakin bir şekilde yapılması doğru olur.”
- v Üniversitelerde başörtüsü yasağının kalkması insan hakları, inanç özgürlüğü ve bu alandaki siyasi istismarın önlenmesi açısından doğrudur.
- v Ancak çözüm TBMM’nin iradesi ve Anayasa Mahkemesinin içtihat değişikliği ile yapılmadığı takdirde, uzun vadede tekrar kaos yaratacaktır.
- v Cumhurbaşkanının bu cümlesi, devlet görevlilerinin yasal düzenleme yapılıncaya kadar suç işlemesi gerektiğini ifade etmek, bir hukuksuzluk çağrısı olarak algılanmak riskini taşımaktadır. Turgut Özal’a ithaf edilen, “anayasayı bir kerecik delmekle bir şey olmaz” sözü gibi tarihe olumsuz bir iz bırakır.
- v “Devletin tepesi” hukukun üstünlüğü ilkesine herkesten daha fazla özen göstermelidir.