En çok sevdiği, sık sık tekrarladığı muhteşem şah beyit
Ortak milli duyguya tercüman olmaya namzet ve eşit:
“Bayrakları bayrak yapan üstündeki kandır
Toprak, eğer uğrunda ölen varsa vatandır.”
Kıbrıs için atarken vatan sevgisiyle dolu kalbi
Türkiye için de çarpıyordu içten, bizdeki gibi
Oldu bütün mevcudiyetiyle Kıbrıs’ın mihenk taşı
Kıbrıs Türk Halkı’na direnç kaynağıydı yaptığı aşı
İstiklal ve Hürriyet uğrunda bir ömür çırpındı durdu
Metaneti karşısında iç-dış Türk düşmanları kudurdu
Vardı söylevinde: “Yutseverlik, içtenlik, inanmışlık ve kararlılık.”
Vatansız, bayraksız ve idealsizleri bulurdu hep alık mı alık.
En büyük kaygısı; Rum’un çiğnemesiydi mezarları bile
Batı’nın buna fırsat vereceğini getiriyordu dile.
Yapmıştı zamanında ilk uyarıyı Mustafa Kemal Paşa:
“Aman dikkat Kıbrıs’a!” dökmeyin sakın soğuk su; pişmiş aşa
Denktaş mı Kıbrıs’a, Kıbrıs mı Denktaş’a oldu sebep?
Bu muammayı çözemeyenler şaşkın kaldılar hep
Yavruvatan’ın Kurucu Cumhurbaşkanı Kahraman Rauf Denktaş
Hatırlanıp destansı mücadelesi, oluşuyor gözlerde yaş
Rauf Denktaş idi: Samimi ve çok içten bir halk adamı
Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti binasının, oldu damı
Son nefesine kadar sürdürdü “Kıbrıs Türk davası”nı
Tutuyor Rum; başarısız ihanetin, hala yasını
Kıbrıs konusunda, taviz ve ödün vermedi hiçbir yüze
Sürgün yaşamak zorunda bırakıldıysa da, belli süre
“Ekmeksiz yaşarım, hürriyetsiz yaşayamam.” Der bu millet.
“Hürriyet ve İstiklal benim karakterimdir.” Der her bir fert.
O büyük sözleri, kendisine rehber edinen Rauf Denktaş:
“Anavatan Türkiye’ye güvenin.” Deyip oldu ona yoldaş
3576
“Kendilik bilinci”ni yitirmiş olanlara, en büyük bir önder
Olarak; daha düne kadar aramızda dolaşan Denktaş yeter
“Mücadelenin yeni nesle anlatılması, herkesin vatan borcudur.”
İşte, Kahraman Mücahid ve Gazi Rauf Denktaş’ın vasiyeti, budur.
Mücadeleni taşıyamıyor hiçbir kelime, hiçbir terim
Kimbilir, belki sığar ancak başka değil, bir destana derim
Görmüştü Rum-Yunan ikilisinin gerçek yüzünü, her zaman
Işık oldu millete, vermedi; göğüs gererek Rum’a aman
Tüm Batı ve Rusya olmuştu karşısında, amansız birer kuduz
Oldu onu asıl yıkan; içteki bir avuç sütü bozuk soysuz
İşte, Kahraman Mücahid Koca Gazi Rauf Denktaş
Haçlı güruhuna açmıştı, görülmemiş bir savaş
Denktaş çizgisinde olmak için, onun gibi yapmak gerek
Yunan-Rum ikilisiyle savaşı, göze almak severek
Kıbrıs Türkü için, oldu eğilmeyen baş
Sen, nur içinde yat, Ey Şanlı Gazi Denktaş!
Türk Tarihi’nin son dönemindeki, son “İstiklalci Hakan”
Öldüğüne değil, doğduğuna sevindiğimiz, son “Kalkan”
Soylu bir “Bozkurt” olduğunu, etti hayatı boyunca ispat
Sonunda, anladı dostu düşmanı değerini, hem de kat kat
Her ahval ve şartta, hep yanında yer aldı, eşi Aydın Denktaş
Oldu ona layık ömrü boyunca, hem de eşsiz bir arkadaş
Kuzey Kıbrıslı Türklere, ne de güzel vermiş, Denktaş gibi bir şans
Keşke, Türkiye’ye de verse Rabb; onun gibi bulunmaz bir avans
Doğu Türkistan da bekliyor; kıracak olan tüm esaret zincirini
Savacak başından tutsaklığı; Denktaş gibi yiğit mi yiğit birini
Bağrındaki Denktaş bedeniyle; oldu Kıbrıs daha da vatan
Başlarını eğdiler mi acep öne, nice iftira atan?
Ecdat, her imkanı değerlendirip, isterken Dünyayı küşade
İçimizdeki zibidiler, elindekini de vermeye amade
İşte, bu mel’un zihniyet; feda etmeye hazırken Kıbrıs’ı
Göğüs gerdi bunlara, Kıbrıs kovanının Milli Bey Arı’sı
Yaşasaydı, yapışılacaktı belki, onun da yakasına!
İyilik yapanlar tutunmuş olmuyor muydu, kemlik asasına?
3577
Oysa “Denktaş vatandır, millettir. Yenilmesi mümkün olmayan.”
Çünkü, damarlarında dolaşan; şehit olmaya müştak bir kan.
Oldu: “Burası bağımsız bir Cumhuriyettir.” Son sözü:
İşte, bu cümle gösteriyor; davasının neymiş özü.
Her tehlikeyi göze alıp, dönmüştü Kıbrıs’a bir Bot’la!
Sarmıştı Türkleri heyecan, ölümü göze alan Zat’la
Kıbrıs davasının abide ismiydi, Gazi Rauf Denktaş
Kıbrıslı Türk’üm işte örnek; engelleri durma artık aş
Yatağa düştü, aklı fikri yine Kıbrıstaydı.
Sanki yıllarca, O’ndan yoksun ıssız bir adaydı.
Selimiye camisi, böyle cemaati görmemişti çoktan beri
Ada ve Anadolu Türkleri kenetlenip, inlettiler her yeri
Kocatepe ve Ulu camilerde duruldu, gıyabında namaza
Bursa’nın tüm camilerinde verilip salalar, kalktı eller niyaza
Türk ve KKTC al bayraklarıyla koydular top arabasına
Sevgi yine girdi Ana ve Yavruvatan ikilisi arasına
Yolda naşı: “Sevemez hiç kimse seni benim sevdiğim kadar.”
Yazılı dövizlerle uğurladılar; O’nu beklerken mezar.
Sordu İmam cemaate: “Haklarınızı helal ettiniz mi Gazinize?”
Keşke Denktaş’a sorabilseydi: “Hakkını asıl sen helal ettin mi bize?”
Gökkuşağı tak oldu, geçsin diye altından Gazi Denktaş
Değil yer, gökler dahi buyur etti: “Bizden tarafa ‘arş arş!’ “
Milletçe ettik asrın büyük Mücahid’ine, ebediyyen veda
Kalanlara düşüyor; bıraktığı izi takip ederek eda
Törende dendi: “Davan davamızdır.” Gözün arkada kalmasın
“KKTC Türktür…Türk kalacak.” Düşman ümide kapılmasın
Büyük Türk Mücahidi Rauf Denktaş! Sen kabrinde rahat uyu!
Derinleşiyor, Rumlar’ın kendileri için kazdığı kuyu
Yalnız bırakmadılar O’nu, Azerbaycanlı kardeş öğrenciler
Azerbaycan Temsilciliği de, Kıbrıs Türkü’ne sabırlar diler
Türk Devlet Erkanı, aldılar yerlerini cenazede der’akab
Ölmeden önce, bilseydiler ya kadir kıymet; bu ne işdir Ya Rabb?
Denktaş’ın, devlet yaptığı Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti
Derken, sarıyor her birimizi şimdiden, Denktaş hasreti
3578
“Kahraman Devlet Adamı (eşsiz) Denktaş Kıbrıs’a gömüldü.”
Çünkü O, Yeşil Kıbrıs’ın bağrında yetişen bir Gül’dü
“TMT anıtının bulunduğu Cumhuriyet Parkı’na defnedildi.”
Ebedi istirahatgahına, rehberlik yaptığı milletçe gidildi.
Henüz ölmüş iken Rauf Denktaş; daha dün bir, bugün iki
Alexander Downer: “Kıbrıs konusunda esnek olun!” Dedi.
Her şeye rağmen; bu asil, büyük millet; nice Denktaşlara gebe
Batılı sözde dostlar; Türk’e oynatmak isteseler de körebe