Dershaneleri Yetmez Okulları da Kapatın

97

 

Hem eğitimi onlarsız güzel güzel idare edersiniz hem de millî mevzuların tamamını Fatih Terim‘e bağlayarak geleneğinizi korursunuz.

Başbakan‘ın ve şimdi Bakanlar Kurulu‘nu oluşturan ekibinin belediyecilikten geldiğini söyleyenler halt eylemiş. Bence full aksesuar eğitimci bunlar..

Zira belediyecilikte yeni bir numara göremedik. Çiçek-böcek, park-bahçe, makarna-kömür, duble yol, iftar çadırı, üst geçit, şuyulandırma; ha bir de kentsel dönüşüm. Yıkalım, yeniden yapalım edebiyatı.. Benden duymuş olmayın ama bu iş de cami dernekçiliği töresinden miras.

Marmaray‘sa bunlardan önce, Göktürk-2‘yse bunlardan habersiz, savunma helikopteri ve nükleer santrallerse bunların dışında.. Kurumlarını açıklayamıyoruz çünkü can güvenlikleri maalesef Beyrut ayarında.

Meğer ne eğitim canavarıymış bu arkadaşlar. En çok Bakanı bu işte istihdam ettiler. En çok birbirine zıt projeyi gözlerini bile kırpmadan bu alanda uyguladılar. Tabi, eğitimin en küçük ayrıntısını bile çok iyi bildikleri için kimseye sorma ihtiyacı hissetmediler. Ne de olsa “Eğitim, eğitimcilere bırakılmayacak kadar ciddi bir iş“ti.

Diğer yollardaki trafik keşmekeşi de helbet önemli ama saat ‘iyi saatte olsunlar’ saati olduğu için kameralarımız Boğaz Köprülerine çeviriyoruz sayın seyirciler.

Bu köprüleri kapatıyoruz ey halkım! Artık gişelerde vatandaşımızın soyulmasına son! İsteyen köprünün halk oyunları ekibi kurmasına da müsaade edeceğiz. İsteyen gişe görevlileri de folklorcülüğe giriş yapabilir ve hatta köprüde çekilecek kliplerde oynayabilir.

Şimdi diyeceksiniz ki; “Siz komünist idare misiniz yoksa kapitalist idare mi? Serbest piyasaya niye müdahale ediyorsunuz?”, “Bütün işler bitti de sıra köprüye mi geldi?”, “Hani alfabe değişikliğiyle bir gecede cahil bırakılmıştık?”, “Hani kuşlar-ağaçlar, binbir renkli çiçekler…?” Bu sonuncusu aklıma Kayıkçı Kul Mustafa‘yı getirdi. Rahmetli, iyi ozandı.

Eğitimin siyasallaşmasına döneminiz itibariyle alışmışken bir de ne görelim; eğitim çeyiz pardon seçim sandığı yapılıyor. Bana verirsen adamlarını kırk yaş – mırk yaş, KaPeSe – MaPeSe dinlemem, kadroya alırım. Bana vermezsen köküne kibrit suyu..

Keşke Olmasaydı” programı bir yana dershaneler bir vakıadır ve doğal seleksiyonla eğitimin tamamlayıcı unsuru haline gelmiştir. Osmanlı matbaayı geç almış ki onbinlerce hattat işsiz kalmasın. Bu alanda boşa çıkacak insan sayısı yüzbinden az mı? Çöpe atılacak yatırım giderleri kriz öncesi millî ekonomiye zarar değil mi?

Yoksa bir yandan düz lise bırakmayarak ve diğer yandan dershane operasyonu yaparak PARALI LİSE eğitimine geçmek mi hedef? Hemi isteyen farklı dil ve lehçelerde eğitim yapar, teşvik alır. Biz de seçimleri kaybetmemek için Washington Manken Ajansı‘yla anlaşmayı yenilerik.

“One taş & a lot of kuş”.
Sandık is golden vuruş.